Ana içeriğe atla

Sömestr Tatiline Giren Öğrencilere... *


Sevgili öğrenciler! 2018-2019 öğretim yılı on beş tatiline bugün itibariyle girmiş bulunmaktasınız. Öncelikle geçmiş olsun diyorum. Kar kış, sıcak soğuk demeden dört ay boyunca okuduğunuz okuldan 15 gün boyunca uzak kalacaksınız. Yani dinleneceksiniz. Hakkınız da.

Dönem puanlarınız iyiydi veya kötüydü. Takdir veya teşekkür aldınız veya puanınız yetmedi, alamadınız. Belki de zayıflarınız var, olabilir. Her öğrencinin başına gelebilir bunlar. Üzülmeyin. Zira geçmişe üzülmenin bir faydası yok. Kafanıza takmayın. 

Ne yapalım bu arada derseniz? Ağırlığınız tatil yapmak ve dinlenmek üzerine olsun. Ama bu işi yaparken hedefleriniz ve bir planınız da olsun. Bunlar neler olabilir? Siz bunları kendiniz bulabilirsiniz. Çünkü en iyi plan kişinin kendisinin bulduğu plandır. Gelin ABD'yi yeniden keşfetme yerine planlarımızda nelere yer verebiliriz? Birlikte fikir yürütelim. Rüzgarın sürüklediği bir yaprak misali olmayalım. Günlük ne yapacağımızın planını kafamızda oluşturalım.

1.Gezmeye, ziyaret yapmaya zaman ayıralım.
2.Az-çok demeden roman, hikaye vb. sevdiğimiz kitapları okumak için bir planımız olsun.
3.Bulmaca çözelim. Ki bu, kelime hazinenizi geliştirecektir.
4.Sudoku çözelim. Bu da zekamızı çalıştıracaktır.
5.Satranç oynayalım. Bu oyunla birkaç hamle sonrasını düşünmek için yine zekamızı kullanacağız. Bu oyun gündelik hayatta zihnimizde birden fazla alternatifli plan yapmayı öğrenmemize katkıda bulunacaktır. 
6.Film izleyelim, gerekirse sinemaya gidelim. Bu boşlukta kendimizi dizilere vermeyelim. Çünkü bağımlılık yapar. Okul hayatınız bitinceye kadar uzak durun dizilerden. En iyisinin yanına besmeleyle pardon eûzü ile yaklaşın. Çünkü diziler öğrenci ve okul düşmanıdır. Haftalık sizi ekrana mahkum eder. İzleyemediğiniz bu diziler yaz boyunca gece gündüz tekraren yayına girer.
7.Müzik dinleyin. Zira ruhun gıdasıdır. Sizi rahatlatır. Fakat gıda diye kulağınızda kulaklık akşam sabah müzik dinlemeye kalkmayın, tadında bırakın.
8. Zaman zaman annenize, babanıza işlerinde yardımcı olun. Sofrayı hazırlamada, kaldırmada özellikle annenize destek olun.
9.Kendinizi sabahtan akşama odanıza hapsetmeyin. Bilgisayar oyunlarına kendinizi kaptırıp odanızda kendinize gönüllü hapis vermeyin. Bilgisayar oyununu da kıvamında oynayın, tadında bırakın. Kafa dinlendirmek için odanızı havalandırın, yatağınızı da düzeltin, bu işi annenize bırakmayın. Günün belli bir saatinde çıkın dolaşın, hava alın. Hiç gidecek yeriniz yoksa ekmek almaya gidin.
10.Dışarıda hava alırken başarılı olamadığınız veya başarmakta zorlandığınız ders veya konuları düşünün. Niçin başaramadığınızı sorgulayın. Dönüşte o konuyu açın, tekrar anlamaya çalışın. Ders çalışma yönteminizi değiştirin gerekirse. Günlük eski konuları gözden geçirmeye çalışın. Hala başaramadıysanız pes etmeyin. Dersin üstüne üstüne gidin. Sizin azminizi gören ders pes edecektir. Bunu sizin azim ve kararlılığınız belirleyecektir.
11.Uykunuzu iyi alın. Okul zamanından biraz fazla uyuyun. Ama uykumuzu alacağız diye gece gündüz uzun oturmayın. Çünkü normalinden fazla uyumanın sizi sersem yapmanın dışında size bir faydası olmaz.
12.Her şeyi yapın ama yaptığınız tadında ve kıvamında olsun. Ders çalışma dahil hiçbirinde aşırıya kaçmayın.
13.Şiir yazmaya çalışın. Bu konuda beceriniz olmasa bile deneyin.

Dediklerimi veya kendi bulduğunuz planlarınızı uygularsanız tatilinizi en güzel şekilde değerlendirmiş olur ve 15 günün sonunda kendinizi geliştirdiğiniz gibi okula da hazır hissedersiniz.

İyi tatiller!

* 18/01/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde