Türkiye halkının büyük
bir çoğunluğu kendini muhafazakar olarak ifade eder. Bazıları muhafazakar
olmayı bir övünç kaynağı olarak söylerken bazıları muhafazakarlığı eleştiri
konusu yapar.
Muhafazakarlık
övünülecek bir şey midir yoksa eleştirilecek bir şey midir? Önce kelimeye bir
bakalım.
Muhafaza; koruma,
saklama,
Muhafazakar; tutucu,
Muhafazakarlık;
tutuculuk anlamına geliyor TDK'ye göre.
Baştan söyleyeyim,
tutucu anlamı bana itici gelse de muhafazakar ifadesi kulağıma daha hoş geliyor.
Kendisini muhafazakar olarak tanımlayan birinin de öyle zannediyorum,
tutuculuğu kabul edeceğini sanmıyorum.
Muhafazakarlığı mevcudu
koruma, yenilik ve gelişmelere özellikle dini ve siyasi alanlarda kapalı olma,
tuttuğunu bırakmama, öğretilmiş ezberlere göre hareket etme, ezberleri bozmama
şeklinde anlayabiliriz.
Muhafazakarlığa bu
anlamları versek de Türkiye'de kendisini muhafazakar olarak tanımlayan
kişilerin çoğunluğu kendini dini değerlere saygılı ve dinin gereklerini yerine
getirmeye çalışan olarak görür ise de kendisini dindar olarak tanımlamayan;
laik, seküler, Kemalist ve çağdaş görenlerin aynı zamanda sosyal demokrat,
sağcı, milliyetçi ve mukaddesatçı, örf ve afetlere bağlı görenlerin çoğu da
mevcutlarını korumaları hasebiyle onlar da muhafazakar sayılır. Çünkü gördüğüm
kadarıyla düşünce olarak mahallelere bölünmüş insanımız kendisini ait gördüğü
muhiti kolay kolay terk edemiyor. Zaten terk etmek ise de mahalle baskısına
maruz kalır. Kendi mahallesinden dışlanır ve satılmış muamelesi görür. Bu
yönüyle bu ülkede yaşayanlar farklı mahallelerde yaşasalar dahi muhafazakardır.
Çünkü tüm mahalleler mevcut düşünce ve yaşantısında ödün vermemek üzere
bilenmiş durumda. Her biri de gittiği ve tuttuğu yolun doğru olduğuna inanmaktadır.
Bu ülkenin
muhafazakarlığından, teşbihte hata olmaz ise konuyu Kur’an’ı Kerim’de
eleştirilen müşrik Arapların dinine getirelim. Önce bu konuda nazil olan iki
ayetten birine yer verelim: “Onlara, “Allah’ın
indirdiğine uyun!” denildiğinde, “Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz
(yol)a uyarız!” derler. Peki ama, ataları bir şey anlamayan, doğru yolu
bulamayan kimseler olsalar da mı (onların yoluna uyacaklar)?”(Bakara,
170.ayet). Müşrik Arapların dinine bu ayetten hareketle “Atalar dini” adını verebiliriz.
Getirdiği dinin İbrahim peygamberin dini olduğunu Hz Muhammed söylemiş olmasına
rağmen müşrikler, “Biz de İbrahim’in dini üzereyiz ama Muhammed gibi düşünmüyoruz”
demek suretiyle Hz Muhammed’in din anlayışına şiddetle karşı çıkmışlar ve mevcut din anlayışlarını muhafaza etme mücadelesi
vermişler ve peygamberi yıllar yılı uğraştırmışlardır. Mevcudu koruma, yeni din
anlayışına karşı olmaları sebebiyle peygamberin mücadele ettiği müşrik Arapları,
bugünün terimiyle muhafazakar görebiliriz.
Bu tür muhafazakarlıkta geçmiş müktesebatı kaybetme korkusu vardır. Var gücüyle postu deldirmemeye çalışır. Bu yönüyle bakarsak muhafazakarlık tasvip edilecek bir şey değildir.
Yorumlar
Yorum Gönder