-Elazığ’da
meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki deprem, Manisa ve çevresinin beşik gibi
sallanması, olması muhtemel yıkıcı depremler…
-Çin’in
Wuhan kentinde ortaya çıkan, halen bir tedavisi olmayan, bulaşıcı özelliği olan
Coronavirüs, şimdiden bazı ülkelere yayıldı. Dünya teyakkuzda. Dünya Sağlık
Örgütü acil durum ilan etti. Küresel dünyada bu hastalık ne kadar kişiye
bulaşır ne kadarını öldürür, bekleyip göreceğiz.
-2019
Eylül ayında başlayan, 2020 yılına sarkan Avustralya’daki orman yangınları
halen söndürülebilmiş değil. Ülke bir yangını söndürürken diğer taraftan tekrar
yangın çıkıyor. Ülke hem susuzluk hem aşırı sıcaklıkla mücadele ediyor. Ülke;
sel baskınları, kum fırtınası ve ceviz büyüklüğünde yağan doluya maruz kalıyor.
Milyonlarca hayvan telef ve itlaf edilmiş durumda. Avustralya hükümeti
acizliğini ilan etmiş durumda.
-Şiddetli
yağıştan dolayı dünyanın değişik ülkelerinde meydana gelen sel baskınları ve
muhtemel sel baskınları…
-Çığ
düşmesi dolayısıyla çığ altında can veren insanlar…
-Uçakların
düşmesi ve düşürülmesi sonucu meydana gelen ölümler ve yaralanmalar…
-Ortadoğu’da
gerilimin bir türlü düşmemesi, bombalama ve suikastların devam etmesi, Suriye
ve Libya sorunu, askerlerimizin sık sık şehit düşmesi, arkasına Rusya ve İran’ı
alan Esad rejiminin kendi insanlarını bombalaması…
-Açlık
ve ölüme terk edilmiş bir Afrika…
-Ortadoğu’da
cereyan eden savaş ve iç savaşlar dolayısıyla evini, barkını, işini kaybeden
milyonların başta Türkiye olmak üzere komşu devletlerde sığınmacı ve mülteci
durumunda yaşamaları…
-Silah
ve bombalamaların hiç eksik olmadığı Afganistan…
-Ülkemizin
maruz kaldığı, adı konmamış ekonomik kriz ve insanların alım gücünün her geçen
gün daha azalması, işsizliğin artması,
-Küresel
ısınma ile birlikte başta Türkiye olmak üzere dünyanın su sıkıntısı çekecek
olması…
-Terör
eylemlerinin hız kesmeden artarak devam etmesi…
-İçimizdeki
kin ve intikam duygusuyla toplumsal barışı yok edecek şekilde yaptığımız
adaletsizlikler…
Yukarıda
özetleyerek verdiğim örnekler, Türkiye’nin ve dünyanın 2020 yılının ilk bir
ayında maruz kaldığı bela ve musibetler… Bazısı doğal afet, bazısı da kendi
yapıp ettiklerimizin bir sonucudur. Aslında tüm musibetlerin hepsine, kendi
yapıp ettiklerimizin bir semeresi gözüyle bakabiliriz. İlk bir ayda görüp
yaşadıklarımız, 2020’nin nasıl bir yıl olacağı hakkında da bize ipucu
vermektedir. Halbuki 2019'a veda ederken fazla bir şey istememiştik: 2020'nin
huzur ve mutluluk getirmesini temenni etmiştik hep birlikte. Tek istediğimiz
huzur ve mutluluktu. Çünkü 2019 pek yüzümüzü güldürmemişti, tıpkı 2018 ve
önceki yılların güldürmediği gibi. Bu demektir ki 2020 de bize huzur ve
mutluluk getirmeyecek. Belki de 2021’de 2020’yi, 2022’de 2021’i mumla arayacağız.
Sonuç
olarak içinden çıkılamaz bir dünya ile karşı karşıyayız. Çünkü bize emanet edilen
dünyaya sahip çıkamadık, emaneti çok hor kullandık. Her bir bela ve musibette
dolaylı veya dolaysız ‘içimizdeki beyinsizlerin’ imzası var ve bu dünyanın sonu
yaklaşıyor. Bakalım bu dünya bize daha ne kadar tahammül edecek?
*07/02/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
*07/02/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.