—Oğlum! Şu gün, şu saat itibariyle yanıma geldin geldin.
Yoksa sen bilirsin!
—Geldim baba.
—Geldin ama geç geldin. Benim dediğim vakitten sonra
geldin.
—Eee şimdi ne olacak?
—Çekeceksin bundan sonra. Ömrüm seninle mücadele ile
geçecek.
—Baba! Yerden göğe kadar haklısın. Sen haklıydın. Ama benim
bunu anlamam biraz uzun sürdü. Hata yaptım, senin sözünü dinlemeliydim.
Gençliğime ver. Ne olur, bana bir şans daha ver. Çok özür dilerim.
—Dönüşün için sana verdiğim süreyi aştın. Beni dinlemedin.
Bundan sonra özrünün bir anlamı yok. Bu özür benim nazarımda geçerli değil.
Üstelik benim için makbul biri de değilsin artık. Çünkü sana olan kredimi
bitirdin.
—İnsan hata yapamaz mı? Mesela sen hayatında hiç hata
yapmadın mı?
—Yaptım. Allah beni affetsin!
—Benim hata yapma lüksüm yok mu?
—Var elbet! Ama sen benim düşmanlarımla iş tuttun. Sana
bırak gel dedim, dinlemedin beni.
—Tamam, hatamı kabul ediyorum. Geç de olsa gerçeği gördüm.
Geciktim ama yine döndüm. Özür de diledim. Yine de dilerim.
—Özrün kabahatinden büyük bu aşamadan sonra.
—Son sözün bu mu?
—Evet!
—Bin defa özür dileyip pişman olsam da mı?
—Uğraşma! Bu konuda fikrim kat'idir.
—Kusura bakma baba! Bu ne şiddet, bu ne celal!
—Ben sana söylemiştim.
—Tamam söyledin, inkar etmiyorum. Özür ve pişmanlığımı
kabul etmemeni anlamıyorum. Celaleddin Rumi "Bin defa hata yapsan de yine
gel" diyor. Allah ölmeden önceki tövbe hariç diğer tövbeleri kabul ediyor,
tövbe kapısını 7/24 ve bir ömre yaymış, merhameti gazabını geçmiş. Kulum ne
kadar günah işlerse işlesin, yeter ki tövbe için kapıma gelsin" diyor.
Allah'ın verdiği bu ruhsatı sen benden niye esirgiyorsun? Üstelik bu yaptığınla
beni mütemadiyen kaybedersin.
—Boşuna uğraşma. Ben son sözümü söyledim.
—O zaman işimi, aşımı kesme bari! Rızık veren Allah
olduğuna inanıyorum ama ne yer, ne içerim? Böyle yapmakla beni kazanamazsın.
Adı üzerinde babasın. Biz evlatlar hata yaparız. Sen düzeltmek için koşarsın.
Her hatamız kulağımıza küpe olur. Aynı delikten bir daha girmemeye çalışırız.
Sen devamlı bize nasihate devam etmelisin. Çünkü bizden daha tecrübelisin. Şunu
unutma ki ilk yaratılan insan yasak ağacın meyvesinden yemek suretiyle ilk
imtihanında kaybetmiştir. Hatasını anlayıp tövbe etmiştir. Pişmanlığı sonucunda
Allah onu peygamber seçmiştir. Allah ilk hatasında onu çizip atmamıştır. Benim
ilk atam hata yaptığına göre ben hayli hayli yaparım.
—Senin içten pişman olduğunu nereden bileceğim?
—Benim beyanıma inanmaktan başka bir yol var mı? Kalbimi
yarıp bakma imkanın da yok. Sonra bana bir şans daha versen ne kaybedersin?
—Bu iş geçti evlat. Son pişmanlık neye yarar? Ayrıca ne
kadar pişman olduğun da meçhul.
—Sahi baba! Pişman olduğuma inanman için ne
yapmalıyım?
—Görüşme bitmiştir.
—Mağdurum diyorum.
—Mağduriyet falan yok. Bana bunun edebiyatını yapma. Ben ne
yaptığımı biliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder