90'lı
yıllar fakültede öğrenci iken ramazan ayı geldiğinde ve bayrama girerken Hilal
göründü, görünmedi tartışması olurdu. İslam dünyası oruca başlama ve bayrama
girme konusunda 2'ye hatta 3'e bölünür, herkes de kendi görüşlerinin daha doğru
olduğunu savunurdu. Biz kendi görüşümüz daha doğru diye hakkında ayet ve hadisi
delil olarak dile getirmeye çalışırken birileri içine düştüğümüz durumdan
dolayı halimize bıyık altından gülmeye devam etti hep.
Fakültede
fikrini aldığımız Prof. akıl hocamız
bize: "Peygamberimiz Ramazan orucunu bir iki gün kala karşılamayınız
buyuruyor. Siz üç gün kala oruç tutmaya
başlayabilirsiniz" der. Biz de orucumuza halel gelmesin diye 3 gün
öncesinden oruç tutmaya başlardık, peygamberin oruca daha dinç girilsin
düşüncesiyle söylediğine aldırmadan.
Orucun
başını bu şekilde halleder, orucumuzu tutardık. Orucun sonuna doğru yine bir
telaş alırdı bizi. Bayram ne zaman? Hilal ne zaman göründü diye mesele edinmeye
başlardık. Çünkü Diyanet güven vermezdi o günlerde bize. Gözümüz kulağımız
uzaklardan gelecek haberde idi. Birbirimizden
haber beklerdik. Arife günü bir dostumuz arardı: "Malatya'daki
kardeşlerimizden haber geldi, bugün bayram" diye. Madem bugün bayram,
oruçlu olmak haramdır diye bir yudum su içerdik. Göreve başladım Adıyaman'a
geldim. Bu sefer bu tür haberler Konya'dan gelmeye başladı. Nedense KM'lerce
uzak olan Konya; Malatya'dan, Sınır komşusu Adıyaman ise Konya'dan haber
alıyordu. Haberi veren de kim belli değildi. Bildiğimiz, Müslüman
kardeşlerimizdi haberi veren. Diyanetten daha güvenilir gelirdi bize.
Yaş
ilerleyip olgunlaştıkça kendi kendime sormaya başladım, bu işler niye böyle
oluyor diye. Müslümanlar niçin aynı günde oruca başlayıp aynı günde bayram
edemiyorlardı. Daha mayıs ayında 55 ülke bir araya gelmiş, ortak karar
almışlar. Sonuç yine farklı günlerde bayrama girdik.
Birlikten
ne kadar uzağız yine. Hem de o kadar
uzağız ki. Allah'ın ayetlerinden olan "Güneş ve Kamer bir hesap
üzerinedir" denmesine rağmen. Yine
Bakara 189. ayette: “Sana hilâlleri soruyorlar. De ki: ‘Onlar, insanlar ve hac
için vakit ölçüleridir" denmesine rağmen.
Peygamberin: "Biz ümmî bir milletiz. Okuma, yazma bilmeyiz... Hilali
görünce oruca başlar, yine Hilali görünce bayram ederiz" demesine rağmen.
Astronomi ilmi iyice ilerlemiş, rasathanelerde ileri seviyede gözlem ve
incelemeler yapılıyor olmasına, bilimin aylar öncesinden Güneş'in, Ay'ın ne
zaman, nerede tutulacağı bilimsel tespitlerine rağmen biz hala Hilal göründü
mü, görünmedi mi tartışmalarını yapıyoruz. Bir ve beraber olacağımız basit ve
kolay bir konuda bile ayrılmayı becerebiliyoruz. Helal olsun bize... Peygamber
ne desin başka Allah aşkına. Açık değil mi şu söz: "Biz okur yazar
değiliz, hesap bilmeyiz." Yaşadığı dönemde Astronomi ilmi bugünkü gibi
gelişmiş olsaydı Peygamber Astronomi ilminden faydalanırdı. Başka bir şeye de
itibar etmezdi.
Hasılı
bu bayramda ağzımızın tadını kaçırdılar bazı ilim bilmez, irfan bilmez
kişilerimiz yine. İslam dünyasının başına ne gelirse bizi birbirimize düşüren
olarak Amerika, İsrail gibi dış güçlerde ararız düşmanı hep. Bu sefer düşmanı
dışarıda aramaya gerek yok, sapı da bizden maalesef. Bizim bizden başka düşmana
da ihtiyacımız yok. Allah Müslüman yöneticilere, ilim adamlarına feraset,
basiret versin. Bilimsel verilerle aklı kullanmayı nasip etsin inşallah.
90'lı
yıllardaki Diyanet'e olan güvensizliğim, Sait Yazıcıoğlu, Ali Bardakoğlu ve
Mehmet Görmez'in Diyanet İşleri Başkanı
olmasıyla beraber yerini güvene bırakmıştır. Rasathane'ye de itimadım
sonsuzdur. Benim için oruç, bir ve beraber başladığımız gündür. Aynı günde
bayram yaptığımız gündür bayram.
Umutlarımız
önümdeki Kurban Bayramında. Bakarsınız hep birlikte bayram yapar İslam Dünyası….09.07.2016
** 10/07/2016 Kahta Söz gazetesinde yayımlanmıştır.
** 10/07/2016 Kahta Söz gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder