Ana içeriğe atla

Dön babam dön!..

Telefonun çok yaygın olmadığı, iletişim aracı olarak mektup ve kartpostalların olduğu dönemlerde eşimize ve dostumuza tebrik mektubu göndereceğimiz zaman Kayalıpark'taki Merkez PTT'nin önünde kartpostal satanlar vardı. Bir kartpostal çok satılırdı. Herkes o kartpostalı satın alarak sevdiklerine gönderirdi: "Gez dünyayı, gör Konya'yı" şeklinde.

Dünyayı gezmedim ama küçüklüğümde bu çok gördüğüm kartpostal beni ayrı bir dünyaya götürürdü. Konya'mız için dünya bir tarafa Konya bir tarafa diye düşünür. Benim şehrim yaşanabilir bir şehir diye gıpta ederdim yaşadığım şehirle.

Çocukluğumdaki Konya gerçekten yaşanılabilir bir şehirdi. Büyüdükçe trafik yoğunluğu arttıkça koca koca caddelerimiz araç trafiğini çekmez oldu maalesef. Yaya olarak da trafiğe çıksam, toplu ulaşımı da tercih etsem, kendi özel aracımla da cadde ve yollara çıksam  insanın stresini yükseltmekten başka bir işe yaramıyor. Kısa bir sürede varabileceğin mesafeye dakikalar sonrasında ulaşabiliyorsun. Konya dendi mi Alaaddin Tepesi ve çevresi akla gelir. Karaman yolundan toplu ulaşım aracıyla şehir merkezine girmek için epey bir güzergahı dolaşman gerekiyor. Karaman yolundan şehre girmek için neredeyse trafiği kilitleyen adım başı ışıkları geçmen gerekiyor. Nedense İstanbul yolunda trafiği rahatlatmak için ne kadar ışık varsa kaldırılırken Karamanyoluna monte ediliyor. Bazısı gereksiz olan ışıklardan çoğu zaman araçlar ışığa riayet etmeden kırmızıda geçebiliyor... Güç bela Eski Garaj diye bilinen Karatay Terminaline geldikten sonra adım atsan varabileceğin Kayalıparka otobüsle gidebilmek için kaptan rotasını Üçler Mezarlığına döndürüyor. Mevlana Kütür Merkezi, Şehitlik, Mevlana Türbesinin ardından Mevlana'nın kuzeyine girerek nihayet Kayalıpark ve ardından Alaaddin Tepesini görebiliyorsun. Eski Garaj'dan sonra neredeyse boşu boşuna 3-5 km'lik bir mesafe turlanıyor. Eski Garaj'dan düz gitse Kayalıpark'a girmek için İstanbul Yolunndaki kavşaktan dönüp gelmesi gerekiyor...Vatandaş gezmek için böyle bir tur düzenlese çok ideal bir tur gerçekten. Neredeyse Konya'nın gezilebilecek tarihi yerlerin çoğunu görebiliyorsun bu şekilde. Ya işine gidip gelenin her gün bu şekilde bir döngü içerisine girmesi bir müddet sonra içinden çıkılmaz bir hal alacaktır. Giden zaman kaybına mı yanarsın, fazla yakıt harcandığına mı yanarsın, buyurun, seçin beğenin.

Kayalıpark'a varıldığı zaman  valiliğin önünde park edilmesi ve durulması yasak olan yerlere park edilmiş araçlardan geçmek de ayrı bir dert. Nüfusun  ve araç sayısının hızla arttığı şehrimizde insanımızı trafiğin esiri yaparak gününün büyük bir çoğunluğunu trafikte geçirmektense yetkililerimiz alternatif yollar üretmelidir. Trafiği rahatlatmak için araçları gereksiz yerlerden dolaştırmak iş değil. Eğer tedbir alınmazsa bu otobüs güzergahını da mumla arayacağız bir iki yıl içerisinde. O zaman sanırım araçlar Ereğli çevre yolundan dönüp gelecek şekilde bir planlama yapılmak zorunda kalınılabilir. o zaman yat ağla, kalk ağla artık.

Konya yeniden  o kartpostallarda gördüğümüz "Gez dünyayı, gör Konya'yı" olsun. Yoksa bu gidişle "Gez dünyayı, gör gününü" olacak bu gidişle... 29/06/2016

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde