İnsanın
bir başına yaşaması mümkün değildir. Çünkü sosyal bir varlıktır. O yüzden
birlikte yaşamak ve aynı havayı solumak zorundadır.
Fikri,
zikri, rengi, cinsiyeti farklı olsa da bu böyledir.
Birlikte
sorunsuz yaşamanın yolu iletişimdir. Bu yol açık olduğu, açık tutulduğu ve farklı
görüşe tahammül edildiği ve hoşgörü gösterildiği müddetçe aralarında
anlaşmazlık olmasına rağmen insanlar sorunsuz yaşayabilir. Yeter ki birbirini
anlamak istesinler yeter ki empati yapabilsinler.
İletişim
yolu açık tutulmayıp farklı fikre tahammül gösterilmeyince, burada güç devreye
giriyor. Kimin gücü kime yetiyorsa artık:
Sesini
kesmeye çalışıyor.
Sesini
yükseltebiliyor.
Hakaret
edebiliyor.
Kızıp
köpürebiliyor.
Üzerine
yürüyebiliyor.
Boğazını
sıkabiliyor.
Yumruk
atabiliyor.
Tekme
tokat girebiliyor.
Şiddet
uygulayabiliyor vs.
Medeni
bir şekilde konuşulamayıp aykırı fikirlere tahammül edilemeyince tüm bunlar ve
daha fazlası olabiliyor. Bunların hepsi şiddet, kaba kuvvet demektir.
Hele
bir de kişi kendine hakim olamayacak şekilde sinirli ise ve konuşacak fazla
kelime hazinesine sahip değilse bunların olması bu toplumda olağandır. Bir de
küçüklüğünde, üzerinde şiddet uygulanmışsa veya şiddet ortamında büyümüşse bu
tiplerin şiddet uygulamaması mümkün değildir. Çünkü bu toplumun kahir
ekseriyeti ya üzerinde şiddet uygulanmıştır ya da başkasının üzerinde uygulanan
şiddeti görmüştür.
Hasılı
şiddet toplumuyuz vesselam. Meselelerimizi şiddetle çözmeye yatkınız. En ufak bir
parlamada şiddete başvururuz. Artık kimin gücü kime yeterse. Öğretmen öğrenciyi,
koca karısını, anne çocuğunu, veli öğretmeni, hasta veya hasta yakını doktoru dövmesi
bundandır. Özel otoların çoğunda balta veya kürek sapının bulundurulması da hazırında
işi çözümsüzlüğe götürmek için başvurular çözüm yolumuzdur.
Aslında
şiddet sözün bittiği yerdir ve acizliğin bir göstergesidir. Sonu hep pişmanlık ve
nedamettir.
Şiddet
toplumu olmaya şiddet toplumuyuz da en çok garibime giden de şiddet uygulayanın
tasvip edilmesi ve savunulması. Marifetmiş gibi bunun paylaşılması. Bu bile şiddet
toplumu olduğumuzun bilinçaltına işlediğinin bir göstergesi.
Halbuki şiddeti tasvip nefret tohumlarının ekilmesi demektir. Söndürülmesi gereken yangına körükle gitmek demektir. Şiddete başvuranın hatasını görmemesi demektir.
*23.08.2024 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder