Bir
ekonomik sıkıntıdan geçtiğimiz belli. Hem de öyle böyle değil, derin mi derin!
Üstelik bugünden yarına geçeceğe de benzemiyor. Nereden mi biliyorum? Yağmur
gibi gelen zamlardan elbet. Bunun son örneği de 01 Temmuz’da elektriğe
gelen zamdan sonra 01 Ekim’de gelen zamdır. Zamla ilgili yapılan açıklamada bu
zammın başka bir durum olmadığı takdirde 31/12/2019 tarihine kadar geçerli
olduğu. Ben bu açıklamadan Ocak 2020’den itibaren zammın kapımızı tekrar çalacağı yönünde.
Zamlar
ekonomiyi diriltecek, piyasayı canlandıracak ve krizi geride bırakacak ise yani
derdimize merhem olacaksa varsın yapılsın diyeceğim. Ama ekonominin hali
pürmelali, zamların çözüm olmayacağı yönünde. Üstelik fiyat ayarlaması üç ayı
geçmiyor. Geldi mi öyle düşük yüzde ile de gelmiyor.
Faizlerin
indirildiği, konut kredi faizlerinin düşürüldüğü, dövizin yerinde saydığı,
hatta gerilediği, enflasyonun düştüğü ve ekonomik verilerde iyileşme emareleri
görülmeye başlandı dendiği bir zaman diliminde zamların gelmeye devam etmesi
manidar ve bu durum hiç hayra alamet değil. Görüntü, hükümetin elinde zam
yapmanın dışında bir seçeneğinin olmadığı yönünde.
Hükümet,
ekonomide iyileşme emareleri var deyip ardından zam yapacağına çıkıp vatandaşa
"Ey vatandaşım! Bir ekonomik krizin içindeyiz. Şu an elimizde zam yapmanın
dışında başka bir alternatifimiz yok. Maalesef istemeyerek de olsa biz bu
zamları yapmak zorundayız. Belki size biraz fazla yükleneceğiz ama biz bu
krizin altından kalkabilecek güçteyiz ve biz bu konuda tecrübeliyiz.
Biliyorsunuz 2002'de biz iktidara geldiğimizde ekonomimiz bugünden farklı
değildi. Biz ekonomiyi kısa zamanda döndürülebilir noktaya getirmiş, paramızdan
da altı sıfır atmıştık. Siz hiç merak etmeyin. Bize güvenin. Sizden biraz daha
sabır istiyoruz" dese daha iyi olacak.
Ekonomist
falan değilim ama dövizin yerinde saydığı, enflasyonun düştüğü, ekonomik
verilerin iyiye gidiyor dendiği bir zamanda gelen bu zamları anlamakta güçlük
çekiyorum. Tek aklıma gelen, bankaların kredi faizlerini düşürmesi sonucu
oluşacak kamu zararlarının karşılanması için bu zamların yapılıyor olduğu ya da
girdi fiyatlarının zamanında fiyatlara yeterince yansıtılmayıp ötelene ötelene
şimdiye bırakılmasıdır. Sanırım bıçak kemiğe dayandı ki zammın birinin acısı
geçmeden diğeri kapımızı çalıyor.
Devlet
zor durumda belli. Bize uzun süre zammı unutturan hükümet, şimdi adeta zam
yarışı yapıyor. Maalesef ceremesini de orta ve dar gelirli vatandaş çekiyor ve
çekmeye devam edecek. Vatandaş bu ekonomik krizi çeker, üzerine bindirilen bu
yükü taşır. Çünkü daha önce nice yükler bindi üzerine. Ama böyle giderse
hükümetin biletini de keser. Yani hükümet yaptığı bu zamlarla topuğuna sıkıyor
hatta harakiri yapıyor. Çünkü bu yükü çeken millet faturayı hükümete ödetir. Bu
durumda muhalefetin iktidar olmak için çok çalışmasına gerek yok. Bu acizlik görüntüsüyle
hükümet muhalefete çalışıyor.
Temennim,
hükümetin ekonomiyle ilgili sonuç alıcı kalıcı çözümler üretmesidir. Çünkü orta
yerdeki mesele hükümet meselesinden ziyade ülke meselesidir. Ülke inşallah bu
badireden kısa zamanda kurtulur.
***03/10/2019 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
***03/10/2019 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder