30 Ağustos 2018 Perşembe

"Bu İş Yerinde Türk Lirası Geçerlidir" *


Çarşıda bir çay ocağının önünden geçerken A4 kağıdına büyük puntolarla "Bu İş Yerinde Türk Lirası Geçerlidir" yazılı bir kağıt gözüme ilişti. Küçük esnafımız kendince Türk lirasına destek veriyor. Tebrik ederim kendisini. Malum paramızla imtihan oluyoruz bugünlerde.

Bu yazıyı sanki bir kampanya düzenlenmiş birkaç yerde daha gördüm. Bu yazıya iki yönden bakacağım. İlki, vatandaşımız bir operasyona bağlı olarak TL üzerinde oynanan oyuna kayıtsız kalmamış, tepkisini bu şekil broşürle gösteriyor. Yani ABD-Türkiye arasında ABD merkezli başlatılan dolar-TL savaşında devletimin yanındayım demek istiyor ve manevi bir destek veriyor. Faydası olur mu? Bir duruş göstermesi bakımından anlamlı ve bir kamuoyu oluşturmaya yönelik olsa gerek. Tebrik ederim bu duyarlılıkta olanları. 

Şimdi gelelim bu yazının ikinci veçhesine. Bu yön tamamen benim muzipliğim. Yazıyı görür görmez hoşuma gitmekle beraber garipsedim. Bu iş yerinde TL geçerli derken merak ettim başka hangi para geçerli olacaktı? Bu esnaf bu küçük işletmesini açtı açalı kendisine bugüne kadar dolar, Euro, riyal vb. yabancı para uzatan olmuş mudur? Ya da daha önce iş yerini TL değil de diğer paralarla mı işletmiş? Çay kaç para diyene şu kadar sent mi dedi? Bu şekil yazıp duyarlılık göstermek güzel ama bir o kadar da garip. Bu para çay ocağında da geçerli olmayacak da cebimizde süs olsun diye mi taşıyacaktık? Sonra bu iş yerinin dövizle ne işi olur? İthal bir malzeme kullanmıyor ki... Çay ülkemizden, su ülkemizden! Hatta tatlı su kullanırsa beleş! Başka neye ihtiyacı var ki? Kaynar suya çayı demleyip bardağa katıp önümüze koyuyor. İsterse bundan sonra gelen müşteriden çay parasını dolar cinsinden istesin de gününü bir görsün. Ne kafası kalır, ne de gözü. Gün görmedik lafları da işitir bizim insanımızdan.

Bu esnafımız iyi niyetli biliyorum. Diğer yazıp yapıştıranlar da. Keşke bu yazıyı "ABD-Türkiye ekonomi savaşında her yönüyle devletimin yanındayım" şeklinde yazıp assalardı daha iyi olurdu. İçinizden bu yazının da diğerlerinden farkı yok, bir de ABD safında mı yer alacaktı diyebilirsiniz. Haklısınız. Ama içimizdeki sayısız ABD hayranı ve haini göz önüne alırsak bana hak verirsiniz.

Esnafımızın dövizle işi olmasa da verdiği manevi ve psikolojik destek takdire şayan! Bakmayın siz benim garip karşıladığıma… Keşke alın terleterek damlaya damlaya para kazanan bu küçük esnafımızdaki duyarlılık; paraya para demeyen, döviz yükseldikçe zam aklına gelen bazı sırtı kalın insanlarımızda da olsa. İş yerine böyle bir kağıt asmasa bile kazanacağı kardan biraz ödün verse ülkesine en büyük desteği vermiş olur.

* 03/09/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.



29 Ağustos 2018 Çarşamba

Tarikat ve Cemaatler

Anlamları farklı olsa da tarikat ve cemaat kelimeleri çoğu zaman karıştırılır ve birbirinin yerine kullanılır. Bu yazımda gözlemlerime dayanarak tarikat ve cemaatlerin işlevlerine, benzerlik ve ayrılıklarına değineceğim.
1. Tarikat aynı hedefe odaklanmış insanların gittiği yoldur. Tasavvufun günümüzde kurumsallaşmış halidir. Cemaat ise aynı hedefi gerçekleştirmek için insan topluluklarının bir araya geldiği yapılardır. Günümüzün STK'ları denebilir.
2. Tarikatın başında şeyh, cemaatin başında dini lider olur.
3. Tarikatlarda bir silsile takip eden bir gelenek vardır. Cemaatlerde ise genelde cemaati kuran kişi başkan olur.
4. Tarikat insan terbiyesine önem verirken cemaatler sosyal bir yapı olarak işlev görür.
5. Günümüzde -istisnaları olmakla beraber- her ikisi de vakıf, dernek adı altında görev ifa eder.
6. Tarikatın başında bulunan şeyh ölünceye kadar tarikatın başında kalır. Hepsi olmamakla beraber cemaatin başındaki de ölünceye kadar görevini yürütür. Sağlığı elverdiği müddetçe cemaatin başında kalır.
7. Bariz bir şekilde olmasa da her ikisinde de ticaret ile uğraşma vardır.
8. Her ikisi de siyasetten uzak gibi görünse de seçim öncesinde makamlarına siyasiler mutlaka uğrar. Perde gerisinde dirsek teması vardır. Önceleri siyasilere verilen gizli destek günümüzde alenen basın yoluyla açıklanmaktadır. Her ikisinde de grup psikolojisi vardır. Bireysel çıkışlar tasvip edilmez.
9. Her ikisinde de amaçları çerçevesinde çalışma yapan tarikat ve cemaat olabildiği gibi kötü amaçlı görev ifa edenleri vardır.
10. Her ikisi de işlevlerini yerine getirmek için yardım alırlar. Tarikatler resmen yok hükmünde olduğu için gelir ve gideri devletin yetkili kurulları tarafından denetlenmez. Cemaatlerin denetimleri ise yüzeysel yapılmaktadır.
11. Her ikisi de dini oluşumdur. Tarikatlerin geçmişi silsileye dayanırken cemaatler kökü olmadan sonradan kurulabiliyor.
12. Her ikisinde de tabilerini eğitmek, onlara yol göstermek ve hareketlerini anlatmak amacıyla dergi çıkarma vardır. Bu dergide mutlaka tarikat şeyhinin ve cemaat liderinin yazısına yer verilir. Müntesipleri tarafından bu yazılar ciddiyetle okunur.
13. Her ikisinde de belirli periyotlarla evlerde veya cemaat veya tarikata tahsis edilmiş yerlerde toplantılar yapılır.
14. Her ikisinde de oluşumun büyüklerine ziyaret yapılır. 
15. Tarikat şeyhi ve cemaat lideri gönüllüleri tarafından el üstünde tutulur,  saygıda kusur edilmez, asla eleştirilmez, dedikleri ikiletilmez, sözlerinin üzerine söz söylenmez.
16.  Her ikisinde de merkez, il ve ilçe yapılanması vardır. Tarikatlerde mahalle, köye kadar temsilci bulunur.
17. Her ikisinin toplantılarında dini konular konuşulur, vaz-ı nasihat edilir, dini sohbet yapılır.
18. Tarikatlerde müridin yapacağı zikir, evrad, tesbihat vb ev ödevleri vardır. Teheccüde kalkmak esastır. Sohbetlerinin bazısında topluca zikir çekilir. Cemaatlerde etkinliklerde görev verilir. Bazı cemaatlerde de tarikatlarda olduğu gibi ev ödevi verilebilmektedir. 
19. Tarikat şeyhine ve cemaat liderine nasıl geçinirsin, gelirim ne kadardır sorulmaz. En azından ben görmedim.
20. Her ikisinde de kitap vb okunacaksa kendi çıkardıkları kitabı okumak önceliklidir.
21. Her ikisinde de itaat kültürü vardır. Cemaat ve tarikattan ayrılan veya uzaklaşan tasvip edilmez.
Bir tarikat veya cemaatin müntesibi olmayan biri olarak bunlar benim dışarıdan gözlemlerimdir. Yazdıklarımı eleştirebilirsiniz, katılır veya katılmazsınız, ilave de yapabilirsiniz. Tarikat ve cemaat kelimesi kuruluşu, işlevi itibariyle ayrı olsa da görüleceği üzere benzerlikleri daha fazladır. Belki de bu benzerlikleri fazla olduğundandır çoğu zaman birbirine karıştırılmakta, hatta birbirinin yerine kullanılabilmektedir. Birden fazla kişinin bir araya gelmesine cemaat diyorsak bundan hareketle her tarikat cemaattir, ama her cemaat tarikat değildir sonucu çıkarabiliriz. Birbirinin yerine kullanılmasında bir sakınca yoktur kanaatime göre. 

Krizi Fırsata Çevirebiliriz *

Şu iyice anlaşıldı ki ABD bizimle sadece uğraşmıyor, savaşıyor. Savaşın adı da ekonomik savaş. Belli ki ABD'nin kuyruğuna iyi basmışız ki vurdukça vuruyor, saldırdıkça saldırıyor. Devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan saldırılar bitecek gibi değil. Bizi bitirmeye azmetmiş gayri. 

Dünyaya dağ kanunlarını uygulayan dünün Kızılderililerin kanı elinde olan bu devlet, çevirip dünyaya pazarladığı kovboy filmlerindeki başrolü oynuyor. Bu rolünü devam ettirebilmesi için kendisine baş kaldıran Türkiye'yi ya yola getirecek, ya da bitirecek. Eğer bu ikisinden birini yapamazsa dünya devi karizmasını fena halde çizdirecek. Böyle bir durum ABD için sonun başlangıcı demektir. Saldırısı, hırçınlığı, küstahlığı da bundan! Umarım eceli Türkiye'nin eliyle olur.

ABD'nin fütursuzca saldırılarına karşı biz ne durumdayız? Ne yapabiliriz ki? Etimiz belli, budumuz belli, ekonomik gücümüz belli. Alınan onca tedbire rağmen dünya sömürü aracı dolar karşısında paramız hız kesmeden eriyor. Kimse önünü göremiyor, tedirgin bir bekleyiş var herkeste. Bu kabus ne zaman bitecek diyor. Ülke olarak yeniden zamlarla tanıştık. Çünkü iğneden ipliğe her şeye zam geldi. Böyle giderse zamların büyüğü arkadan gelecek. Esas sıkıntı sanayici ve iş adamları batarsa o zaman baş gösterecek. Her şeyimiz dolara endeksli olunca bu durum kaçınılmaz maalesef. Görülmedik bu saldırı karşısında hükümet de aciz durumda. Çünkü elinde oynayabileceği kozu yok ya da sınırlı.

Gidişat ekonomimizin sıfırlanması, hatta eksiye doğru gitmesi yönünde. Dibi göreceğiz yani. Elimizde, avucumuzda  ne varsa kaybedeceğiz. Dünyanın sonu mu bu? Hayır, ne münasebet! Hangimizin doğduğunda neyi vardı? Çırılçıplaktık hepimiz.  Kazandık ve tekrar sıfırlandık. Farz edelim ki aynı durumdayız. Bu durumda ne yapmalıyız? Bu kötü durumdan sıyrılabiliriz. Nasıl mı? Hiç dertlenmeden, sızlanmadan; dün ne idik, bugün ne olduk demeden işe sıfırdan başlayabiliriz.  Çünkü sıfırı tüketmeden, ayakta sendeleyerek yeniden ayağa kalkılmaz. Önce yere düşüp yerden güç alıp ayağa kalkacağız. Milletçe sıfırdan bir ekonomi geliştirebiliriz. Yapacağımız şey geçmişten ibretler çıkarıp ayağımızı sağlam basmak, rahatımızdan ödün vermek, bilinçli bir şekilde çalışmayı seçmek, üretmek. Bunun için milletçe bir ekonomik seferberlik başlatmalıyız. Kimin gücü ve yeteneği neye yeterse oradan başlamalı. Rahata kavuşuncaya kadar baldan börekten vazgeçmeli, gerekirse kuru ekmek yemeliyiz. Bunu yapabilmek için önce "Biz bunu başarabiliriz" deyip kendimize güvenimiz gelmeli. Yurtdışından kimseye avuç açmadan kendi yağımızla kavrulmalıyız. Üretime dayalı bir ekonominin temellerini atmalıyız. 

Sıfırdan kuracağımız bu ekonomi modeli dünya milletlerine örnek bile olur. Bu millet ne badireler atlatıp bugüne gelmiştir. Yeter ki soğukkanlılığı elden bırakmayalım, kendimize ve birbirimize güvenelim, bir ve beraber olalım.  Unutmayalım ki ağustos ayımız zaferlerle doludur. Bizi parçalamak isteyenler ağustos ayında Sevr'i dayatmışlar bize, tıpkı bugün bizi bitirmek istedikleri gibi. Ama gelecekleri varsa görecekleri de vardır. Ağustos ayında şaha kalkmışız her defasında: Malazgirt, Otlukbeli, Çaldıran, Mercidabık, Belgrat, Mohaç, Kıbrıs, Erzurum Kongresi, Sakarya Meydan Savaşı, Büyük Taarruz hep ağustos ayında gösterdiğimiz zaferlerdir. Ağustosun son gününü yaşadığımız bugün niçin ekonomik krizlerden kurtuluşumuzun ve şaha kalkışımızın başlangıç noktası olmasın. Yeter ki biz kendimize inanalım ve güvenelim. Bizim için zafer yakındır.

* 31/08/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.