16 Şubat 2023 Perşembe

Afetlerde Dakiklik

10 ili etkileyen büyük depremin 11.gününde dahi enkaz altında kalan insanlarımızdan tek tük de olsa canlı kurtarılan insanlarımız var. Bu tip kuruluşlar milletçe hepimizi sevindiriyor.

Dile kolay bir on bir günü enkaz altında geçirmek, bulunduğu yerde hiç hareket edemeden, yemeden, içmeden, soğukta donmadan, kurtarılmayı beklemek ve oradan sağ kurtulmak. Bir öğün yemek yemesek açlıktan öldük bittik deriz. Gördüğümüz gibi günlerce aç ve susuz yaşanabiliyormuş. Öldürmeyen Allah öldürmüyormuş.

Her enkaz altında kalan insanın enkazın altında verdiği hayat memat mücadelesinin ayrı ayrı acıklı hikayesi vardır ama üç günden sonra kurtarılan her kişinin hayat hikayesi daha bir farklıdır.

Her deprem altında kalan özellikle üç günden sonra enkazdan sağ kurtarılan insanlarımız gerekli tedavilerini gördükten sonra bunların her birinin hikayesini dinleyip kayıt altına almak ve bu hayat mücadelesinden herkesin haberdar olması için kitap haline getirmek lazım. Bu kitapları ders almamız için her birimiz okumalı, çocuklarımıza da okutmalıyız. Aynı şekilde bina ve inşaat yapımının her aşamasında sorumluluğu olan ve imzası bulunan herkese bu kitap okutulmalı. Buyurun eseriniz, kendinizle gurur duyun denmeli.

Kaç gün boyunca divelenmeden ne yaptılar, nasıl vakit geçirdiler, ne yediler ne içtiler, soğuktan nasıl korundular, nefes alabildiler mi, uyuyabildiler mi, ağlayıp sızladılar mı, kimse yok mu diye durmadan avaz avaz bağırdılar mı, üstlerinde geçenlerden haberdar olabilmişler mi? Tüm bunları öğrenmemizde fayda var. Çünkü bugün onlar yarın biz enkazda kalabiliriz. Yaşanan her bir hikaye kulaklarımıza küpe olmalı.

Allah kimseye böyle imtihan vermesin. Kimseye ne deprem anını yaşatsın ne de enkaz altında bıraksın.

Temennim odur ki depremi yaşayanlar, enkaz altında kalanların yaraları bir an evvel sarılır, normal hayata dönerler. Deprem anındaki ve enkaz altındaki travmayı bir an evvel atlatırlar.

Bize gelince yaşadığımız yıkımı büyük bu depremden ülke olarak her birimiz sorumluluk durumumuza göre inşallah bir pay ve ders çıkartırız da bir dahaki depremlerde aynı acıyı yaşamayız aynı gözyaşını dökmeyiz ve depremle yaşamanın kalıcı yollarını bu ağır bedellerden sonra öğrenmiş oluruz. En azından bundan sonra anamız ağlamaz.

Bir daha ağır bedeller ödemek istemiyorsak, enkaz altında kalıp çıkarılmayı bekleyen cenazeleri defnettikten sonra bir şey daha yapmamız lazım. Bağımsız komisyonlar kurup depremin aksayan ve artı yönleri kimseyi suçlamadan tek tek tespit edilmeli. Bu komisyonlarda her düşünceden alanında uzman kişiler olmalı. Her ilin vali, belediye başkanı ve kaymakamı dinlenmeli. Bir dahaki deprem ve diğer afetlerde aynı aksaklıklarla karşılamamak için öneriler getirilmeli. Takviye gereken yerler belirlenmeli. Eksiklikler, tavsiye ve öneriler kamuoyu ile paylaşılmalı ve gereği için hükümete takdim edilmeli, hükümet de gereğini yapmalı.

Depremin sıcaklığı gitmeden bir şeyi daha masaya yatıralım ve bu konuyu düşünelim. Bu da yazımın başında değindiğim gibi depremin 11.gününde dahi sağ salim insanları kurtarabilmişsek, demek ki iyi bir organize, iyi bir koordinasyon iyi bir lojistik destekle, yetişmiş arama kurtarma ekipleriyle sahaya yayılıp daha hızlı hareket edebilme imkanımız olsaydı, belki de daha çok insanımızı enkazdan sağ kurtaracaktık. Çoğunun bir on bir gün dayanamayıp daha önceden vefat ettiğini düşünürsek, kurtarılmayı beklediği halde kurtaramayıp ölüme terk ettiğimiz niceleri vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder