Ana içeriğe atla

Çift Kanatlı Eğitim *

Bugün ilk, orta ve liselerin zilleri çaldı. Böylece 2018-2019 eğitim ve öğretim yılı resmen başlamış oldu. Yeni eğitim ve öğretim yılımız herkese hayırlı olsun. Hayırlı olsun diyelim ki inşallah sonu hayırlarla dolu bir yıl olur. 

Eğitim ve öğretimi birlikte kullanıyoruz. Zira birbirinden ayrılmaz iki güzel kelimemizdir. Aynı zamanda olmazsa olmazımızdır. Bakanlığımızın adı Milli Eğitim Bakanlığıdır. Ama nedense ismiyle müsemma değil. Zira nice zamandır sadece öğretim yapıyoruz. Onu da beceremedik maalesef. 

"Çocuklarımızı çift kanatlı yetiştireceğiz: Biri bilim, diğeri ahlak ve erdem" sözleri yeni Milli Eğitim Bakanına ait. Sanki Bakan bu sözleriyle yıllardır bu ülkede bilgiye, bilime yani öğretime önem verildi, eğitim ihmal edildi. Biz  yeni eğitim ve öğretim yılına eğitimi de önemseyerek başlayacağız dedi. Tespit ve teşhis doğru!  Zira eğitim ve öğretimi bir kuşa benzetirsek kuşun uçması için nasıl ki iki kanada ihtiyaç duyuyorsa eğitim ve öğretimin sağlıklı olması da hem doğru bir öğretimin yapılması ve bu öğretimin davranışa dönüşmesiyle mümkündür.

Hepimiz biliriz ki okullarımızda sadece öğretim yapılıyor. Bakanın işaret ettiği bilime ağırlık veriliyor. Yani tek kanada yatırım yaptık hep. Tek kanatla bir kuş uçar mı? Uçması mümkün değil. Zaten uçuramadık. Zira yerlerde çırpınıyor. Bakanın ahlak ve erdem dediği eğitim yok lügatimizde. 

Bakanın bir tarafı bilim, diğer tarafı erdem ve ahlak dediği ve adına çift kanatlı eğitim kulağa hoş geliyor. Kimsenin de karşı çıkacak durumu yok. Zira olması gereken bu! Ancak bu deyimin içinin doldurulması ve gereğinin yapılması gerekiyor. Yoksa söylediğimizle kalırız. Önümüzde iki seçenek var: Ya okuyacağız babamız gibi, eşek olmayacağız; ya da okuyacağız, babamız gibi eşek olmayacağız. Pekiyi adam olmayı/eğitmeyi kim yapacak? Bunun için rol modeller lazım. Bunu yapsa yapsa öğretmen yapacak. Öğretmen bunun üstesinden gelebilir mi? Bugünkü öğretmene bakış açımızla maalesef bu mümkün değil. Çünkü öğretmen camiası dışındaki milyonlar öğretmene olumsuz bakıyor. Eğitim ve öğretimdeki en büyük sorun olarak öğretmeni görüyor. Herkesin çocuklarına varıncaya kadar hissettirdiği bu olumsuz durum değişmediği müddetçe öğretmenlerin öğrencilerine rol model olmaları mümkün değil. 

Niyetim öğretmeni temize çıkarmak değil. Yaşadığımız sorunun bir parçası da öğretmendir. Ama tek başına sorun mudur? Değil. Sorunun öbeğinde  diğer paydaşlar da var. Herkes özeleştiri yapmadan vurun abalıya mantığıyla tüm suçu öğretmenlerin üzerine atarak kendilerini sütten çıkmış ak kaşık göstermeye devam ederlerse çift kanatlı eğitim yine ölü doğar. 

Çözüm suçlu aramakta değil. Tüm iç ve dış paydaşların tespit edilen sorun da paylarının ne kadar olduğunu kabul etmeleri ve sorumluluklarını bilmeleriyle mümkündür. Değilse dün olduğu gibi bugün de havanda su dövmeye devam ederiz. Bakanın çift kanat diye ifade ettiği tespit ve teşhisinin ölü doğmaması, bünyenin tedaviyi kabul etmesi tarafların birbirine olumlu bakmaya başlamasıyla mümkündür. Birbirimize olumlu bakalım. Bu kuş uçar.

Gelmesiyle birlikte Bakanlığa yeni bir hava ve soluk getiren Bakan, eğitim ve öğretimin belki son şansıdır. Umutların tükenmeye başladığı bir durumda her kesimin Hızır'ı oldu. Bizim için bir şans. Ama gördüğüm kadarıyla kimsede olmayan sihirli değnek bu Bakan'da da yok. Bakan'a işinde yardımcı olmak istiyorsak eğitim ve öğretimin ilk gününde işe onun sözünün içini doldurarak başlayalım. İki kanadın her birini aynı oranda besleyelim. Biri olmadan diğeri olmaz, anca beraber kanca beraber diyelim… Çift kanatlı olmasını temenni ettiğim yeni eğitim ve öğretimimiz hayırlı olsun!

* 17/09/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde