Birkaç yıl önce bir derneğin Kutlu Doğum haftası
etkinlikleri çerçevesinde ortaokul öğrencilerine yönelik yapacağı Hz
Muhammed'in Hayatı ile ilgili bir yarışma toplantısına davet edildim. Sınavın
ne şekilde olması gerektiği ile ilgili görüşlerimizi serdettik. Toplantı
bitiminde bu yarışmanın öğrenciler için iyi bir sınav olacağını, bu vesileyle
kitap okuyacaklarını ve kültürümüze yabancı olmayacakları gibi faydalarına
değinildi. Çocukların bilgisayar hastası olduklarını, küçük çocukların
ellerinde babaları tarafından hediye olarak alınan tabletler olduğunu,
çocukların durmadan bilgisayar ortamında dijital oyun oynadıkları, çocukları
elektronik aletlerden uzak tutmamız gerektiği konuşuldu.
Toplantı
bitiminde "Hocam, sınavı yapacağız yapmasına ama dereceye giren çocuklara
ne tür bir hediye düşünüyorsunuz" dedim. Yetkili, "Abi, laptop
vereceğiz" dedi. "İyi de hocam! Az önce çocukları dijital ortamdan
uzak tutalım diyen biz değil miydik, vereceğimiz bu hediyelerle çelişmeyecek
miyiz" dedim. "Öyle de abi! Belediyenin elinde dağıtılmak üzere
laptop varmış, onlar bize laptop verebileceklerini söylediler" dedi.
Yarışma
sonrasında kendimizle çelişircesine dereceye giren öğrencilere sponsoru
belediye olan laptopları dağıttık. Bizim bu durumumuz israftan bahseden bizlerin
yemek sofrasına oturduktan sonra envaiçeşit yemeği görünce israfı unutup her
şeyi silip süpürmemize benzer. Mükellef sofranın arkasından da bilen birisine
yemek duası yaptırırız. O da ellerini açar: "Yiyiniz, içiniz, fakat israf
etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez" ayetiyle başlar duasını
yapmaya. Orada birinin "Arkadaş! Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu"
dese yeridir ama böylesi de pek sevilmez böyle ortamlarda.
Beni
bu tür bir yazı yazmaya iten sebep de dün sanal alemde gördüğüm bir paylaşımdır.
Paylaşımda okul müdürü arkadaş, "Hafız olmak için seçme sınavına girip
başarılı olan ve kursa katılmayı hak eden okulunun öğrencilerini bir sponsor
vasıtasıyla hediye tablet takdim ettiğini" yazıyordu. Bu paylaşımı tebrik
eden epey de bir eğitimci gördüm maalesef. Güzel bir hediye diyebilirsiniz. Hediye
güzel olmaya güzel ama bu hediye çocukları derslerinden uzaklaştıran bir araç
mesabesindedir. Çünkü dijital ortama dadanan bir çocuğun ilk boş verdiği alan
eğitim ve öğretim alanıdır. Kanaatimce eğitimci arkadaş çocukları sevindireyim,
onların gönlünü alayım, onları motive edeyim, ödüllendireyim derken iyi
yapmamıştır. Ödül verilsin verilmesine ama bu, tablet olmamalıydı. Çünkü tablet
düzenli bir öğrenciye mesafe koyduran bir silahtır bugün. Eğitimciler ve anne
ve babalar mümkün olduğunca bu tür hediyelerden uzak durmalıdır. Burada okul
müdürüne de çok kızamıyorum. Çünkü ne hediye alalım dediğinde kitap, defter,
kalem, saat vb hediyeleri insanımız klasik buluyor, bu tür hediyelerin demode
olduğunu savunuyor. Çaresiz okul müdürü de eleştirenlerin dümen suyuna giriyor.
Çocuklara
tablet, bilgisayar, dizüstü, cep telefonu gibi hediyeler vermek çocuklara
yapılan en büyük kötülüktür. Çünkü çocuklar bu tür hediyeleri kullanmaya,
oynamaya başladıkça derslerden biraz daha uzaklaşacaktır. Bu yüzden başarılı
olan çocuklarımızı ödüllendirelim ödüllendirmesine ama bu hediyeler kesinlikle
tablet, dizüstü gibi hediyeler şeklinde olmamalıdır. Zaten bunları anne babalar
alarak çocuklarına en büyük kötülüğü yapıyorlar. Bir de biz eğitimciler alarak
ikinci bir kötülük yapmayalım. 18/06/2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder