23 Ocak 2023 Pazartesi

Yaşadığımız Müslümanlığa Dair Sermayelerimiz (2)

Başörtüsü de namaz gibi kırmızıçizgimizdir. Zira bu örtü Allah’ın emridir. Başörtüsü hayatın her alanında olmalı. Bunu da çok konuşuruz. Başkasını, başörtüsünü savunup savunmamasına göre yargılarız. Bizden başka biri başörtüsünü savunsa bir dert, karşı gelse bir dert. Savunsa samimi değil, eline fırsat geçse, başları açar deriz. Karşı çıksa, bak kafirliğini gösterdi deriz.

Hasılı, dinin kadınlar üzerindeki bir sembolü olan başörtüsü de bizim bir sermayemizdir. Birileri bu özgürlüğe karşı çıkmalı, biz de çok gündemde tutmalıyız ki bu sermayenin bize bir getirisi olsun. Nedense, çok önem verdiğimiz namaz ibadetinde namaz kılanların oranı her geçen gün azalıyorsa, üzerinde çok durduğumuz başörtüsü de her geçen gün önemini yitirmeye başladı. Küçük yaşta başını örttüğümüz nice kızımız az biraz büyüyünce başını açmanın yoluna gidiyor. Başını örten nicelerinin giyimi, hal ve hareketleri dikkat çekiyor.

Hasılı, başörtüsü dün sorundu, bugün serbest olmasına rağmen yine sorun. Belki de esas üzerinde duracağımız budur. Maalesef namaz konusunda da olduğu gibi başörtüsü konusunda da çocuk psikolojisini göz ardı ettiğimizi düşünüyorum. Çünkü küçük yaşta sorumluluğunun farkına varmadan örttüğümüz başörtüsünü çocuklarımız daha sonra yük gibi görmeye başlıyor. Tıpkı namazda olduğu gibi dini ibadetler ve giyimde sevdirme ve zamanlama önemlidir. Belki de tüm bu gerisin geriye gitmede bu konularda usul ve metot hatası yapıyoruz.

Hasılı önemine dair ne kadar üzerinde dursak da namaz ve başörtüsü konusunda çok başarılı olduğumuz söylenemez. Bunda belki de çok üzerinde durmamızın etkisi de olabilir. Çünkü bir şeyin üzerinde çok durmak bazen onun önemini yok edebiliyor ve cılkını çıkarıyor. Bu tip şeyleri dilimize çok pelesenk etmemek lazım.

Namaz ve başörtüsünün önem kazanması ve başkasına teşvik olması isteniyorsa, örneklik çok daha etkili olur. Pekala namaz kılanlar ve başörtüsü takanlar hayatın her alanında güzel örnek olarak işe başlayabilirler. İnanın, üzerinde durmadan daha etkilidir bu yöntem. Düşünün ki halkımızda; “Namaz kılan biri yalan söylemez, sahtekarlık yapmaz, dolandırmaz. Ben namaz kılanın her şeyine kefilim” anlayışı hakim olsa, aynı kanaatleri başını örtenler için de söylense, bu güzel örneklere kim ne diyebilir. Müslümanlık böyle yayılmadı mı? Araplar, peygamberin bir şeyin üzerinde çok durmasından dolayı mı İslam’a girdi? Belki de tek etkili yöntem peygamberin ahlaki örnekliği ve Mekkelilere güven vermesidir. İşe buradan başlamak lazım. Allah’ın seven, dinini seven namazı ve başörtüsünü hayatın doğal akışına bıraksın. Siyasi malzeme yapmasın. Bu dine iyilik yapmak ve başkası bu dinin mensuplarına gıpta etsin isteniyorsa, tepki çeken davranış ve söylemlerini terk etsin ve güzel örnek olsun.

Tüm bu örneklik üzerine söylediklerime dair bazıları, biz güzel örnek değil miyiz? Başkaları neler yapıyor neler şeklinde bir tepkisini dile getirebilir. İçimizde güzel örnekler var. Onları bu örnekliklerinden dolayı tebrik etmek gerek. Ama çoğunluğun iyi örnek olmadığını söyleyebilirim. Ayrıca kendi hal ve hareketlerimizi başkasıyla kıyaslama hastalığını da bırakmak lazım. Unutmayalım ki biz başkası değiliz. Biz başkasından değil, kendimizden sorumluyuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder