Sanal âlemde yazmaya başlayalıdan beri görüştüğüm eş-dost, yazılarımdaki üsluba dikkat çekerek: " Kardeş çok farklı bir üslubun var..." şeklinde tepki verdiler. Bugün okulda karne verme hazırlıkları yaptığım esnada 2005 yılında bir seminerde birlikte olduğum bir meslektaşım aradı: "Hocam sanal alemde sizi takip ediyorum. En son yazıp paylaştığın 'Ben devlete iş yapmam' yazını okudum. Çok farklı bir üslubun var..." dedi. Çok farklı yerlerde olan eş-dostumun, aralarında anlaşmışcasına üslubuma dikkat çekmesi bu konuda bir konsensüsün oluştuğunu göstermekte.
Dostlarımın iltifatları nefsime hoş gelmiyor değil hani. Sağ olsunlar, var olsunlar. Fakat ne zaman üslup dense ilk önce içim cız eder, kısa bir tereddüt geçiririm, acaba bir pot mu kırdım diye. Adam seni methetmiş, üzerine bonus mu istersin diyebilirsiniz. Haklısınız. İşin içinde üslup olunca hemen beni 11 yıl öncesine götürür.
2007 yılında okuluma bir öğretmen atanmıştı. Senebaşı toplantısını yaparken "Hocam üslup, üslup" dedi. Gündem konularını görüşmeye devam ettik. Bir iki ay sonra yine mini bir toplantı için bir araya geldik. Konuşmamın arasına aynı bayan girerek " Hocam üslup, üslup" dedi. Toplantıyı bitirdikten sonra bayan öğretmeni odama çağırdım. Hocam iki defadır toplantılarda 'Üslup üslup' diyorsun. Benim üslubumda benim farkına varmadığım bir sorun mu var dedim. "Hayır hocam üslubunuzda bir sorun yok. Zira konuşmalarınıza özür ile başlayıp özürle bitiriyorsunuz. Hatta hoşuma da gidiyor üslubunuz" dedi. O zaman mesele ne dediğimde: " Bak hocam! Ben bu okula sizinle ilgili ön yargıyla geldim" dedi. İyi de hanımefendi, siz beni tanımıyorsunuz, daha tanışalı iki ay oldu. Birbirimizi yeterince tanımıyoruz, ben meslektaşlarımı, meslektaşlarım da beni çalışarak tanısınlar dedim. " Benim eski okulumun müdür yardımcısı sizin okulunuzdaki ... öğretmenin arkadaşıymış. Ben buraya gelmeden önce sizi nasıl biri diye araştırdım. O yardımcı, sizin hakkınızda arkadaşı olan öğretmeninizden aldığı bilgileri bana aktardı. Hakkınızda hiç olumlu bir şey söylemedi. Davranışınıza, üslubunuza bir şey diyemiyorum. Ders programını da çok güzel yapıyorsunuz. Sizinle ilgili hiçbir sıkıntım da yok. Ama sizinle ilgili kafamda oluşan ön yargılardan kurtulamıyorum. Hatta hep acaba diyorum, ne zaman kötülük yapacak diye hop oturup hop kalkıyorum, kusura bakmayın" dedi. Hocahanım kusura bakacak bir şey yok. Ama hakkımda bilgi veren ve size bilgi aktaran arkadaş anladığım kadarıyla dedikodumu yapmış, hatta iftira atmış. Sizin eski okulun yardımcısını bilmem ama bizim buradaki arkadaş üstelik namaz da kılıyor. Dedikodu yapmak ve iftira atmak bir Müslüman kimliğine yaraşmaz. Çünkü kıldığı 'namaz fuhşuyat ve kötülüklerden Müslümanı uzaklaştırması' lazım. Gördüğüm kadarıyla uzaklaştırmamış dedikodumu yaptığına göre... Arkadaşın benimle bir sorunu varsa tüm toplantılarda herkese, aramızda iletişimi, okula devamı ve derslerde verimi eksik etmeyelim. Benimle ilgili her türlü eleştiriyi yapabilirsiniz diye açık çek veririm. Demek ki bu arkadaşın kendine öz güveni yok. Benimle konuşacak medeni cesareti yok. Ancak arkadan konuşuyor. Seni bana doldurmak suretiyle neyi amaçlıyor gerçekten anlayamadım... Üstelik dedikodumu yapan bu arkadaşla geçen sene bazı meseleleri konuşmak için okul dışında bir yerde buluştum. Kendisine anlat derdin ne dedim. Bana, "Ben senden korkuyorum. Sizi araştırdım okul dışında çok iyisiniz, okulda kötüsünüz" dedi. Ne kötülük yaptım dedim. "İşte, yok bir şey" dedi. Kendisine, hocam müdür olarak sana 3 şekilde kötülük yapabilirim. Şimdi ben sana sorayım sen cevap ver dedim. Haftalık ders programını bozuk yapabilirim, bozuk mu dedim. "Hayır, çok iyi" dedi. Yaptığın en ufak bir hatada -ki hataların var- soruşturma açar, ifadeni alırım. Var mı böyle şey dedim. "Hayır yok" dedi. Yıl sonu sicil notunu düşük veririm, git notunu il milli eğitimden öğren dedim: "Gittim il milli eğitime. Sicil notumu öğrendim. Notum da düşük değil. Hatta 90 puan vermişsin" dedi. O zaman derdin ne senin dediğimde: Bilmem ben, ben sizden korkuyorum" dedi. Hoca hanım adam kafasında korku dağları oluşturmuş, saplantısından kurtulamıyorsa ben ne yapayım, haydi sen söyle dedim. Hoca hanım: " Söylenecek bir şey yok, durum ortada maalesef" dedi ve teşekkür edip odamdan ayrılırken, keşke kıldığı namazı ona dedikodu ve iftira yapmasına engel olsaydı dedim.
Hasılı yazılarımla ilgili kim farklı bir üslubun var derse hep aklıma " Hocam üslup, üslup" sözü gelir nedense.
Dedikodu, iftirasız, insanlara ön yargısız bakan, iyi üslupla hitap eden ve edilen bir ömür dilerim efendim hepinize... 19.06.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder