24 Ağustos 2018 Cuma

Deveye Hendek Atlatmak mı yoksa Düz Kontağa Laf Anlatmak mı?


Bana önünde iki seçenek var: Ya birini, ya da öbürünü yapma zorunluluğun var; seç-beğen dense, atlaması mümkün olmayan deveye hendek atlatmayı tercih ederim. Ki devenin hendeği atlamasının muhal olduğunu bile bile! En azından denerim. Olmadı mı canım sıkılmaz, moralim bozulmaz. Devedir ne de olsa derim. Ama asla düz kontak birine laf anlatmayı tercih etmem. Çünkü klasik mantık olan Aristo mantığından öte herhangi bir mantık yürütemeyen, modern mantığa kapalı tip olan düz kontaklara hiç ağzımı yormam, bunun için çaba sarf etmem. Bir umut, belki deveyi hendekten atlatabilirim ama düz kontağa meramımı anlatamam. Çünkü bugüne kadar Allah'ın verdiği en güzel nimetlerden olan iletişim aracı dilim, mantığı düz kontak çalışan insanlara hep mağlup olmuştur.

Bana göre zırcahilin farklı bir versiyonudur böyleleri. Okumuş olması veya cahil olması fark etmez. Dediğim dedikçidirler. Nuh der, peygamber demezler. Hayata at gözlüğüyle bakarlar. Kendi düşüncelerinden başka bir düşüncenin doğruluğunu asla kabul etmezler. Kolay kolay özür dilemezler. Çünkü hatalı olduklarını kabul etmezler. Görünmez bir kibir vardır kendilerinde. Aynı dili konuştuğunu sanırsın bunlarla. Ne kelime dağarcığın yeterli bunlara ne de ikna kabiliyetin. Kincidirler aynı zamanda. Lügatlerinde mizaha yer yoktur. Mecaz nedir bilmezler. Bilmediklerini asla kabul etmezler. Çünkü gerçekle yüzleşmelerine kapasiteleri el vermez. Aynı zamanda iyi bir niyet okuyucudurlar. Kastetmediğini sana mal ederler ve seni öyle görürler. Çünkü hayata tek pencereden bakarlar. 

Burnundan kıl aldırmayan bu tipler asla geri adım atmazlar, burnunun dikine doludizgin giderler. Ama senin hatanı bulmak için konuşmanın her cümlesinden veya yazının her satırından kimsenin anlamadığı anlamı çıkarırlar. Başvurdukları en büyük silah, seni itham etmek olur: Ne Müslümanlığın kalır orta yerde, ne de kişiliğin. Yeter ki zülfü yâre dokun. Sana belden aşağı vururlar: Ya sapıklıkla itham ederler ya elfazı küfür söz söylediğini söylerler ya da seni öbür dünya ile korkuturlar, Allah'a havale ederler. Benim doğrularım dışında başka doğrular da olabilir demezler. İçi kinle dolu bu tipler insancıl veya dini bütün görünmek suretiyle sana acıyarak bakarlar. Çok tartışmaya gelmezler. Çünkü birikimleri sığdır. Çuvalda veya kovada ne varsa onu boşaltırlar. 

Etrafınızda vardır böyleleri. Bence ne tartışmaya girin ne de fazla muhatap olun böyleleriyle. Akıl sağlığınız için bu tiplerden uzak durun. Bir arada bulunmak zorunda kalırsanız yumuşak karınlarına basmayın. Hatta pohpohlayın. Çünkü akıl sağlığınız için elzemdir.

Tercih sizin... İster deveye hendek atlatmayı seçin, dilerseniz düz kontağa kendinizi anlatmayı. Kırk katır mı, kırk satır mı gibi bir şey. Takdir sizin! Kendi düşen ağlamaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder