Bir tanıdığımız vardı, oturur kalkar hep eşinden; eşinin
kendisini ne kadar sevdiğini, kendisine iş yaptırmadığını, mutfağa
girdirmediği, eşinin her istediğini aldığını, sözünden çıkmadığını, bir
dediğini iki etmediğini, çalışmak istediğini ama kıskandığından dolayı eşinin
izin vermediğini, veli toplantısına gidip çocuğunun öğretmeniyle
görüşmesine bile gönlünün razı olmadığını, kendisine kıyamadığını, zira kendini
8 yıl istediğini... anlatır dururdu. Kendisi de giyim-kuşam ve makyajına dikkat
eder, vitrinlik gibi apartmanın önünde arzı endam ederdi. Kolay kolay kimseyi
beğenmez, kendisine de laf kondurmazdı. Kim bir şey söyleyecek olsa avukat gibi
konuşmasıyla ve yüksek ses tonuyla herkesi bastırırdı. Alış veriş hastası ve
marka tutkunu bir görüntüsü vardı. Eşi kimseyle pek hasbihal etmese de eşinin
kendisi üzerinde titrediğini, eşinin kendisine sırılsıklam aşık olduğunu ve bu
yüzden kendisini sekiz yıl beklediğini bilirdi, hanımının anlatımından
dolayı.
Bir
gün postacının getirdiği ihbarname ile haberdar olduk. Bizim aşıklar ayrılmaya
karar vermişler. Daha doğrusu kocası eşinden ayrılmak için boşanma davası
açmış. Ondanmış meğer eskisi gibi dışarıya çıkmamaları, kimseye selam
vermemeleri...Hasılı koca evi terk etti, kadın ise boşanmamak için uğraşıp
didiniyor...Dillere destan olan aşk ise maalesef bu şekilde sona erdi.
Tüm
bu bildiklerimi eşimden dolayı biliyorum. Yazıyı okumaya başlayan bu adam
meslek mi değiştirdi demesin. Niyetim paparazzilik falan değil, böyle şeyleri
yapmak istesem de zaten beceremem. Beni bunu yazmaya iten sebep bu günlerde
sosyal medyada görmeye başladığım aşk sahneleridir. Alakası var mı
bilmiyorum ama sanal alemde evlilerin veya evlenecek olanların paylaştığı
resimler nedense bana mahallemdeki birbirine sırılsıklam aşık olduklarını
zannettiğim çifti aklıma getirdi. Sanaldan gördüğüm bu paylaşımlar yine bana
Leyla ile Mecnun’un, Kerem ile Aslı’nınki de aşk mıymış dedirdir cinsten. El
ele tutuşmalar, yanak yanağa gelmeler, göz göze bakışlar, adına şiir yazmalar,
alınan hediyelerin paylaşımı, ‘Aşkım seni seviyorum’ sözleri… efendim bunlar
söylemekle baş olmaz. Eğer biraz sosyal medyayı takip ediyorsanız mutlaka
görürsünüz böyle aşk sahnelerini. Ne kadar samimiler, ne kadar aşıklar
birbirine bilmiyorum ama görüntü düşman çatlatır cinsten. Umarım bu görüntüler
hem gerçek olur, hem de evlilikleri her
daim sonuna kadar sürer. İnşallah mahallemdeki dillere destan gibi görünen evli
çiftin aşkı gibi olmaz bunların sonları. Çünkü evlilikler ailenin temelidir.
Mutlu ailelerle mutlu nesiller yetişir, parçalanmış aile çocukları mutsuz mu
mutsuz. Allah hiçbir evli çifti ayırmasın, dinin hoş karşılamadığı boşanmayı
nasip etmesin, insanlar toplumun çekirdeği olan yuvalarını bozmasın. Umarım
aşkları ilanihaye devam eder.
Kimsenin aşkında falan gözüm yok bilesiniz. Ama benim
bildiğim aşk özeldir, özelde kalır. Cümle aleme ilanı aşk yapmak hoş bir
görüntü değildir. Aşk sosyal medyada, sanal alemde, cümle alemin önünde
yaşanmaz. Aşk, bir başkası gördüğü zaman yüzün kızarmasıdır. Aşk özelde yaşanır, evde yaşanır. Aşk hayatı paylaşmaktır, birbirini
olduğu gibi kabul etmedir, belli bir süre gönül eğlendirme hiç değildir,
samimiyettir. Yelkenleri indirmedir, hayatı toz-pembe olarak görmemektir.
Ne olur gençler! Aşkınız özeliniz olsun, mutlu bir ailenin
temelini oluştursun. Üçüncü kişiye çektirerek paylaştığınız fotoğraflar, olduğunuzdan farklı durmanın fotoğraflarıdır. Aşkın fotoğrafı olmaz. Olsa olsa
sahte bir duruştur. Tekrar ediyorum aşkınızı özelinizde yaşayın. Öyle yaşayın ki görüntünüz değil, örnek yaşantınız düşman çatlatsın!.. 03/07/2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder