Tv'lerde yayımlanan dizilere pek bakmam. Geçmişte Yaprak
Dökümü, Karadayı gibi dizilere baktım, bağımlılık yaptı. Saatlerce televizyonun
karşısında oyaladı beni. Bir daha mı asla dizi izlemeyeceğim dedim. Kaç yıldır
da izlemiyorum. Ama şimdi bir dizim var artık.
Bir pazar günü o değilden kanal değiştirirken elim yorulmuş
olmalı ki TRT1'de takılıp kaldım. Eski bir bölümmüş. Az bakınca beni kendine
çekti. Akşamında da yeni bölümü varmış. Pazar akşamı ekranın başına oturdum.
Gece 12.00'ye kadar süren bir dizi. Adı da Elimi Bırakma. O mu bırakmıyor, ben
mi? Belki ekran ve ben birlikte birbirimizi tutuyoruz.
Dizide başrolde ABD'de eğitim almış iki kişinin serüveni
işleniyor. Kızımız ABD'de aşçılık eğitimi almış, Türkiye'de aşçılık üzerine iş
aramakla meşgul. Ne varsa bu Amerika'da? Bir defa ABD yemek kültürüyle bizim
yemek kültürümüz uyuşmaz ama akşam sabah ABD ile yatıp kalktığımızdan mıdır
kızımızı aşçılık eğitimi için Amerika'ya göndermiş senaristimiz. Gaziantep'e
gönderseydi daha iyi olurdu. Hâsılı dizinin kurgusunun başında bir sakatlık var
ama dizi dizidir. İzlemeye başlamışsan bağımlılık yaptığından -mantıksız da
olsa- izlemeye devam ediyorsun. Ben böyle diyorum ama sakın ola siz dizi falan
izlemeyin.
Dizide başrolde bulunan Azra, onun üvey kardeşi,
bakıcıları, Cenk, babaanne Feride, bir de Cenk'in arkadaşı dışında herkes bir
hesap ve kitap içinde. Yüze gülüp arkadan iş çeviren cinsten.
Dizinin kurgusunda bir mantık hatası olmakla beraber
alacağımız dersler olduğunu düşünüyorum. Dizi farklı bir sektörü işliyor. Yemek
sektörünün başında da ipleri elinde bulunduran aynı zamanda hayırsever olan Feride Hanım var. Yürüttüğü grubu daha ileriye taşıyacağına inandığı torunu
Cenk'i hazırlamaya, pişirmeye çalışıyor. Torun ABD'de okuduğu okulu yarım
bıraksa da şirketin başına geçmeliydi. Torun şirketin tepesinde idari bir görev
beklerken babaanne ona mutfakta bulaşık yıkama görevi veriyor. Çünkü babaanneye
göre şirketi yürütecek ve büyütecek kişinin kıymet bilmesi için her alanda
çalışmalıydı. Başta torun Cenk olmak üzere herkes bu durumu garipsedi. Koskoca
Çelen Grubunun varisi mutfakta çalışır mıydı? Bana da garip geldi bu durum.
Çünkü torun grubun en tepesinde emreden olmalıydı. Emir alan değil. Çünkü
gündelik hayatta ve filmlerimizde bugüne kadar hep öyle gördük.
Diziden benim anladığım bir numara olması için Feride Hanım
torununu pişirmeye çalışıyor. İlginç gelen bu çaba aslında hayatın her alanında
olması gerekir diye düşünüyorum. Çünkü pişmeyen insan ham olur, başarılı
olamadığı gibi yüz de ağartmaz. Herhangi bir diziyi ve bu diziyi izlemenizi
tavsiye etmiyorum ama özellikle ahbap-çavuş ilişkisi çerçevesinde özellikle
kamuda eşe-dosta makam veren/makam dağıtan siyasilerimizin bu diziyi iyi
izlemesinde fayda var. Çünkü bir siyasi bir makama getireceği yakınını alt
kademelerde pişirmeden ederinden daha yüksek bir makama paraşütle getirirse
geldiği yerin kerametini kendinden bilen yakını o siyasinin altını oyar. Kamuda
bunun örnekleri çoktur. Şimdi size bir ilimizde meydana gelmiş ibretlik bir
makam sahibinden bahsedeceğim:
Kendisi milletvekili seçildikten sonra nüfuzunu kullanarak
yaptığı işlerden biri ağabeyini(veya kardeşini) bir ilde şube müdürü olarak
görev verdirtir. Çok iş bilen biri olmasa da arkasında vekil var. Birkaç yıl
şube müdürlüğü yapar. Aynı zamanda bu şube müdürümüz mahallindeki bir gazetede
köşe yazıları yazmaya başlar. Yerine kadrolu şube müdürü
gelince vekil kardeşi boşta kalır mı? Kendisine valiliğe bağlı başka bir
müdürlük verilir. Deruhte ettiği işi nasıl yaptı bilinmez ama burada da birkaç
yıl çalışır. Hakkında evli bir kadına taciz isnadı ile ilgili savcılık ifadesi
bir kısım mahalli basının internet gazetelerinde yer alır. Ardından
gazetelerdeki suç isnadı birden kaldırılır. Yani sumen altı edilir. Sonra
ulusal basın bu olaya el atar. Mızrak çuvala sığmayınca kardeş müdürle ilgili
savcılık inceleme başlatır ve ilgili kişi dilekçe vererek emekli olur. Dava
kapatıldı mı devam mı ediyor bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var, arkasında
dağ gibi vekil ağabeyi olan müdür, uçkur davasına koltuğundan olur. Yani
kendisiyle birlikte vekil ağabeyi de vekillikten eder. Üzerlerinde de koca ve
silinmez bir leke kalır.
Olan oldu. Önemli olan bundan sonra böyle menfur olayların
olmaması için bu ibretlik olayı kısaca anlattım. Keşke vekil kardeş, kardeşinin
elinden tutmadan önce dizide Feride Hanımın yaptığı gibi kardeşini bir güzel
test etmiş ve kardeşi geldiği yere bileğinin hakkıyla getirtmiş olsaydı inanın
bugün kendisinin vekilliği devam eder, kardeşi de daha yüksek koltuklarda
olurdu. Maalesef beklemeye tahammülümüz yok. Gözümüzü hırs bürümüş.
İllaki su akarken testiyi doldurmamız gerekiyor.
Tekrar diziye gelelim. Aslında dizide işlenen bir yerde
iyice pişme, elemanı test etme bizim kültürümüzde usta-çırak ilişkisinde var.
Şimdilerde piyasada çırak olmayınca bu usulü unuttuk sanırım. Bizde usta-çırak
ilişkisi ustanın ilk başta çırağı test etmesiyle başlar. Usta o değilden yere
para atar. Bakalım çırak süpürürken usta yerde para buldum diye getirecek mi
diye. Çırak parayı getirirse tamam bundan çırak olur der. Çırak parayı cebine
atarsa günün akşamında "Yavrum babana selam söyle bizim elemana
ihtiyacımız yok. Baban sana başka bir yerden iş bulsun der, çıkışını
verir.
Biz şimdi ne yapıyoruz? Hiç test etmeden akraba diye
boyundan büyük makamlar veriyoruz. O da bilinçaltında olanı koltuk gücüne
dayanarak uygulamaya kalkıyor. Zaten başkası da beklenmez.
O zaman "Elimi Bırakma" dizisini izlemeye devam.
Özellikle torpil yapmak isteyenlere şiddetle tavsiye ederim.
Yorumlar
Yorum Gönder