Ana içeriğe atla

Salgını Yenmenin Yolu

Tüm tedbir, aşı ve kısıtlamalara rağmen salgın artmaya devam ediyor. Bu salgını önlemenin tek yolu kaldı: 

1.Dışarıda olduğu gibi evde hatta yatak odasında bile maske, mesafe ve temizlik kuralına riayet etmeli,

2. Evde tüm aile fertleri birbirine karşı bir yabancı gibi davranmalı,

3. Aile fertleri ayrı odalarda kalmalı,

4. Yemekler aynı sofra, aynı masa ve aynı kaptan yenmemeli,

5. Aynı evi paylaşan aile fertleri, birbirleriyle görüşmek isterlerse, birbirlerinin odasına girmekten ziyade telefonla görüşmeyi, görüntülü arama ve online vb. imkanları kullanmalı,

6. Evin her odasında, girerken ve çıkarken kullanmak üzere dezenfektan bulundurulmalı,

7.Market vb. yerlerden alışveriş yaparken, eczanelerden ilaç alma mesafesi hayata geçirilmeli. Müşteri ne istemişse, tezgâhtar onu uzatmalı. Burada ses duyurma zorluğu yaşanırsa tezgâhtar ve müşteri, telefonla görüşme yolunu tercih edebilir. Mümkünse, alışverişlerde online alışverişe geçilmeli. Siparişler kurye vasıtasıyla evlere ulaştırılmalı. Alışverişini markete gitmeden yapanlara yüzde beş indirim uygulanmalı.

8. Milli Eğitim Bakanı, yüz yüze eğitimin her türlüsüne ve her sınıf kademesine bir nokta koymalı ve demeli ki "Bundan sonra salgın kalksa dahi asla yüz yüze eğitim yapılmayacak. Pratiği dahil her türlü eğitim ve öğretim online yapılacaktır" demeli. Bu konuda üniversite yönetimlerini örnek almalı. Böylece yakın temas olmayacağı için öğrenciye şiddet ve öğretmene şiddet de kendiliğinden çözülecek ve tarihteki yerini alacaktır.

Benim şimdilik aklıma gelen öneriler bunlar. Önerilerimle şaka yaptığım, tiye aldığım anlaşılmasın. Zira hiç olmadığı kadar ciddiyim. Bu da Bilim Kurulu üyelerine benim bir kıyağım olsun. Bu önerilerim hayata geçirildiği takdirde bizdeki tedbir ve azmi gören salgın, bu ülkede bize ekmek yok deyip çekip gidecektir. 29 Mart 2021

Not: Salgının ne şekilde geçtiği bilinmeden başta bilim kurulu üyeleri olmak üzere tedbir amaçlı herkesin bir şeyler söylediği bir ortamda acizane bu önerileri yazarak sosyal medyada paylaşmışım. Anılarımda görünce, bu paha biçilmez önerilerim blogumdaki yerini alsın istedim.

Yorumlar

  1. Merhabalar Ramazan Hocam.
    Salgını yenmenin yolları ile ilgili paylaşımınızı okudum. Hocam, salgın döneminde maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyarak nezle, grip gibi hastalıklardan da kurtulmuştuk. Ben hala bu üç kurala uymaya devam ediyorum. Dışarıda maske, mesafe, hijyen; dışardan eve gelince dışarda her yerlere dokunmak zorunda olduğumuz ellerimizi hiçbir yerlere sürmeden ve değdirmen bol sabunlu su ile yıkamak.
    Ancak dışşarda gördüğüm kadarıyla kimse yani büyük bir çoğunluk bu kurallara uymuyor. Çok az sayıda insanlarda maske, mesafe ve hijyene uyduklarını görüyorum.
    Paylaşım için teşekkür ederim. Emeğinize sağlık.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Recep Bey. Hijyen abartmadan her daim olmalı. Bu konuda ifrat ve tefrit halimiz gözden kaçmıyor. Ya hiç özen gösteriyoruz ya da hastalık derecesinde temizliğe riayet ediyoruz. Özellikle kadınların çoğunda temizlik hastalığı var. Uzmanların bu süreçte paranoya derecesinde üzerinde ısrarla durmaları temizlik hastası sayısını artırdı. Maske ve mesafe bu süreçte kalabalık ortamlarda elzemdi. Bazıları buna iyi özen gösterdi, bazıları ise ağzını kapattı. Burnunu gösterdi. Şükür atlatıldı. Tekrarı inşallah olmaz. Ama dijital ortamı dayatanlar başka dakgınkarla tekrar kapımızı alabilirler.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde