Türkiye'nin
dünyaya karşı kendini anlatma sorunu var. Mücadelemizde haklı mı değiliz?
Gücümüz mü yok? Kendimizi dünyaya anlatamıyor muyuz? Dünya bizi anlamıyor veya
anlamak mı istemiyor? İkna etme sorunumuz mu var? İyi bir diplomasi yürütemiyor
muyuz? Dünya bizim her yaptığımıza niçin karşı? Niçin yanımızda bize destek
veren ülke sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor?
*1915
Ermeni Tehcir olayını ve Ermenilere bir soykırım yapmadığımızı kimseye
anlatamadık. Her yılın nisan ayında temcit pilavı gibi önümüze konur.
*Kıbrıs
Harekâtını haklı yere yaptığımızı izah edemedik ve Kıbrıs sorununu çözemedik.
Tek taraflı bağımsız bir devlet ilan ettik. KKTC dünyada devlet olarak
tanınmadı.
*2015'ten
beri terör örgütlerine karşı Suriye'de düzenlediğimiz barış harekâtlarını haklı
yere yaptığımızı dünyaya izah edemedik. Dünya, 80'den beri bizi uğraştıran PKK neredeyse
kucak açıyor. Nedense bizimle aynı karede görünmek istemiyor. Ne zaman sınır
ötesi bir operasyon yapsak dünya ayağa kalkıyor, bizi işgalci olarak görüyor.
Son Barış Pınarı Harekâtında da görüldüğü gibi.
*Batı'nın
şımarık çocuğu Yunanistan ile kanlı bıçaklıyız. Ne zaman bu ülke ile adalar,
karasular veya diğer konularla ilgili bir gerilim yaşasak yanımızda yine kimse
yok.
*Ülkemiz
15 Temmuz 2016'da hain bir darbe teşebbüsüne maruz kaldı. Bir ülkeyi işgal eden
ve o ülkeyi bombalayan bir devlet gibi uçaklar önemli yerleri bombaladı. Kanlı
kalkışma 251 insanımıza mezar oldu, binlerce insanımız yaralandı. Tüm bunları
ve daha fazlasını canlı yayında izleyen dünya, bu darbeyi mizansen veya
"Kontrollü darbe" olarak gördü. Bu fiili darbenin arkasında, önünde
ve sahada FETÖ'nün olduğuna dünyayı ikna edemedik. Bizden kaçan ne kadar
darbeci FETÖ'cü varsa dünya onlara kucak açtı.
*Bize
karşı çıkan, bizi anlamayan sadece Batı ve ABD değil, dindaşız dediğimiz Arap
ve İslam ülkeleri de yok yanımızda. Onlar da bizi kınıyor ve işgalci olarak
görüyor.
*Her
derdinde yanında yer aldığımız, maddi destek sağladığımız, dünya
kamuoyuna karşı savunduğumuz ve bundan dolayı başta İsrail ve Yahudi lobisiyle
ikide bir karşı karşıya geldiğimiz Filistin de karşı tarafta.
*Nerede
bir mağdur varsa, yapılan yardım seferberliğiyle tüm vakıf ve derneklerimiz
dünya mağdurlarının yardımına koşuyor. Gayri safi milli hâsılamıza göre
yardımda dünya birincisiyiz. Kurbanlarımızı onlara gönderiyoruz. Onlara yapılan
haksızlıklara destek vermek amacıyla ülke çapında protesto eylemleri
düzenliyoruz. Karşılığında ödül olarak karşı cephede yer alıyorlar.
*Kıbrıs
Barış Harekâtını ve hâlihazırda yürüttüğümüz Barış Pınarı Harekâtını haklı yere
yaptığımızı, KKTC Cumhurbaşkanı da anlamamış görünüyor. Gelen tepkiler üzerine
"Samimi duygularını ifade ettiğini ve sözlerinin çarpıtıldığını"
söyleyebiliyor.
Dünyanın
bizim karşımızda ve bize karşı saf tuttuğuna daha onlarca örnek verebilirim.
Sanırım bu kadarı yeterli. Maalesef durumumuz bu. Dünya bize karşı. Varlığımız
mı batıyor, haksız yere mücadele ettiğimiz mi sanılıyor...inanın çok anlamış
değilim. Anladığım, bir şeylerin ters gittiği, diplomasiyi iyi yürütemediğimiz
ve dünyayı ikna edemediğimiz. Ya dünyada bir sorun var ya bizde bir sorun var
ya da anlatmamızda bir sorun var.
Yaptığımız
her harekette dünya karşımıza dikilince yaptığımız tek şey, hepsine birden
kızmak, ayar vermek ve bağırmak. Maalesef bunlar da işe yaramıyor. Keşke çözse
de hep beraber gece gündüz kızıp bağırsak dursak.
Hasılı
iç ve dış düşmanlara karşı yıllarca hayat memat mücadelesi veriyoruz. Nerede
bir mağdur ve mazlum varsa imdatlarına koşuyoruz. Herkesten önce inisiyatif
alıp sahada yer almaya çalışıyoruz. Daha mağdur ülke sesini çıkarmadan biz
sesimizi yükseltiyoruz. Sonuç; dünyada bir başına ve yalnızız. Şu yalan
dünyada, kurtlar sofrasında kendi göbeğimizi tek başına kesmeye çalışıyoruz.
Bir yerlerde hata yapıyoruz ama nerede? Bence ülke olarak nerede hata yapıyoruz
diye kendimizi bir sorgulamalıyız ve son çare olarak, İngilizce öğrenmeye
verdiğimiz önemi biraz da İngiliz siyasetini öğrenmeye versek daha iyi olacak
diye düşünüyorum.
***17/10/2019 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
***17/10/2019 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder