14 Ocak 2022 Cuma

Yazmak mı İstiyorsun? (1)

—Bir gazetede köşe yazarlığı yapmak istiyorum. Yazdıklarımı da sosyal medyada paylaşmayı düşünüyorum. Tecrübelerinden faydalanmak isterim. Ne önerirsin?

—Estağfurullah. Benimki koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler misali bir yazarlık. Buna köşe doldurmaca da diyebiliriz.

—Neyse ne. Sizi dinliyorum.

—Hangi konuda yazmak istiyorsun?

—Siyasi, ekonomik, sosyal, dini vs. diyebiliriz. Daha doğrusu gündeme dair güncel konulara değinmek isterim. Kısaca neyi dert ediniyorsam onu konu edineceğim.

—Pek gündeme dair yazmasan iyi olur. Derdini yazarsan sadece dertlenirsin.

—Niye ki?

—Başlayınca görürsün. Bana kalırsa yazma ve paylaşma. Yok, illa yazıp çizeceğim diyorsan, etliye sütlüye karışmayan, havadan-sudan bahseden, renk vermeyen yazılar yaz ki kimsenin tepkisini çekme. Fincancı katırlarını ürkütme. Beğen veya beğenme, kimsenin düzenine çomak sokma. Mesela bamyanın faziletinden bahset. Zira bizim millet bamyayı sever. Sen de fazileti üzerine yazarsan, millet de bu vesileyle sevdiği bamyanın faziletini de öğrenmiş olur.

—Niye tepki olsun ki?

—Yazınca görürsün. Hele bir yaz. Seni anandan doğduğuna pişman ederler. Demedi deme.

—Bana yol gösterip moral vereceğini sanıyordum. Görüyorum ki yazmayı aklının ucundan bile geçirme diyorsun.

—Kardeş, kaybedeceğin bir savaşa hazırlanıyorsun.

—Nereden belli?

—Dert edindiklerimi yazacağım diyorsun. Dert edinmede eleştiri vardır. Doğruya doğru, yanlışa yanlış deme vardır. Buna bu toplum ve gücü elinde bulunduranlar hazır değil. Seni bir kaşık suda boğarlar.

—Doğruya doğru, yanlışa yanlış dedikten sonra kim ne diyecek?

—Sorun da burada zaten. Bil ki herkesin doğrusu aynı değil, yanlışı da. Madem yazacaksın, bari sırtını bir güce ve sesi çok çıkanlara daya. Bunları öv dur. Böylece taltif bile görürsün. Bizim adam muamelesi görür, mukarrabünden olursun. Böylece kimse sana bir şey diyemediği gibi hatta bu yazman sonucunda maddi ve manevi menfaat bile elde edebilirsin.

—Böyle bir şeye gelemem. Zira bu benim fıtratıma aykırıdır. Ben halkın derdine tercüman olmak ve içimi dökmek istiyorum. Böyle yapmayacaksam niye yazayım? (Devam edecek)

13 Ocak 2022 Perşembe

İlk Defa Biri Bana Hak Verdi *

Marketten kaçtım kaçtım. Ama bu kaçış nereye kadar. Elim mahkum ve ellerine düştüm. Alışveriş listesi ve acil ihtiyaçlar kabarınca marketin yolunu tuttum. Hiç sağa sola bakmadan kafama kazınan listeye göre hangi ürün nerede ise o tereklere gittim. Gördüğüm fiyat etiketlerine dönüp dönüp bir daha baktım. Sonunda aldım alacağımı. 

Ödeme yapmak için kasaya geçtim. Baktım kasiyerler dahil kimse yok. Akşamın bu kalabalık saatinde kimse de olmaz mıydı? Geçip gidiyorum. Hiç şakam yok diye seslenince sırtı dönük bir kasiyer kızımız belirdi ve aramızda şu diyalog geçti:

Alayım amca”

Kızım, almadan şu kapıdan geçip gideyim.

Olurdu amca. Niye olmasın. Sırtım da dönüktü üstelik. Ama siz çağırdınız. Ben de geldim. Fırsatı kaçırdınız. 

Neyse, kaçan kaçtı artık. Ben koydum, kızımız okutup okutup önüme koydu. Aldıklarımı poşete yerleştirirken kasiyer:

Amca, indirimde peynirimiz var. Bundan bir tane alır mısın? 500 gramı 19.00 lira.

İstemez.

Niye amca? Bir tane alsaydın. Fiyatı da çok uygun. Buna rağmen kimse almıyor.

Kızım, bugünlerde indirim bize ters geliyor. Biz indirimleri görmeyeli çok oldu. Nasıl bir şeydi, onu bile unuttuk. Bindirime alıştık. Durum böyle iken kim inanır indirim dediğine. Ama bu peynirin fiyatı yarın değişecek. Fiyatına zam gelecek de. Bu biraz inandırıcı olur.

Haklısın.

Kızın haklısın demesine bir sevindim bir sevindim. Bir an için ödediğim yüklü faturayı bile unuttum. Sevincim, beni ilk defa haklı bulan biri oldu. Nasıl sevinmem buna. Çünkü nice zamandır aynı dili konuştuğumu sandıklarımın bana Fransız kaldığını ya da benim onlara Fransız kaldığımı görüyorum ama son yıllarda bana hak vereni hiç görmemiştim. Bu arada ikinci bir sevincim daha vardı. Güncellenmesine rağmen poşetin fiyatının onca maliyete rağmen değişmemiş olmasıydı. Diğer aldıklarımın fiyatını hesaba katarken poşetin ücretini hiç hesaba katmadım. Gel de sevinme buna.

*04/02/2022 tarihinde Barbaros ULU adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

Vergi Yerine Zam Koyalım

Padişahın biri ekonomik sıkıntılar yaşayan halkına yeni vergiler koyar ve vergileri artırır. Aradan bir müddet geçince sadrazamına, ‘Halkın arasında bir dolaş. Vergilere alışmışlar mı?’ şeklinde talimat verir.

Sadrazam tebdili kıyafetle halkın arasında dolaşıp geldikten sonra padişahın huzuruna çıkar. ‘Padişahım, halkın suratı asık, canı da sıkılmış görünüyor ama işlerine devam ediyorlar’ raporunu verir. ‘O zaman sorun yok. Alışacaklar’ der padişah.

Bir müddet sonra yine yeni vergiler artırılır. Padişah sadrazamına, halkın içerisine çıkıp izlenimlerini paylaşmasını tekrar ister. Halkın içini dolaşıp gelen sadrazam, ‘Padişahım, bu kez halkın suratları çok asık. Suratlarından düşen bin parça. Selam verince kavga edecek gibi yüzüne dik dik bakıyorlar. Sanırım bu son vergi çok geldi’ şeklinde açıklama yapar. Padişah ise ‘Merak etme. Önemli değil. Buna da alışacaklar’ der.

Bir gün yine vergiler artırılır. Padişahın emri üzerine sadrazam halkın içerisine karışır ve şaşkınlığını padişaha aktarır: ‘Padişahım, garip bir durum var ortada. Ben bundan bir şey anlamadım. Halk çok neşeli. Gülüp eğleniyor hatta dans bile ediyor. Sanırım, başardınız’ deyince padişah, ‘Aman aman! Hemen vergileri indirelim. Çünkü halk dans etmeye ve oynamaya başlamışsa, demek ki durum çok kötü. Bu, hiçbir şeyi umursamıyorlar demektir. Bu durumda vergileri indireceğiz yoksa perişan oluruz’ der.”

Kıssadan hisse çıkarırsak, vergi olmadan devletler ayakta duramaz. Baktınız ki katmerli vergiler halkı canından bezdirecek. O zaman başka alternatiflere yönelmek lazım. Mesela vergi yerine zam yolu denenebilir. Zira aynı kapıya çıkar. Maksat halkı bezdirmek ve anasından doğduğuna pişman etmek değil mi?Girdi maliyetleri deyip zam koyarsın. Enflasyon yükseldi deyip zam koyarsın. Döviz yükseldi deyip zam koyarsın. Koyarsın oğlu koyarsın.