Bayraktar Bayraklı’yı bilirsiniz veya en azından
duymuşsunuzdur: İlahiyat alanında uzmanlaşmış ve kariyer yapmış bir bilim
adamımızdır. Kur’an’ın anlaşılmasıyla ilgili “Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur’an Tefsiri” isimli 22 ciltlik bir
tefsir kitabı var. Farklı söylemleriyle zaman zaman televizyonlarda görürüz kendisini.
İlim adamlığına şapka çıkarırım. Zira ömrünü ilahiyat alanına vakfetmiş biri.
Kendisini konu edinmemin sebebi “Ramazan
orucunu eylül ayına sabitleyebiliriz. Ramazanın on gün önce gelmesinin manevi
bir değeri yoktur.” şeklinde sarf ettiği sözdür. Duyar duymaz hoppala
dedim. Böyle bir görüşü serdetmesi Hocamızın tecrübesine yakışmamıştır.
Ramazan orucu, subuti kati ve delaleti kati
ibadetlerimizdendir. (Yorum ve tevile ihtiyaç duyulmayacak şekilde kesin bilgi.)
Zira Allah Bakara süresi 185.ayette, (O
sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile
batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde
indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla
geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka
günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı
tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve
şükretmeniz içindir, buyurmaktadır. Yine Allah Rahman süresi 5.ayette “Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir.”
demek suretiyle Güneş ve Ay’ın bir hesaba göre hareket ettiğini
belirtmektedir. Güneş’e göre yapılan hesap ve kitap olduğu gibi Ay’a göre de
hesap ve kitap yapılmaktadır. Nitekim namaz vakitlerinin belirlenmesinde Güneş’i
esas alırken oruç tutmada ise Hilal tek kriterdir. Nitekim Peygamberimiz, “Hilali görünce oruç tutun, yine Hilal’i
görünce orucu bırakın” buyurmak suretiyle oruç tutmada Hilal’in hesaba
katılması gerektiğini ifade etmiştir. Hal böyle iken “Ramazan, Arap aylarının
9.ayıdır. Miladi takvime göre eylül ayı 9.ay olduğuna göre her yıl ramazan
orucunu eylül ayına sabitleyebiliriz" demek düz mantıktır, Aristo’nun
klasik mantığından çıkarılabilecek zorlama bir sonuçtur.
Sayın
Bayraklı’nın televizyonda irticalen söylediği “Orucu eylül ayına sabitleme” fikrinin
halk nezdinde ve din nezdinde bir kıymeti harbiyesi yoktur. Ramazan ayının
hicri takvime göre her yıl on bir gün önce gelmesinin sebep ve hikmetini bilmek
için illaki bunun ilmini okumak gerekmez. Anadolu’nun mektep görmemiş elleri
nasırlı dedesi ve nenesi bile bilir bundaki hikmeti. Zira bu konuda nass
açıktır. Ramazan her yıl on bir gün önce gelmek suretiyle insanımız yılın uzun-kısa,
soğuk-sıcak her gününde oruç tutmaktadır. Ramazanı eylüle sabitlemek bu ibadeti
zorlaştırır. Çünkü her meslek grubunun farklı bir hasat zamanı vardır. Sürekli
eylülde tutulacak bir oruç bazı meslek gruplarını olumsuz etkileyecektir.
Bir fıkıh deyimi olan "Subuti kati, delaleti kati"
konularında "bana göresi"
olmaz bir defa. Ramazan orucu da bu ibadetlerdendir. Üstelik ibadetlerde kıyasa
gerek yoktur. Zira hüküm açıktır. “Ben söylerim, zira bu işi biliyorum” denirse
sırıtır kalır belleklerde. Bunu söyleyen işinin ehli Bayraktar Bayraklı da olsa
halk nezdinde gülünç duruma düşer. Hasılı Sayın Bayraktar Bayraklı’nın orucu sabitleme fikri de
karşılığı olmayan bir görüştür. Kendisine bu konuda katılmıyorum. Umarım yanlış
yorumladım, der.
* 30/05/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
* 30/05/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder