Uzun
süre Ulaştırma Bakanlığında görev yaptıktan sonra İzmir Belediye başkanlığına
aday olup kazanamayan Binali Yıldırım, kariyerini başbakanlık ile taçlandırdı.
Bundan sonra nerede, hangi görevi ifa eder bilmiyorum ama gördüğüm kadarıyla
kavga etmeyi sevmeyen ve bunu beceremeyen bir kişiliği var. Tam bir hizmet
adamı dense yeridir. Çok konuşmaktan ziyade verilen görevin icabı işine
yoğunlaşan ve işini en iyi yapma özelliğine sahip ender siyasilerden biri.
Belki de en uzun süre Ulaştırma Bakanlığında kalmasının sebebi budur. Ki
zamanında ülke ulaşım ve iletişim yönünden çağ atladı, vatandaş hizmetin her
türlüsünü ve en iyisini gördü ve hizmete doydu dense yeridir.
Başbakanlıkta son günlerini yaşayan Yıldırım,
"en"lere de sahip. Çünkü en uzun süre Ulaştırma Bakanı olma
özelliğini taşıyor. Enlerine bir yenisini daha ekleyerek başbakanlığa veda
edecek. Çünkü TC'nin en son başbakanı olma unvanını elde etti. Üstelik bunu
kendi eliyle yaptı. Başbakanlığın bypass edilip cumhurbaşkanlığı sistemine
geçiş için az uğraşmadı. Ne bir stres, ne kompleks vardı kendisinde. "Sen
ne yapıyorsun Binali? Kendi elinle kendi kuyunu kazıyor, koltuk altından
kayıyor, bundan sonra sen ne yapacaksın," yani “Rabbena, hebana” demedi.
Sistem değişikliği için dur durak bilmedi. Öyle dostlar alışverişte görsün diye
kampanya yapmadı bunu. İçten gelerek yaptı.
25 Haziran 2018 itibariyle Türkiye'nin son başbakanı olarak
tarihe geçecek. İsmi unutulmayacak. Yıllar geçse bile yapılan yarışmalarda
"Türkiye'nin en son başbakanı kimdir?" sorusu sorulduğunda yine ismi
geçecek. Böylece yine gündemde kalacak.
Son başbakanı ben başka bir yönüyle daha anacağım. Nasıl
derseniz? Miting meydanlarında konuşma şekli aklımda kalacak hep. Sağ elinde
mikrofon, nefes almadan yaptıklarını ve yapacaklarını anlatırken sol eline
dikkat ettiniz mi ne yapıyor diye. Sol elini durdurabilene aşk olsun. Mermi
atar gibi eli, bir kendine bir izleyiciye doğru gidip gidip geliyor.
Tv'nin sesini kısıp ne dediğini anlamaya çalışayım desen bir pazar yerinde
malını satmaya çalışan bir pazarcı sanırsın. "Gel vatandaş, gel! Mala gel,
böyle malı bu fiyata başka bir yerde bulamazsın" der gibi. Onu dinlerken
bazen yine TV'nin sesini kesip düşün bakalım Ramazan, bu adam ne yapıyor derim.
Bu sefer aşağıdakilere kızan bir profil gözümün önüne geliyor: "Sizin için
o kadar şey yaptım, iyilik bilmiyorsunuz, siz tam bir nankörsünüz. Gözünüze,
dizinize dursun, size iyilik yaramaz" der gibi sol eli kendisini dinlemeye
gelenlere karşı durmadan gidip geliyor. Eli de yorulmuyor maşallah!
Hatasıyla, sevabıyla 24 Haziran seçimlerinden sonra dükkanı
kapatacak. Özellikle sevenleri nezdinde ayrı bir yeri olacak. Ön yargıyla
bakmayan herkes, onu hizmet ehli olarak anacak. Giderken hoş bir seda bıraktı
dense yeridir. Uyumlu, vefalı ve liderine bağlı olması sebebiyle bazılarının
dediği gibi "Bin Ali dendiği zaman bindi, in Ali dendiği zaman indi."
Allah razı olsun kendisinden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder