25 Aralık 2025 Perşembe

Bir Şeyler mi Kaçırılıyor?

Azerbaycan’dan Türkiye’ye dönerken Gürcistan üzerinde düşen C-130 askeri kargo uçağında bulunan 20 askerden kurtulan olmadı. Hepsi şehit oldu. Uçağın havada iken parçalandığı ve alevler içinde dönerek yere düştüğü belirtiliyor. (11. 11.2025)

11 Kasımdan bu yana uçağın niçin düştüğü, pilotaj hatasından mı kaynaklandığı, uçağın teknik bir arızasından dolayı mı infilak ettiği, dışarıdan bir temas olup olmadığı, hava muhalefetinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı üzerine bir açıklama yapılmadı. Olay hâlâ gizemini koruyor.

Kaza mı yoksa bir başka ülkenin saldırısı sonucu düştüğü üzerine de pek konuşulmadı. Çünkü Avrupa’dan gelen ve otelde kalan bir gurbetçinin zehirlenme olayı aynı anda gündeme düştü. Uçak kazası veya suikast gündemden düştü. Türkiye günlerce bu ailenin ölümünü konuştu. Aile, yedikleri midyeden mi öldü? Aldıkları lokumdan mı? Tavuk dönerden mi yoksa otelde yediklerinden mi zehirlendi? Midyeci, lokum satan ve dönerci gözaltına alındı. Şundan, bundan öldüler derken gurbetçi ailenin otelin ilaçlanması sonucu zehirlendiği açıklandı.

20 askerin şehit olduğu uçak kazası ile 4 kişilik bir ailenin zehirlenme sonucu ölümleri aynı zamana denk geldi. 24 kişinin hayatına mal olan bu iki ölümlü olay üzücü ve acı. Bırakın 24 kişiyi bir kişinin ölümü bile üzücü. Yalnız 20 askerin ölümü, zehirlenen aile kadar konuşulmadı ve gündemde kalmadı.

Hangi ülkeye ait olduğu belli olmayan, belli ise de şu ülkenin denmeyen İHA’lar ülkenin değişik bölgelerinde görüldü. İki tanesi kendiliğinden düştü, bir tanesi ise F16 ile düşürüldü.

Ülke topraklarında görülen bu İHA’lardan bazısının düşmeden, görevini yaptıktan sonra geri ülkesine dönüp dönmediğini bilmiyoruz. Sadece Rusya ve Ukrayna’nın İHA’larla ilgili uyarıldığı açıklandı.

Sahipsiz İHA’lar semalarımızda cirit atarken, bu İHA’lar ülkemizde ne gezer üzerine pek yazılıp çizilmedi. Çünkü Habertürk Genel Yayın Yönetmeni iken “Uyuşturucu kullanma ve bulundurma, kullanılmasına yer ve imkan sağlama” iddiasıyla gözaltına alınan Mehmet Akif Ersoy gündeme oturdu. Sunucu Ela Rümeysa Cebeci, FB Kulüp Başkanı Saadettin Saran ve diğer sanatçılar gözaltına alındı. Adı geçen bu üç kişinin saçlarından alınan numune ile uyuşturucu kullandıkları belirlendi. Gizli tanık ve itiraflarla operasyonların devam edeceği anlaşılıyor. Ersoy ve Cebeci’nin ifade tutanakları, girdikleri ikili, üçlü ilişkiler günlerce yazılıp çiziliyor.

Her şey yazılıp çiziliyor. Tek yazılıp çizilmeyen, uyuşturucu kullananların bu uyuşturucuları nereden ve kimden temin ettikleri. Halbuki esas ulaşılması gereken uyuşturucu baronları olmalı.

Uyuşturucu operasyonlarından önce başlayan hâlâ kamuoyunu meşgul eden bir başka konu daha var. O da bahis operasyonları. Futbolcular ve hakemler bu operasyonların merkezini oluşturuyor.

Gündemi meşgul eden gurbetçi ailenin ölmesi, uyuşturucu ve bahis operasyonları da canımızı sıkan ve üzerine gidilmesi gereken konular. Yalnız 20 askerin ölümüne sebebiyet veren askeri uçağın düşmesi ya da düşürülmesi, sahipsiz İHA’lar, Libya Genel Kurmay Başkanı ve arkadaşlarını taşıyan uçağın düşmesi ya da düşürülmesi hâlâ gizemini koruyor. Bu konular gündemden düşmemeli.

Hülasa, insanımız, bazı önemli olayların üstünün örtülmesi ya da gündemden düşmesi amacıyla başka operasyon, konu ve olayların gündeme sokulduğuyla ilgili kapalı kapılar ardında konuşuyor. Böyle bir şeyin olabileceğini düşünmek bile istemiyorum. Bu konularda, yetkililer tarafından kamuoyu bilgilendirilirse bu tür şüphelere mahal bırakılmaz. Bir de uyuşturucu ve bahis operasyonlarında operasyon üstüne operasyon yapıp günlerce kamuoyunu meşgul edip sonra doğru dürüst ceza alan olmazsa, özellikle uyuşturucu baronlarına ulaşılmaz ve gereği yapılmazsa, her şey eski hamam eski tas olacaksa operasyonların bir anlamı olmaz. Kamuoyunu meşgul edildiğiyle kalır. Bu da bazı önemli hususlar konuşulmasın diye özellikle başka operasyonların servis edildiği şüphesini artırır. Yetkililerden istenen, kamuoyunu zamanında bilgilendirmek ve doyurucu açıklama yapmaktır.

24 Aralık 2025 Çarşamba

O Artık Kadrolu

Galatasaray'da futbol oynarken başarılı bir oyun sergileyen Kerem Aktürkoğlu, Benfica'da oynarken de oynadığı oyun ve attığı gollerle adından söz ettirdi. Aynı zamanda Milli Takım'da da etkili bir futbolcu.

GS, Benfica'da ve Milli Takım'da başarılı olan Kerem, FB'ye maliyeti yüksek bir para ile transfer oldu.

Hem FB'nin hem de herkesin beklediği, Kerem'in FB'de yine adından söz ettirmesi, takımın vazgeçilmezi olması; oynadığı oyun, attığı gol ve asistleriyle konuşulması.

Kerem FB'ye geldiği andan itibaren yine hakkında konuşulan bir oyuncu. Tek farkla. Etkili olmaması yönüyle adından söz ettiriyor.

Her ne olduysa bildiğimiz başarılı Kerem gitti, başarısız bir Kerem geldi. 

Sebebi hikmeti nedir bilinmez ama Kerem'in başarılarından ardından başarısız bir profil çizmesi, bir fıkrayı aklıma getirdi. Teşbihte hata olmasın, fıkra şöyle:

İneğin biri günde 40 kilo süt verirmiş. İnekteki bu verim yetkilileri harekete geçirir. Derler ki "Ey inek! Biz seni devlet üretim çiftliği haraya almak istiyoruz". Bu teklif ineğin de hoşuna gider.

İnek haraya alınır.

İnek mutlu, devlet mutlu. 

Ama bir sorun var. Çünkü ineğin veriminde anormal bir düşüş var. Haliyle yetkililerdeki mutluluk her geçen gün önce hayret ve şaşkınlığa, sonra da üzüntüye dönüşür.

Sebebi hikmetini ineğe sormak isterler ve ineğin yanına gelirler ve derler:

"Ey inek! Sen çok verimli bir inek idin. Günlük kırk kilo süt veriyordun daha önce. Şimdi dört kilo vermeye başladın. Ne oldu sana? Gördüğümüz kadarıyla hiçbir şeyini eksik etmedik. Çünkü yediğin önünde, yemediğin arkanda. Nedir bunun sebebi?

İnek şöyle, böyle diyerek bir gerekçe öne sürmez. Yetkililere tek cümle söyler:

"Ben kadrolu oldum artık". 

Acaba Kerem Aktürkoğlu FB'ye geldikten sonra kadrolu mu oldu ya da kendini kadrolu biri olarak mı görüyor? 

22 Aralık 2025 Pazartesi

Vatandaşlık Maaşı Yolda *

Kısa videolara bakarken "Vatandaşlık maaşı geliyor" başlıklı bir video önüme düştü. İzledim. Birileri herhalde dalga geçiyor olmalı, haber asparagastır dedim ve habere temkinli yaklaştım. Videoya bakınca haber yapan kanalın ulusal bir kanal olduğunu gördüm. Birkaç video sonra bir başka kanalın aynı içerikli bir videosu daha geldi. 2 dakikalık bir videoyu dikkatlice dinledim.

Bu ikinci video benim için teyit oldu. Eğer bir erteleme ve aksilik olmazsa güzel bir uygulama olacak ve sosyal devletin gereği bilfiil yerine getirilmiş olacak.

Yeni duyduğum bu uygulamadan haberi olmayanlar için kısaca değineyim. Geliri asgari ücretin altında kalanlara asgari ücrete denklenecek maaş verilecek.

Uygulama nasıl olacak? Detaylarını çok iyi bilmiyorum.

Vatandaşlık maaşı 2026'da pilot olarak bazı illerde başlayacak. 2027 yılından itibaren de tüm illerde uygulamaya konacak.

Uygulama kimleri kapsıyor? Uygulamadan aylık geliri asgari gelirin altında kalanlar faydalanacak.

Asgari ücret halihazırda belli olmadı. 2025 yılında yuvarlak hesap 22 bin lira. Uygulamaya 2026 yılında başlanacağına göre asgari ücrete yüzde 25 zam yapılacağı konuşuluyor.

Diyelim ki bir haneye her ay 15 bin lira giriyor. Asgari ücreti de 26 bin lira oldu diyelim. 15 bin lira geliri olan hanenin maaşı 26 bine denklenecek.

Bu demektir ki hiç geliri olmayan bir haneye asgari ücret kadar her ay maaş girecek.

Bundan en düşük emekli maaşı alanlar da yararlanacak. Yıllardır maaşımız asgari ücret seviyesine bari çıkarılsın diyen emeklilerin bu isteği yerine getirilmiş olacak ve yüzleri bir nebze gülecek, rahat bir nefes alacaklar.

Bu durumda asgari ücretin altında maaş alan hiçbir hane kalmayacak. Her haneye maaş girecek.

Kişilerin gelirlerini tespit için her ilçenin bünyesinde bulunan Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfından yararlanılacak.

Bu uygulamanın sorunsuz ve kötüye kullanılmadan devam etmesinde kaymakamlıklara önemli görev düşüyor. Çünkü bu vatandaşlık maaşından yararlanmak için bazıları mevzuattaki boşluktan yararlanma yoluna gitmek isteyebilir. Serbest meslek erbabı kişilerin aldığı sabit maaş yok. Üzerinde kayıtlı tarla, ev olmadığı zaman geliri kayıt dışı olabiliyor veya beyana göre kazancı belirleniyor. Vakıf personeli bu kişilerin kazancını net ortaya çıkaramayabilir. Geliri yüksek olduğu halde resmiyette görünmediği ve tespit edilmediği için bazı kişiler bu vatandaşlık maaşından yararlanabilir. Geliri olmadığı halde üzerine kayıtlı gayrimenkul olan bazı kişiler de muhtaç olduğu halde bu haktan yararlanamayabilir. Öyle kişiler duyarım ki bir yer çalıştırdığı halde üzerinde göstermediği için devletin sağladığı yeşil karttan yararlanıyor. Üzerine niye almıyorsun dendiğinde, üzerine alırsam yeşil karttan faydalanamam diyor.

Hasılı, kötüye kullanılmazsa çok güzel bir uygulama. Bu durumda gerekli tedbirler alınmalı, mevzuatta boşluk bırakılmamalı. Vatandaş da fırsatçılık yapıp gelirini düşük gösterme ya da hiç göstermeme yoluna gitmemeli.

Her haneye asgari ücret kadar maaş girmesini sağlayacak bu düzenlemeyi düşünen, alt yapısını oluşturan, uygulamaya koyacak olan ve bu iradeyi gösterenler burada bir teşekkürü hak ediyor. İşte böyle güzel uygulamalara imza atın diyorum.

Meraklısına not: Ülkede hep olumsuzluklar ön planda olduğundan yazılarımda genelde eleştiriye yer veririm. Bazı okuyucular, "Hiç mi iyi bir şey yok. Hep eleştiriyorsun" türünden eleştiri getirir. İşte bu yazımda bir eleştiri yok. Hatta takdir var. Böyle güzel uygulamalar olursa her zaman yazmaya hazırım.

*22.12.2025 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.