Bir şehirde nahoş bir olay olmuş ise artık o şehirle yatar
o şehirle kalkarız. Adı sanı pek duyulmayan şehir ülkenin bir numaralı gündemi
haline geliverir. Bölge halkı şehirlerinin isminin çok geçmesine mi sevinsin ya
da şehrin olayla birlikte zikredilip dillere pelesenk olmasına mı üzülsün?
Balıkesir’in bir Susurluk ilçesi var malumunuz.
Bilmediğimiz bir ilçe iken 1996 yılında ilçe sınırları içerisinde meydana gelen
bir trafik kazası ilçeyi, ülkenin ve dünyanın gündemine taşıdı. Çünkü araçta
bulunan şahıslar: Devlet-siyaset-mafyayı temsil ediyordu. Yıllarca konuşuldu,
“Aydınlık için bir dakika karanlık” eylemleri yapıldı. Devlet şeffaflaşacak
dendi. Adına raporlar hazırlandı. Sonuç, sıfır elde var sıfır.
Ayranıyla meşhur ilçemiz ismi geçince bilinçaltımızda başka çağrışımlar yapıyor
artık.
Şimdilerde gündemde Karaman'daki cinsi sapık olayı var.
Herkesin güvenini kazanmış bu sapık, parmak kadar masum çocuklara taciz etmiş.
Karaman'la yatıyor, Karaman'la kalkıyoruz artık. Siyasiler, gazeteciler, köşe
başlarını tutmuş yetkililer görsel ve yazılı medyada suçlu arıyor, suçlu
ararken de birbirlerini suçluyorlar. Bisküvisi ile meşhur Anadolu'nun bu
şehri ne ile anılır hale geldi. Karaman Karaman olalı böyle eziyet görmedi dense
yeridir. Lokal bir olayı irdeleyeceğiz diye şehrin adını zikrederek şehirleri kirletiyoruz.
Yapılması gereken, bundan sonra böyle mağduriyetlerin yaşanmaması için ne gibi
tedbirler almalıyız sorusuna cevap aramak olmalıdır. Bu olay ulu orta konuşulmaya
devam ettikçe en fazla incinen/ler her gün ölmeye devam edecektir. Bir anlık
rezillik yapmaya ömrümü veririm modundaki beyni uçkuruna bağlı sapık, içeride
devlet gözetiminde vezirliğini yaşıyor. Onun attığı bir taşı bir şehir, koca
bir ülke çıkaramıyor.
Böyle iç karartan olaylar olduğu zaman aklıma bir fıkra gelir: “Papazın
biri kilisede kürsüye çıkar. Garibim vaaz verirken sesli bir şekilde yellenir. Cemaatinin
karşısında mahcup olur. Toplum içerisine giremez. Sonunda kararını verir. Çok
sevdiği memleketini terki diyar eder. 10 yıl başka şehirlerde ikamet eder.
Unutulmuştur artık diyerek gözünde tüten memleketine geri gelir. Şehrin
girişinde 12 yaşlarında bir çocuk vardır. Beldesi hakkında biraz nabız yoklamak
amacıyla çocukla konuşmaya karar verir: Yavrum! Adın ne senin, kimin oğlusun,
kaç yaşındasın der. Çocuk: Adım Hans, bakkalın oğluyum, papazın yellenmesinden
2 yıl sonra doğmuşum” cevabı verir. Yellenmesinin milat kabul edildiğini
gören papazın dertleri yeniden depreşir böylece. 2013 yılında da Papa,
Vatikan’da ayyuka çıkan seks skandallarıyla ilgili olarak sağlığını gerekçe
göstererek istifa etmek zorunda kalmıştı. Vatikan’daki bu menfur skandal beterin
beteri var dedirtti herkese.
Karaman’daki çocuk
istismar olayı ise maalesef yellenmenin de ötesine geçerek adam üstüne
pislemiş, pisliğini de etrafına bulaştırmış. Kokusu kolay kolay gitmeyecek
şekilde etrafı kokutmaya devam edeceğe benziyor. Her Karaman zikredilişinde bu olay çağrışım
yapacak maalesef. Orada meskun mahal olan yaşıtı her çocuğu gördüğümüzde acaba,
bu çocuk mu sorusu aklımıza gelecek…Ben üzülüyorum gerçekten böylesi vuku bulan
olayların dillerde pelesenk olmasına. Çünkü eşekten
düşen başkası, ocağı sönen başkası, hayatı kararan başkası. Bizimkiler yara
sarmaktansa hamasi duygularla türkü çağırmaya devam ediyor.
Büyükler,
gelin çocuklar üzerinden kavga etmeyelim. Bu çocuklara iyi bir gelecek
hazırlamak için el birliğiyle hareket edelim. Birbirimize saldırıp
yaralamayalım. Yeniçeri gibi kelle avcılığı yapmayalım. İhmali olan varsa
temize çıkarmaya çalışmayalım. Kötülüğe giden yolları tıkayalım hep birlikte. Üstelik
böylesi olaylarla şehirlerimiz de lekeleniyor. Peki, olayları nasıl
isimlendirelim dersen, elinin körü derim. Şehirlerimiz temiz kalsın, adına ne
dersen de… 11/04/2016
14/04/2016 günü Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
14/04/2016 günü Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder