Ana içeriğe atla

Siyasi Partilerimize Her Türlü Destek Verilir?

Yan taraftaki ismim, altına gelecek unvanı bekledi durdu. Niçin bekledi? Zira biz de “Görev istenmez; verilir” prensibi çerçevesinde biri beni görüp görev verecek diye bir köşede bekledim durdum. Ne gören oldu, ne de bana bakan. “Ağlamayana meme vermezler” o zaman isteyeyim. İsteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara olur diyerek cesaretimi topladım. Muhtarlık dahil her türlü seçilmişliğe talip oldum. Yine ne gören oldu, ne de davet eden. 

Ben bu gidişle kedi olup bir fare tutamayacağım ve bir unvan edinemeden olduğum yerde çürüyüp gideceğim. Dev aynasının karşısına geçerek “Neyim eksik benim” dedim çoğu zaman? Aynada her türlü özelliği de gördüm kendimde. Sonunda bahtım kapalı,  göze geldim, bahtımın açılması için kurşun döktüreyim dedim. Batıl inanç diye vazgeçtim. Bende büyü olmalı diye düşünmeye başladım. Bu da caiz değil diyerek vazgeçtim.

“Otur köşene! Bu yaştan sonra seçilmişlik neyine senin” dedim. Nefsim, "Sende bu cevher oldukça yerimde bir saniye bile durmam, kendini boşuna çürütüyorsun?” dedi. Hep kötülüğü emrettiğine inandığım nefsimin sesine kulak vermeyeyim dedim. Ama gel sen bunu benim nefsime anlat!

Sonunda nefsim galebe çaldı. Yerimde oturup kalmayayım, kimsenin keşfedip göremediği cevherlerimi insanlık namına kullanayım istedim. Ne yapabilirim derken seçim iş ve işlemleri üzerine yoğunlaşmak istedim. Şimdi geçer akçe ne de olsa! Zaten ticaret de tıpkı siyaset gibi fırsatları değerlendirmek değil midir? Hasılı demokrasimizin gelişmesi için siyasi partilerimize destek olmak istedim. Biraz da para kazanma düşüncem yok değil hani...

Tek kişiden oluşan firmamız, düşüncesi ne olursa olsun her türlü parti ile çalışmayı prensip edinmiştir.

Neler yapabilirim?

-Seçimlere katılacak partilerimize seçim çalışmalarında kullanmak üzere ücret karşılığı lojistik destek sağlanır.

-Miting meydanlarında kullanabilecekleri sloganlar... (Nabza göre şerbet verilir.)

-Afişlerinde kullanabilecekleri vurgulu sözler. (Hem de rakiplerini felç eden cinsten)

-Miting meydanları kalabalık olsun diye her bölgeden insan taşınır.

-Miting meydanında tezahürat yapacak paralı amigolar ayarlanır.

-Parti liderlerinin miting meydanında yapacağı konuşmalar itina ile hazırlanır.

-Partilerin miting meydanlarında satışa çıkardığı rozet, bayraklar ticaret ruhundan anlayan profesyonel ekiplerimiz tarafından satışa sunulur.

-Miting meydanının süslenmesi ve ses düzeninin ayarlanması...

-İrili-ufaklı her parti için seçim vaadi listesi hazırlanır.

-Rakiplerin ithamlarına cevap verecek yazılar...

-Rakiplerini zor durumda bırakacak arşiv bilgisi...

-Parti lideri şehrin dışında kalabalık bir araba konvoyu tarafından karşılanır.

-Miting dışında şehrin her bir cadde ve sokağına sıfır km araçlarımızla canlı parti propagandası yapılır.

-Yeterli aday başvurusu olmamış partilere aday bulunur.

-Aday adayı olup seçilebilecek sıradan adaylık isteyenlere garanti sıra temin edilir.

-Aday adayı olduğu halde partisinden listeye girememiş kişiler için seçilmenin dışında bir koltuk ayarlanır.

-Miting meydanında sesi kısılanlara uzman doktorlar vasıtasıyla sağlık desteği verilir.
-İftar programları tertip edilir.

-Miting çalışması dolayısıyla oruç tutmada zorlanan ve oruçta gözü olmayan siyasi parti liderlerinin oruç tutmaması için "Oruç tutmayabilir" fetvası alınır. (Bu fetva biraz tuzludur: Bunu isteyenler dünyadaki maliyetine, ahiretteki akıbetine katlanacağına dair noter tasdikli, ıslak imzalı belge vermek zorundadır.)

-Her türlü ittifak ayarlaması yapılır, ittifaka yeni isim bulunur.

Daha neler neler!.. Bir telefon kadar yakınım size...Benimle çalıştığınıza pişman olmayacaksınız.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde