18 Ocak 2020 Cumartesi

Benimle Yarışmaya Var mısınız?


Hayal ettiğim her şey olduktan(bunu siz, bir baltaya sap olduktan sonra diye de anlayabilirsiniz) uygun görülürsem bir yarışma programını sunmak olacaktır. 

Sunuculuk artı, soru hazırlama işine de burnumu sokmama izin verirlerse soracağım ilk soruyu sizinle paylaşmak istiyorum. Bu soru bir defa da sorulup geçilecek bir soru değildir. Değişik zamanlarda değişik yönleriyle yarışmacıların karşısına çıkacaktır. Hedefim, kimseye bir kuruş para vermemek olacaktır.

Kendinizi hazır hissediyorsanız, sorumu sormak istiyorum:

1."Handschuhschneeballwerfer" kelimesine on defa baktıktan sonra bir defa da siz yazınız. Beş harfe kadar yaptığınız yanlışlar doğru kabul edilecektir.

2. "Handschuhschneeballwerfer" kelimesinin doğru telaffuzu hangisidir? Süreniz 15 dakikadır.

3. "Handschuhschneeballwerfer" kelimesinin doğru anlamı hangisidir? Süreniz 1 saat. Cevabı bulmak için defter, kitap serbest.

4. "Handschuhschneeballwerfer" kelimesi kaç harften oluşmaktadır. Süreniz yarım saattir.

5. "Handschuhschneeballwerfer" kelimesi hangi dile ait bir kelimedir?

6. "Handschuhschneeballwerfer" kelimesinin mucidi normal yolla mı ölmüştür yoksa bu kelimeyi telaffuz etmeye çalışanlardan biri tarafından öldürülmüş müdür?

7. "Handschuhschneeballwerfer" kelimesini yazı başlığı yaparak ele alan köşe yazarı kimdir? Yazar bu kelimeyi yazarken kes-kopyala mı yapmıştır? Böyle yapması ise kaç defa bakarak yazmıştır? Kelimeyi yazarken kaç dakikasını almıştır?

8. "Handschuhschneeballwerfer" kelimesini gördükten sonra güzel Türkçemize sevgin daha da artmış mıdır? Artmadı ise damarlarında Türk kanı taşıdığından emin misin?

9. "Handschuhschneeballwerfer" kelimesini nefes almadan bir defa da söyleyebilir misin? gibi.

10. "Handschuhschneeballwerfer" kelimesinin telaffuzunu, anlamını merak ediyor musun? Sorusuna evet cevabı veren yarışmacıya "İnsanın başına ne gelirse meraktan gelir" cevabı verilecektir.

Sorular zor demeyin. Zira zor değil. Çünkü verilmiş soru zor olmaz. Haydi buyurun! Kendinizi deneyin. Merak etmeyin, hemen yarışmaya almayacağım. Kendisine güveneni bir yıl sonra yarışmaya çıkaracağım.

Diyanetin Fetvası ***

Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından düşük bütçeli ailelere yönelik olarak başlatılan konut kampanyası için devlet bankasından kredi kullanmanın caiz olup olmadığına dair bir soruya Din İşleri Yüksek Kurulu: "…TOKİ aracılığıyla devreye alınan son uygulama ile devletin, alt veya orta gelirli vatandaşlarına yönelik olarak ürettiği bir sosyal konut projesidir. Bu projede, peşinat haricindeki tutar, kamu bankaları vasıtasıyla kredilendirilmekte olup devletin söz konusu borçlandırmadaki amacı, faiz geliri elde etmek değil, aksine ödeme güçlüğü içindeki vatandaşlarının ev sahibi olmalarına yardımcı olmaktır. Bu itibarla, devlet TOKİ'nin bu uygulamasında başka bir yolla konut alma imkanı tanımadığından, belirtilen niyet ve amaçlar doğrultusunda söz konusu projeden yararlanmak caizdir." fetvasını vermiştir. Bu fetvadan "Sosyal Konut Projesi" kapsamında TOKİ'nin orta ve dar gelirli insanlara yönelik yapacağı konutları alabilmek için şartları tutanlara, kamu bankalarının 0,49 faiz oranıyla vereceği kredinin faiz kapsamında değerlendirilemeyeceği anlaşılmaktadır.

Diyanetin bu fetvası ses getirdi. Kimi yerinde ve uygun bir görüş olarak görürken kimi de "Allah ve Resulüne savaş açmak" demek olan faize, kapı araladığı ve faizi meşrulaştırdığı gerekçesiyle Diyaneti topa tutmaya başladı. Burada Din İşleri Yüksek Kurulunun verdiği bu fetvayı değerlendirecek değilim. Zira ne ekonomiden anlarım ne de dinden. Din alanında yarım mürekkep yalamış biriyim. Yine de bu konuda -haddimi bilerek- bir şeyler söylemek istiyorum.

Kamu bankalarının proje kapsamında 0,49’le verdiği kredinin, yıllık faiz oranı 5,88'dir. Devletin resmen açıkladığı enflasyon oranının yüzde 12'ler civarında olduğu göz önünde bulundurulursa -ki vatandaşa yansıyan enflasyon daha yüksektir- bankaların enflasyonun çok çok altında bir faiz oranı yansıttığı görülecektir. Bu oranı da faiz olarak değerlendirmek piyasayı ve faizi bilmemek anlamına gelir. Bunu bilmek için insanın iktisat okuması, dini tedrisat yapması gerekmez. Dört işlemi bilen bunun faiz olmadığını bilecektir. Burada üzerinde durulması gereken, bankalar daha fazla kazanmadan, kredi çekenin kanını emmeden kolay kolay kredi vermez. 0,49'dan verdiği kredi ile kamu bankaları kamu zararına uğrayacaktır. Bu zararı da devlet -her zaman yaptığı gibi- vergi veren diğer vatandaşların üzerine yıkacaktır.

Diyanetin verdiği bu fetvaya göre, başını sokacak bir ev sahibi olmak için isteyen dar gelirli, belirlenen orandan kredi çekme yoluna gider, içine sinmeyen de çekmez. Zira kim ne fetva verirse versin, insanlar kendi kalbinin sesini dinler. Çünkü adı üzerinde fetvadır. Fetva isabetli ise fetva verenler iki, isabetli değilse bir sevap kazanırlar. Kimse oturduğu yerden bu şekil fetva verenleri tu kaka yapmamalı. Çünkü kiraların alıp başını gittiği bu enflasyonlu hayatta, aldığı maaşın yarısını kiraya veren asgari ücretlinin, başka türlü başını sokacağı bir konuta sahip olması mümkün değildir. Bu durumda olup da sosyal konut projesi kapsamında kredi çeken insanlara ne kızar ne de ayıplarım. Burada bir ayıp varsa bu hayat pahalılığında bu insanları insanca yaşayabilecekleri bir maaşla çalıştırmamak ayıptır.


***21/01/2020 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.

16 Ocak 2020 Perşembe

İktidarımda Problemlere Çözüm Önerilerim


*İşsizliği önlemek için;

1.Her ailede bir kişiye iş verilecek. Aileden ister kadın, ister koca, ister oğlu, ister kızı çalışsın.

2. Bir ailede birden fazla kişi çalışıyorsa onun işine son verilecek.

3.Çalışan aile ferdi, diğer aile fertlerinin geçimini üstlenecek.

4. Tüm bu önlemlere rağmen hala işsizliğe çözüm bulunamamış ve bazı ailelere iş verilememiş ise, yaşı ne olursa olsun; beşikten mezara ilim çerçevesinde o kişilere öğrenci statüsü verilecektir. Öğrencilik, iş bulununcaya kadar devam edecektir.

*Konut sıkıntısını gidermek için;

1. Birden fazla evi olanların fazla evlerini, tapuya gösterdikleri bedel üzerinden devlet satın alacaktır. Bu evler evsiz, barksızlara ve kirada oturanlara kira öder gibi devlet tarafından satılacaktır. Yıllık kira artışı, yıllık tüfe ve tefe göre belirlenecektir.

2. Evlenen oğlan evlendikten sonra da babasının yanında/evinde kalmaya devam edecektir. Gelinler, yeniden kaynana ve kaynata ile tanışacaktır. Gelin-kaynana arasında çıkacak sorunlar aile içinde kaynata ve damat tarafından giderilecektir.

3. Evini dar bulduğu veya imkanı olduğu için ev yaptırmaya kalkanlara otur oturduğun yerde denilecektir.

Gördüğünüz gibi çözüm önerilerim kesin sonuç veren türden. Ülkenin diğer sorunları da bu bakış açısıyla çözümlenecektir.

Bu durumda bana kim oy vermez? Aklıma sadece beni çekemeyenler geliyor.