Bana
insanoğlunun en önemli özelliği nedir diye sorulsa kendisini kendinden bile gizlemeye çalışan gizemli bir varlıktır derim. Kendisini olduğundan farklı göstermeye çalışan, eksikliğini göstermemeye
çalışan bir mahluktur. Borsa gibi anlık değişen özelliklere sahiptir. Kızdığı
zaman farklı, sakinken farklı, açken farklı, tokken farklı, zorda kaldığı zaman
farklı, damarına basıldığı zaman vs farklı bir varlıktır.
Haydi
bize kendini bir anlat deseler çok yönünden sadece bir yönünü dinleriz. Buz
dağının görünen yüzünü tanırız. Diğer tarafları beraber oldukça ortaya çıkar. Tanıdıkça
hayretler içerisinde kalırız. Bu bizim tanıdığımız adam mı deriz. Hatta seni
tanıyamamışım diye hayretimizi ifade ederiz.
Değişik
yöntemlerle insanoğlunun gizemli yönleri kirli çamaşırları gibi bir bir ortaya çıkar:
Konuştuğu
zaman kendini ele verir. Çünkü insanoğlu dilinin altında gizlidir.
Sinirlendiği
zaman sakinliğinden eser kalmaz. Hemen intikam damarı ortaya çıkar.
Yolculuk
esnasında, alışveriş ve komşuluk yaparken kişiliği çorap söküğü gibi sökün
eder.
Zorda
kaldığı zaman hemen yalana başvurur.
Menfaat,
dünyalık makam, mevki; dimdik adamı iki
büklüm yapar.
Ne
kadar eksikliği varsa kişiliğini onun üzerine oturtur. Gıybet yapıyorsa ben
dobra bir insanım der.
İstediğini
elde etmek için naz ve kur yapmaya çalışır. Önceden alt yapısını oluşturur,
sonrasında istemem yan cebime koy görüntüsü verir.
Devlete
sırtını dayar, ondan faydalanır. Adına da ben şu kadar hizmet ettim der.
Aran
iyi iken dostluğuna derman yetmez, ayrıldığın zaman belden aşağıya vurmaya
çalışır.
İşsiz
iken, "Ne verirseniz yaparım, çok kabiliyetliyim" der. İşe girdikten
sonra kaytarma ve arazi yollarını keşfetmeye çalışır.
İyi
bir laf ebesidir, mazeret uydurmada üstüne yoktur. Hayatı hep ama ile doludur.
Başarılı
olamadığı zaman suçu başkasına atar, suçu asla kendinde bulmaz. Kendini
kendinden bile gizlemeye çalışır. Dediğine ve yaptığına kendini tatmin etmeye
çalışır.
Doğruluk
ve dürüstlükte üstüne yoktur. Mangalda kül bırakmaz. İşini hatırlattığın zaman
suratı asılır, seni düşman beller, senin hatanı bulmaya, suç bastırmaya
çalışır.
Pohpohlanmayı
sever. Asla gerçeklerle yüzleşmek istemez.
Çok
yeteneklidir, tıpkı dili gibi. Yaptığı işten başka diğer işlerden de anlar. Başka
iş yaparak esas işini unutur.
İmkanı
yokken çok dürüsttür. Fırsat eline geçince
su testisini su akarken doldurmak gerek düşüncesiyle makam ve mevki, şan
ve şöhret, mal ve mülk delisi olur. Atı,
arabayı, avradı değiştirme yoluna gider.
Zulme
uğrarsa neredesin adalet der. Zulmediyorsa adaletle işi olmaz, ağzına bile
almaz.
Başarıyı
kendisine mal eder, başarısızlığı başkasının üzerine yıkar.
Önce
insanlara güven verir, ardından güveni kötüye kullanır, insanları yaya
bırakır...
İstisnalar
mutlaka kaideyi bozmaz. Genel olarak yapımız budur. Örnekleri çoğaltabiliriz.
Nasıl olmalıyız?
İnsanoğlu
nisyan ile maluldur, hata yapar. Önemli olan hatada ısrar etmemesi Adem ve
Havva gibi suçumuzu kabullenip itiraf edip özür dileyebilen, Davut gibi elinin emeğini yiyen, İbrahim gibi tek
başına mücadele eden, öz güven sahibi, Yusuf gibi: "Nefsim kötülüğü
emrediyor" deyip nefsi dizginlemeye çalışan, Muhammed gibi 'Emin' olan,
Musa gibi haksızlığa tahammül etmeyen, Süleyman gibi makam ve mevki ile şımarmayan,
yaptığı hayır ve hasenatta tüm peygamberler gibi "Ben sizden herhangi bir
ücret istemiyorum" diyebilen örnek şahsiyetler olabilmektir. 16/06/2016
Yorumlar
Yorum Gönder