Ana içeriğe atla

“Geleceğe Nefes” Kampanyası*


Tarım ve Orman Bakanlığı, ülkemizde vatandaşlara ağaç ve orman sevgisini aşılamak, çevre duyarlılığına katkı sağlamak ve tüm dünyada ortaya çıkan orman yangınları ile zarar gören doğa için yeniden ağaçlandırma çalışması yapmak amacıyla “Geleceğe Nefes” adını verdiği bir proje başlattı. Başlatılan bu kampanya ile 81 ilin 2023 noktasında, 11 Kasım günü saat 11.11’de üç saati bulacak bir çalışma ile Bakanlık, 11 milyon fidanı toprakla buluşturmayı hedefliyor.  

“Geleceğe Nefes” Fidan Dikme Kampanyası için başvurular, projeye özel olarak açılan “gelecegenefes.com” internet sitesinden “Fidan sahiplen” veya “Fidan bağışla” şeklinde iki tür yapılabiliyor. Bir fidan bağışı 10 TL’dir. Fidan sahiplenmede ise ücret yok. Adınıza beş adet fidan, istediğiniz ilde ücretsiz dikiliyor. Bu durumda katılımcıdan istenen adı, soyadı ve e-posta adresidir. Fidan bağışında bulunanlar ödeme yaptıktan sonra adlarına e-sertifika düzenlenip gönderiliyor. Fidan dikme seferberliğine, 11 Kasım günü yediden yetmişe tüm vatandaşlar davetli.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın başlattığı bu kampanya, büyük bir projedir. Başlatılan kampanyada seçilen sloganlar yerinde. Fidan dikilecek tarih ve saati, fidan dikilecek nokta sayısı, üzerinde düşünülmüş rakamlar. Dikilecek fidan sayısı da az değil. Düşünün ki bu fidanların hepsi toprağa kök salsın ve yeşersin. Karşımızda rahat nefes alabileceğimiz yemyeşil bir Türkiye görmüş oluruz. Çünkü her bir fidan geleceğe yatırımdır.

Ses getirecek bu kampanya ile ilgili kısa bir bilgilendirme ve olumlu kanaatlerimi belirttikten sonra fidan dikme kampanyası ile ilgili bir endişemi ve çözüm önerilerimi de dile getirmek istiyorum. Ülkemizde ağaç dikmede sorun yok. Her yıl kasım-aralık veya mart aylarında belediyeler öncülüğünde şehrin belli noktalarına ağaçlar dikilir, bunun için programlar yapılır, öğrenciler fidan dikimine götürülür. Fidan dikilen alana da bilmem kimin hatıra ormanı adı yazılır ve tören biter. Sonra, bir daha o hatıra ormanının yüzüne bakmayız. Bundandır ki o dikilen güzelim fidanların çoğu tutmaz. Bugün şehir dışına çıkarken bazı yerlerde gördüğümüz hatıra ormanlarının bakımsızlığına her birimiz üzülürüz.

Bakanlığın 81 il ve 2023 noktada dikeceği fidanların bakımsızlık ve korumasızlıktan aynı akıbete uğrasın istemiyorum. Bunun için ne yapılmalı? Üzerinde fazla düşünmeye gerek yok. Çünkü önümüzde, yol kenarlarına diktiği fidanları büyüten bir Torku örneği var. Torku, ağaç dikim alanının önce etrafını tel ile çeviriyor, fidanları diktikten sonra damlama sistemini kuruyor, görevlileri vasıtasıyla belli periyotlarla ağaçlandırma mıntıkasının bakımı yapılıyor. Konya ve havalisinde şehir çıkışlarında gördüğümüz yeşil ağaçların hemen hemen hepsinde Torku’nun imzası var. Konya’nın iyi ki Torku adında bir firması var.

Tarım ve Orman Bakanlığı, “Geleceğe Nefes” adını verdiği bu büyük kampanyadan verim almak istiyorsa Torku’yu örnek almalı. Başka söze gerek yok sanırım. Kampanyanın başarılı olmasını diliyorum.

*04/11/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde