Suriye iç savaşında ne
Rusya ne İran ne Türkiye ne de ABD rahat. Öyle zannediyorum en rahatı İran ve
Rusya’yı arkasına almış etkisiz eleman oğul Esed. Ülkesi yolgeçen hanı olmuş,
ona vız gelir. Tarafların anlaşamaması onun en büyük avantajı. Binlerce
vatandaşı ölmüş, başka ülkelere sığınmacı olmuş, işini-gücünü, evini barkını
kaybetmiş…hiç umurunda değil. Ülkesi parçalanmış önemli değil onun için. Ülkesinin
bütünlüğünü başta Türkiye olmak üzere taraf ülkeler düşünüveriyor. O da Şam
bölgesine sıkışmış bir şekilde güya ülkesinin devlet başkanı olduğunu sanıyor.
İç savaşın çıktığı 2011
yılından beri Suriye savaşından en büyük zararı Türkiye çekmiştir. Hala da
çekmeye devam etmektedir. Çünkü Suriye’de daha doğrusu sınırımızda oluşan terör
yuvaları Türkiye’nin geleceğini tehdit ediyor. Türkiye bu tehditlerin sonu
nereye varır diye beklemiyor, inisiyatif üstüne inisiyatif alıyor: 2015’te Şah
Fırat Operasyonunu, 2016’da Fırat Kalkanı Harekâtını, 2018’de Zeytin Dalı
Harekâtını yaptı. Hepsinden de yüzünün akıyla çıktı. Ama sorun bitmedi. Çünkü
Türkiye-Suriye sınırı yani Fırat’ın doğusu ABD destekli YPG tarafından kontrol
ediliyor. Güya YPG, ABD’ye göre DAEŞ ile mücadele ediyor. Orta yerde neredeyse
DAEŞ diye bir örgüt kalmamış, ABD silah ve teçhizat yönünden YPG’yi yani PKK’yı
desteklemeye devam ediyor.
Burnumuzun dibinde PKK,
YPG adı altında sınır boyu yerleşmeye çalışırken Türkiye değişik mahfillerde bu
terör örgütünün, ülkesinin güvenliğini tehdit ettiğini çok defa dillendirdi.
Dillendirmekle de kalmadı; İran, Rusya ve ABD ile de bir diplomasi yürüttü. Her
defasında kararlılığını gösterdi. Türkiye’nin bu kararlılığını gören ABD, kendi
askerini geriye çekerek Türkiye’nin yeni bir operasyon yapmasına yeşil ışık
yakmış oldu ve Türkiye akşam sabah yeni bir operasyonun startını verdi verecek
derken verdi ve operasyon başladı. Zaten nice zamandır sınırın sıfır noktasına
gerekli yığınağını yapmıştı. Bu operasyon önceki operasyonlardan daha büyük bir
operasyon olacaktır. ABD, bir taraftan Fırat’ın doğusuna bir operasyona yeşil
ışık yakarken diğer taraftan ekonomimizi batırmakla tehdit ederek her zamanki
çifte standardını göstermiş oldu. Tehditlere
aldırmayan Türkiye, yapacağı operasyonun adını “Barış Pınarı Harekâtı” koydu.
Türkiye, daha büyük
kapsamlı yapacağı bu operasyon ile belki tepki çekecek, Trump’ın tweetinde
belirttiği gibi belki ekonomik yaptırımlara maruz kalacak, yapacağımız bu
operasyondan kırılgan ekonomimiz belki daha fazla etkilenecek. Ama yapılacak
bir şey yok. Sonucuna katlanıp sınırımızda yuvalanan terörü daha içlere doğru göndermeyi
hedeflemektedir. Boşalttığı alana da sığınmacıları yerleştirerek ülke
güvenliğini garantiye almak istemektedir.
Hasılı geri dönüşü
olmayan bir yola girmiş olduk. YPG de Türkiye’nin bu kararlılığını görmeli
artık. Ben bu işe karışmam diyerek geri plana çekilen ABD’nin niyetini
anlamalı. Çünkü ABD, ne haliniz varsa görün diyerek Türkiye ile YPG’yi
kırdırmayı hedeflemektedir. Umarım operasyon uzun sürmez, askeri kaybımız
olmaz, ekonomimiz çok etkilenmez. Yapacağımız bu operasyon Türkiye’nin
hedeflerine hizmet eder, bölgede kalıcı güvenli bir ortamın oluşmasına
sebebiyet verir. Tüm kalbimizle ordumuzun yanındayız. Bu seferin akıbeti hayır
olur inşallah!
***10/10/2019 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
***10/10/2019 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder