26 Ekim 2017 Perşembe

Sünnet-Hadis Meselesi *

Ne zamandır ateşi düşmeyen bir gündemimiz var: Sünnet-hadis konusu. Yazılı-görsel medyada ve sosyal medyada epey bir yer işgal ediyor. Merak ediyorum, sünnet-hadis tartışması da olmasa bu mütedeyyin insanlar ne yapacaklardı? İşin garibi bu tartışmanın galibi de olmayacak. Çünkü tarafların birbirini dinleme, sonlandırma ve hakikati öğrenme gibi bir niyetlerinin olmadığı da görünüyor. Üstelik bu tartışmanın İslam'a ve Müslümanlara zarar vermesinden öte bir faydası da yoktur. Çünkü nafile ve beyhude bir çabadır bu gündem. Kıyamet saatine kadar da devam eder. İşin garibi konu hadis mi, sünnet mi o da belli değil. Zira çoğu zaman bu iki terim birbirine karıştırılıyor.

Sünnet-hadis konusunun en kısa zamanda gündemden düşmesi gerekiyor. Bu tartışma gündemde kaldıkça yaramız iyileşmediği gibi derinleşecektir iyice. Çünkü kimse kimseyi ikna edemiyor, suçlamanın ötesine gidilmiyor. Bir kesim diğerini 'Sünnet ve hadisi kabul etmiyor' diye itham ederken diğer kesim 'Sünnet ve hadis adı altında gelen her türlü haberi savunuyor' diye eleştiri getiriyor. Bir taraf kendini savunmak için sünnetle ilgili ayet ve hadisten delil gösterirken diğer taraf, hadis külliyatından seçtiği hadisi öne sürerek 'Bu hadis peygambere iftiradır, peygamber böyle demez' şeklinde savunma geliştirmektedir.

Bildiğim kadarıyla Edip Yüksel gibi birkaç kişinin dışında hadis ve sünneti inkar eden yoktur. Bugün tartışmanın odağında olan hadislerdir. Geçmişte senet yönünden cerh ve tadile tabi tutulan hadisler metin yönünden iyice irdelenmemiştir. Taraflar tamamen ret ve tamamen kabul toptancılığını bir tarafa bıraksa, savunma ve saldırı anlayışından vazgeçse, birbirlerini ön yargısız dinlese orta yerde sünnet ve hadis tartışmasının olacağını sanmıyorum.

Hadis ve sünnet tartışmalarının kime, ne faydası var? Bizi daha Müslüman mı yapıyor,  ya da yeni Müslüman mı kazandırıyor? İslam'a mesafeli olanlar bu tartışmaya bıyık altından gülerken mevcut Müslümanların bir kısmının kaynaklarımıza bakışında bir mesafe ve soğuma göze çarpmaktadır. Kimsenin böyle bir ortamın oluşmasına hakkı yoktur.

Ne yapılmalı bu konuda? DİB başkanlığında işinin ehli ve uzmanı olan kişilerden sünnet-hadis konusunu irdeleyecek, sorulara cevap verecek ... bir komisyon kurulmalı. Önce sünnet ve hadisin ayrı ayrı tanımları yapılmalıdır. Hadis külliyatındaki hadisler tek tek incelenerek hangisinin hadis, hangisinin sünnet olduğu tasnifi yapılmalıdır. Kütübü Sitte ve Kütübü Tis'a'da geçen senedi sağlam hadisler metin yönünden incelemeye alınmalıdır. Hadisleri incelemeden önce hadis inceleme kriterleri ortaya konmalıdır. Tüm hadis kitaplarından alınan hadislere yeni numara verilerek hadisler kitap haline getirilmeli, aynı zamanda dijital ortama aktarılmalıdır. Hadisleri inceleme ve tartışma kamuoyuna kapalı bir ortamda yapılmalıdır. Uzmanları dışında başkasının bu konuda söz söylemesine prim verilmemelidir. Bu konuda basın yoluyla konuşanların ne söylediğine bakmaksızın  uyarılmalıdır. 26.10.2017

* 06/11/2017 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Mütemadiyen Reisim

1988 yılında evlendim. Evde iki kişi olduk. Haliyle iki kişi olunca karı koca olsak da içimizden biri reis olmalıydı. Başkan gibi bir şey. S...