Günlerce bekledik
Mübarek Ramazan geliyor diye. Hazırlığımızı yaptık kendi çapımızda. Kendimizi
hazırladık. Geliyor gelmesine de nasıl tutacağız bu uzun yaz mevsiminde diye
nefsimiz, bilinçaltımızda karargah kurdu. Gönderdi durmadan iğvasını. Hele bu
sıcakta, iş güç zamanı, nasıl tutulacak diye bizi psikolojik olarak etkiledi de
etkiledi. Dile kolaydı 17 saat yemeyecektik, içmeyecektik. Gece uykumuz
bölünecekti, nasıl dayanacaktık uykusuzluğa?
Korkunun ecele faydası
yokmuş. Ramazan geldi de gidiyor bile. Hem de teğet geçti, hiç dokunmadı.
Nefsimizi dizginledik, yemeyi, içmeyi aramadık bile. İşimize gücümüze devam
ettik. Kitabımızı okuduk. Bir defa daha nefsimize galip geldik hele şükür. Hele
beynimizde, belleğimizde oluşturduğumuz korkuların hiçbiri gerçekleşmedi. İrade
meselesiymiş meğer Ramazan dedikleri. Beyinde bitirmek gerekiyormuş
yapmak istediklerimizi. Ve Ramazan göründüğü kadar kötü de değilmiş üstelik.
Açlık ve susuzluğa rağmen ellerimizi cebimize de attık. Fakiri, fukarayı gördük
gözettik. Eşin dostun iftarına gittik, onları evimizde ağırladık. Bol bol
zamanımız kaldı iş yapmak ve ibadet etmek için. Bir defa daha Kur'an’a yani
hayat kitabına yöneldik. Bizi adam et, ilham kaynağımız ol dedik. O da işte ben
buradayım aç oku, anla ve yaşa dedi bize. 11 ay sonrasında yeniden rektifiye
olduk, motoru güçlendirdik, kaportayı düzelttik. Ne de çok iş yaptık biz bu
Ramazan. Şükürler olsun…
Oruçla beraber susma
orucu da tuttuk, çoğumuzda bir sessizlik hakim oldu. Oruç tutmayanın
tutmamasına, karşımızda yiyenin yemesine aldırmadık, hatta hiç heves bile
etmedik. Belki de acıdık onların durumuna. Sabrı öğrendik hep beraber. Aynı
anda sofralarımızı kurduk, aynı anda ezanlarımız okundu, aynı anda sularımızı
yudumladık, aynı anda iftarımızı açtık. Beraber omuz omuza namazlarda saf
tuttuk. Dünya bir araya gelse bizi aynı anda oruca başlatıp, aynı anda iftar
ettiremezdi… Ramazan giderken şöyle bir göz attım da, ya hu bu Ramazan
gerçekten kötü değilmiş nefsimin fısıldadığı kadar...
Kamu kurum ve
kuruluşlarımız mahalle mahalle iftar vermeselerdi, akşamında sosyal aktiviteler
yapmasalardı daha iyi olacaktı bu Ramazan. Hem de şanına yaraşır bir şekilde
gönderecektik biz onu. İnşallah yetkililerimiz mahalle mahalle verdikleri bu
iftar programlarından önümüzdeki Ramazanlarda vazgeçer, oraya harcadıkları
parayı bir başka yerde, başka bir amaç için kullanırlar. Bunu ben böyle temenni
ediyorum.
Seni, Rabbim
nasip ederse seneye de karşılamak isterim Ramazan. İşin başında, daha gelmeden
sana karşı ön yargılı davranmışım, korku dağları oluşturmuşum. Aramıza gelip
birlikte hemhal olunca göründüğün kadar kötü olmadığını bir defa daha anladım.
Her şey beyinde bitiyormuş meğer, irade meselesi ve sabır işiymiş. Herkesin
harcı değilmiş yani... Bir şey daha anladım: Bir başkasına karşı tanımadan ön
yargılı davranmanın da iyi bir şey olmadığını… Seneye seni dört gözle
bekleyeceğim. Zaten seni bana kötüleyen nefsim de pes etti, bıraktı beni kendi
halime.
İçinde barındırdığın ve
bin aydan daha hayırlı Kadir Gecende bile içimizdeki az sayıdaki aktif
kötülerin Cennet vatanı kana bulamak için sinsi planlar yaptıkları esnada biz
pasif iyiler: “Allah’ım! Sen affedicisin, affı seversin. O halde beni affet”
diye dualar okuyarak değerlendirdik dün gece. Gecenin kadir kıymetini
bilenlerden olmamız ve kendi doğrularımızı bir tarafa bırakarak bir ve beraber
olmayı akleden kullar olmamız temennisiyle güle güle Ramazan! Sen gerçekten
kötü değilmişsin. Sana maalesef bir defa ön yargıyla yaklaşmışım. Hakkını helal
et. Yeniden buluşmak dileklerimle... İyi bayramlar tabii hak edenlere!..
23/06/2016
Yorumlar
Yorum Gönder