Kendisini hiç görmeden yaptıklarıyla ismini duymuştum. Nice
sonra simâen de tanıma şerefine nail oldum. Bir ekip olarak yaptıkları çok iyi
anılmasa da hep baş tacı olmaya devam etmekte hala.
Bir mesele için kendisiyle görüşeyim istedim. Güç de olsa
görüştüm. İlgi-alaka gösterdi, çay ikram etti. Sağ olsun! 45 dakikalık bir
görüşmenin ardından çıkarken yaptıkları ve anlattıklarıyla işte mükemmel bir
insan dedim. Adeta sütten çıkmış ak kaşık. Dedim keşke bu ülkede bu cevher gibi
bir ekip olsa bu ülkenin çözülmedik siyasi, toplumsal, eğitim vs sorunu kalmaz.
Dini meseleyi saymıyorum bile. Çünkü dini hassasiyeti de yüksek. Bunu da tere yağdan
kıl çeker gibi hallederdi.
Neler yapmış derseniz? Neler yapmamış ki! Bir defa hiç hata
yapmamış. Anlattıklarından çıkardığım bu. Kendisini şer güçlerden
koruduğu gibi çocuğunu da korumuş. İnsanları ve suç işleyenleri
değerlendirirken "Ben ne hâkimim, ne savcıyım" diyor ama ardından
başlıyor insanları yargılamaya. Hızını alamayıp niyetlerini de okuyor. Ardından
bunların elinde imkân olursa şöyle şöyle yaparlardı diyerek gelecekten de haber
veriyor. Gıpta ettim doğrusu onun niyet okuyuculuğuna, savcı-hakem rolüne
bürünmesine ve gelecekte neler olabileceği konusundaki öngörüsüne. Yine tüm bu
özelliklerinde kendisinde bir samimiyet gördüm. Keşke ben de bunun gibi
bu şekil mükemmel olsaydım, ah kör talihim dedim. Yaşım ilerlememiş olsaydı
utanmayıp dizinin dibine oturacaktım. Öğret bana da niyet okumayı, hâkim-savcı
olmayı ve kimlerin gelecekte neler yapabileceğini diyecektim. Kim tutardı beni
o zaman? Ama iş işten geçti. Zira kendisini geç tanıdım. Bundan sonra zaten
benden bir cacık olmaz. Yaşım ilerlememiş olsaydı bile gerçi bu yetenekleri kavrayacak
kabiliyet nerede bende! Vermeyince Mabud ne yapsın bu abd!
Bir ders saatinde öğrendiklerim sadece bu kadarla sınırlı
değil. Suçlu olarak değerlendirdiği birinin elini-kolunu sallayarak
dolaşmasını, hatta namaz kılmak için camiye gelmesini ve arabasını onun gördüğü
yere park etmesini de hazmedemediğini anlattı. Bu duyarlılığına da hayran
kaldım. Keşke herkes bunun gibi duyarlı olsa dedim içimden. Çünkü bu duyarlılık
ülkedeki suç oranını eksiye düşürür, ülke güllük-gülistanlık olurdu. Allah'ın
evi camiye, hiç suça karışmamış tertemiz insanlar gelirdi. Öyle ya suçlunun ne
işi vardı camide? Bu hazım sorunu da hoşuma gitti anlayacağınız. İnsanlar
pişman olamaz mı demeyin. Zira pişmanlığa da inanmıyor.
Düşündüm de devlet veya bu ülkeyi düşünen duyarlı
insanları; bu kimsenin derin bilgi, birikim ve deneyiminden faydalanmalı. Hatta
niyet okuma mektepleri açarak başına da bu kişiyi getirmeli. Herkes ondan niyet
okuma, hâkim ve savcı olmadan insanların nasıl yargılanabileceğini, gelecekle
ilgili haber vermesini ve hazım duyarlılığını öğrenmeli. Çünkü bu kişi de fani.
Yarın ölüp gidince bunları kim yapacak? Bu değerin kaybolup gitmemesi için ülke
olarak bu kafadan azami ölçüde istifade etmeli. Mutlaka birilerine el vermesi
sağlanmalı. Çünkü bir millet değerleriyle yaşar. Dünün Harici anlayışı modern
bir şekilde günümüzde de devam etmeli.
Yahu ben bu adamı kıskanıyor muyum yoksa?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder