Yazın uzun günlerinde gerilimi yüksek bir seçim yapacağız.
Daha aday belirleme sürecinde uygulanan taktikler, rakiplere atılan çalımlar
şimdiden yüzünü göstermeye başladı. Her seçim biz de ölüm-kalım meselesidir
zaten. Bu, sanki daha çetin geçeceğe benziyor. Çünkü bu seçimde önü açılan
ittifaklarla birlikte bloklaşma ve kutuplaşma daha belirgin olacak gibi.
Demokrasinin olmazsa olmaz seçimlerini nedense centilmenlik
üzerine oturtamadık bir türlü. Şenlik havası içerisinde yürütemedik. Mutlaka
kıracağız, dökeceğiz; rakiplerimize belden aşağı vuracağız. Gerçi vurma, kırma
olmazsa "Bu ne biçim seçim! Hiç seçim havası yok” deriz. Sade ve sakin bir
seçimi ne siyasilerimiz ister, ne de seçmen! Üstelik bu seçim çalışmaları
ramazan ayında yapılacak. Bir taraftan oruç tutup dini vecibemizi yerine
getirirken diğer taraftan birbirimizi mat etmek için uğraşacağız. Ben bu
seçim atmosferine ramazan ayının damga vurmasını istiyorum. Çünkü orucu niçin
tutarız? Nefsimizi terbiye etmek, ramazanın manevi ikliminden faydalanmak için
değil mi? Çünkü bizim için ramazan “Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da
cehennem azabından kurtulmaktır.” İbadet ve bereket ayı olan ramazanın siyasi
çekişmelere ve atışmalara kurban edilsin istemiyorum.
Ortamı geren genelde siyasi liderlerimiz oluyor. Çünkü
gerilim olmazsa pasif olarak değerlendirilir. Seçmen olan bizlerin de
liderlerden geri kalır tarafı yok. Hep böyle mi gitmeli bizim seçim sathı
mailimiz? Doğruların söylendiği, çalışmaların kişiselleştirilmediği, ortamın sakin
ve tarafların birbirine saygılı olduğu, kişilerin onurlarının korunduğu,
seçildikleri takdirde yapılacakların anlatıldığı bir seçim atmosferi meydanlara
hakim olsun istiyorum. Tam ramazanın şanına yakışır türden olsun. Ramazanın
ruhuna uygun olmayan hal ve hareketlerden uzak durulsun istiyorum. Rakibimizi
lime lime etmek için her yolu mubah sayan bir anlayış ramazanın manevi iklimine
terstir. Ene duygusu girer işin içine. Benlik duygusunun ve kazanma hırsının ön planda
olduğu bir vücudun tutacağı oruç kişiye aç ve susuz kalmasının ötesinde bir şey
kazandırmaz.
Açlık, susuzluk ve bedenin zayıf düşmesi insanı daha gergin
bir duruma sokabiliyor. Hele oradan oraya koşturup çalışma yapacak
seçileceklerin işi bu durumda daha bir zor. İstediğim siyasilerimizin zoru
başarmalarıdır. Sanırım kendileri de Allah’ın bir emri olan orucu tutacaklar. Oruç tutmayacaklarsa bile seçmenlerinin çoğunun oruçlu olduğunu hesaba katmaları
gerekiyor. Rakipleri mindere çekip belden aşağıya vurmaya kalkarsa “Ben
oruçluyum” diyebilmeliler.
Siyasilerimiz şunu bilsin ki bu halkın yüzde 80’i seçimde
kime vereceğini daha siz mindere çıkmadan belirledi bile. Sizin hitap
edeceğiniz ve seçim sonuçlarına etki edecek olan kesim yüzde yirmiler
civarındaki kararsız seçmendir. Bu seçmenleri etkilemenin yolu da bağırarak
çağırarak seçim propagandası yapmak değildir. Bunun için ilk önce ülkenin
çözülmesi gereken sorunlarını tespit edin. Sonra bu sorunları nasıl
çözeceğinizi anlatın, yerine getiremeyeceğiniz vaadi seçmene sırf kazanma
uğruna vermeyin. Konuşmalarınızda rakiplerinizin sözlerine de yer verin. Hatta
meydanlara çıkmadan önce seçim startınızı birbirinize başarılar dileyerek tüm
siyasiler birlikte verin. Unutmayın ki sizin seçim kazanmanızdan daha önemli
olan bu ülkede barış ve hoşgörü ikliminin hakim olmasıdır. Zor ama
çalışmalarınıza ramazanın manevi havasının ışık tutmasını istiyorum. Sizden
istediğim seçimden sonra birbirinizin yüzüne bakamayacağı şeyleri birbirinize
söylememeniz. Yani bize bayramı zehir etmeyin lütfen! Çünkü kem âlât ile kemâlât
olmaz.
* 07/05/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
* 07/05/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder