17 Şubat 2023 Cuma

Depremzede Bir Ailenin Dramı

Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 şiddetindeki depreme, Gaziantep Nurdağı ilçesinde yakalanan yedi kişilik bir aile, bu şartlarda burada yaşanmaz deyip daha emin bir yer diyerek Konya'daki bir akrabasının yanına sığınır.

Depremin kaçıncı günü Konya'ya geldiğini bilemediğimiz bu aile, oturdukları evde çıkan yangın sebebiyle evin çatısının üzerlerine çökmesiyle birlikte yedisi de yanarak vefat eder.

Bu haberi okuyunca şaştım kaldım. Bu kadar da olmaz dedim. Ölümün kimi, nerede, ne şekilde karşılayacağını bilememek dedim. Derin bir üzüntüye gark oldum. Depreme mi üzüleyim, depremin yıkıp geçtiği enkazda can veren binlerce kişiye mi üzüleyim, hala enkaz altından çıkarılmayı bekleyen kişilere mi üzüleyim, sağ kurtulup deprem bölgesinde kışın zor şartlarında hayat mücadelesi veren milyonlarca insanımıza mı üzüleyim, enkaz altında günlerce kurtulmayı bekleyip kurtaramadığımız canlara mı üzüleyim bilemedim. Ama depremden kaçarak yaşam mücadelesi veren bir ailenin çatının çökmesi sonucu yanarak can vermesi tüm bunların üzerine tuz biber oldu. Halbuki bu aile ne ummuştu ne buldu.

Ölümden kaçış yok. Vakti, saati geldiği zaman ne öne alınır ne de gecikir dedikleri böyle bir şey olsa gerek. 

Bu haber dolayısıyla Lokman süresinde beş bilinmeyen, bizce gayp olan, bilgisi sadece Allah'a ait olan 34. ayeti hatırladım: 

Kıyamet saati hakkındaki bilgi yalnız Allah’ın katındadır.

O, yağmuru yağdırmakta; rahimlerdekini bilmektedir.

Hiç kimse yarın ne elde edeceğini bilemez.

Hiç kimse nerede öleceğini bilemez.

Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır”.

Kıyametin ne zaman kopacağını bilmiyoruz, tıpkı kıyametin küçük bir provası olan depremleri bilemediğimiz ve bizi ansızın yakaladığı gibi.

Yağmur, kar gibi rahmetlerin bilgisini de bilmiyoruz. Tek bildiğimiz meteorolojinin iki hafta öncesine kadar verdiği tahminler. Bu tahminler de günbegün güncellenmektedir. Yani aylar öncesinden şu gün şu saat şu rahmet yağacak bilgisi hala bizde yok. Zira eldeki tek bilgi sebep sonuç ilişkisine göre fizik yasalarına uygun olarak oluşmuş ve gelmekte olan yağıştan, bugünkü teknolojiyle haberdar olabiliyoruz.

Yine ana rahminde olup biten sistemi. Bu sistemi ne kadar çözmeye çalışsak da hala gizemini koruyor.

Aynı şekilde yarın ve ertesi gün kimin, maddi ve manevi ne kazanç elde edeceğini bilememesi. Bazen hiç ummadığımız sürprizlerle karşılaşabiliyoruz.

Beşincisi de kimi, nerede, nasıl bir ölümü beklediğinin bilinememesi.

Gaybın anahtarı denilen bu beş bilinmeyenden yani ölümün nerede vuracağı bilgisi konumuz.

Gerçekten bu aile nereden bilebilirdi, kendilerini bekleyen ölümün Konya’da olacağını. Bilseler ayak basarlar mıydı bu şehre? İlginç gerçekten. Gel sen depremden sağ kurtul, ölüm seni Konya’da bulsun.

Yaşadığımız hayatı ne kadar bilsek de hayat hala gizemleriyle dolu. Bu feci olay da bize bunu hatırlatıyor.

Ölenlere rahmet diliyorum. Allah herkese hayırlı ömür ve hayırlı ölüm nasip etsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder