31 Mart seçimleri bitti ama tartışması bitmedi. Mazbatalar verilmesine
rağmen bazı yerler için hala itirazlar devam ediyor. Bundan sonra top YSK’da. Ya
itirazları reddedip mevcut durumu onaylayacak
ya da yeniden seçime gidilecek.
Diğer il ve ilçeleri bilmiyorum ama İstanbul seçim
sonuçlarında iptal edilen oyları saydıkça oylarda bir partinin lehine
değişiklik göstermesi manidar gerçekten. İptal edilen oyların iptal gerekçesi,
mührün sadece parti ambleminin üstüne vurulmasından ve vurulan mührün
görülmemesinden ibaret olmasa gerek. Görünen o ki organize bir durum var.
Bu durum tespitinden sonra bir başka konuya gelelim.
Partilerin kaleleri diyebileceğimiz bazı iller hariç birçok büyükşehirde başa
baş bir yarış vardı. Kazanan ve kaybeden arasında fazla bir oy farkı oluşmadı.
O kadar farklı parti içerisinde neredeyse iki parti yarıştı. Sanki orta yerde
iki parti varmış gibi oldu. İttifakların ön plana çıktığı bu seçimde ve
24 Haziran seçimlerinde seçmen belki de ilk defa partisinin dışında bir başka
partiye oy verdi. İşin ilginci bir araya gelme ihtimali olmayan, birbirine zıt
düşünceye sahip partiler seçmenlerini ikna ederek yabancısı olduğu bir partiye
oy verdirmeyi becerebildi. İlk defa bu seçimde Matematik hesabı tuttu.
Özellikle Millet İttifakı'nın toplamı fire vermedi. Hepsi topyekûn ittifaklarının
arkasında durdu. Sandığa gitmeyecek seçmenini de sandığa getirmeyi becerebildi.
Millet İttifakı'nın bu başarısında Cumhur İttifakı'nın payı büyük. Hatta bu
başarı tamamen Cumhur İttifakı'na ait dense yeridir. Bundan önceki seçimlerde
ötekileştirici siyaset işe yararken bu seçimde rakibin işine yaramıştır.
Bu seçim sonuçları göstermiştir ki seçimlerimiz yeni
sistemle birlikte bundan sonra iki turlu bir seçim olacak ve ittifakı geniş
tutan ipi göğüslemiş olacak. Bu demektir ki ittifakları geniş tutmakta fayda
var. Bunun yolu da partilerle asgari müştereklerde bir araya gelmektir. Bir
araya gelinemiyorsa bile en azından hiçbir partiyi rakibin kucağına atmamak,
düşmanlığını kazanmamak gerekiyor. Bir puanın veya bir oyun bile değerli hale
geldiği günümüzde oy oranına bakarak hiçbir parti küçümsenmemelidir. Çünkü
küçümsenen parti, bu işi onur meselesi yapar, gider rakibinle iş tutar veya karşına
aday çıkarır. Aldığı oy kendi işine yaramasa da sonucu belirler.
Demem odur ki bundan sonra her seçim hiçbir parti için
çantada keklik değildir. Hesap-kitap yapan, geniş kitlelere açılan, her
kesimden oy alabilecek adayları belirleyen, ortak akılla hareket eden ve
istişareye önem veren seçimlerin favorisi olacaktır. Anlatmak istediğim seçimleri
kazanmanın yolu adam kazanmak ve gönüllere girmekten geçiyor. Tek başına hizmet
yeterli değildir. Hizmet artı gönül siyaseti belirleyici olacaktır. Kim ya da
hangi parti gönüllere girerse seçim onundur. Hem de bu gönlü geniş kesimlere
açmak gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder