—Sana kızıyorum.
—Niye?
—Daha doğrusu yazılarına.
—Ne var yazılarımda?
—Hep eleştirel yaklaşıyorsun.
—Bir şeyler iyi gitmiyorsa, eleştirmek gerek miyor mu? Ki eleştiri kişiyi mükemmelleştirmek için değil mi?
—Öyle de bunu biz bize yapsak.
—Kol kırılsın, yen içinde kalsın diyorsun.
—Aynen öyle.
—İyi de mızrak çuvala sığmaz hale geldiyse olup biteni sağır sultan duyduysa da mı?
—Mızrak çuvala sığmaz ne demek?
—"Herkesin gözünün önünde olan ve net bir şekilde bilinen gerçeklerin gizli tutulması, yokmuş gibi davranılmasının imkansız olduğu" kastedilmektedir.
—Öyle de olsa dost var, düşman var. Bunu bizim söylememiz lazım.
—Bu, kafayı kuma gömmek olmuyor mu? Böyle yapınca kendimizi kandırmış olmuyor muyuz? Hem bu dilsiz şeytan olmak değil mi? Hani biz bir kötülük gördüğümüzde elimizle, gücümüz yetmiyorsa dilimizle, buna da gücümüz yetmiyorsa kalbimizle buğzetmeyecek miydik?
—Başkası çok mu iyi yapıyor?
—Başkası senin hocan mı ki onlar da yapıyor diyorsun?
—Ama hep muhalifsin. Hiç mi iyi yanımız yok?
—Varsa da olumsuzlukların içinde kaybolup gidiyor. Sonra muhalif olduğumu nereden çıkarıyorsun? Senin sorunun eleştirel bakış ile muhalifliği karıştırmak.
—Yine de kızıyorum yazılarına.
—Kızmaya kız da ben senin istediğin gibi yazmak zorunda mıyım? Senin noterin miyim ben? Ayrıca ben yanlış yazıyorsam, senin istediğin gibi yazmıyorsam, benimle uğraşacağına, bugün ne yazmış diyeceğine otur yaz doğrusunu. Elinden alan mı var?
—Eleştiri eleştiri... Nereye kadar?
—İşler düzelinceye kadar. O zaman baba da iş kalmaz.
—Eleştiriden niye korkuyorsun?
—Ha ne bileyim?
—İyi şeyler duymak ister insan.
—Çocuğun var mı?
—Ellerini öper, üç tane.
—Onları hiç eleştirdin mi?
—Çok.
—Niye eleştirdin?
—İstediğim gibi değiller.
—Sen onları eleştirerek onların kötü olmasını mı istemiş oluyorsun?
—Aksine. Daha iyi olsunlar istiyorum.
—Benim yaptığım da bu.
—İyi de başkasını niye eleştir miyorsun?
—Sen kendi ailen ve çocukların dururken başkasının çocuklarını eleştirir misin?
—Ne münasebet. Onlardan bana ne?
—Kusura bakma da ben de senin yaptığını yapıyorum.
—Peki, yazılarından dolayı kendine özeleştiri yapıyor musun?
—Yapmaz olur muyum? Benim her yazım bir nevi özeleştiri zaten.
—Yine de kendimi alamıyorum sana kızmaktan.
—Ben eleştirilerime devam edeceğim, sen de kızmaya devam et. En azından bir mesleğin olur: Kızma mesleği.
—Aslında bir itirafta bulunayım. Eleştirdiğin her konuda bir sorun var. Sadece bunlar söylenmesi istiyorum.
—İşleri istediği gibi gitmeyen böyle ister. Bununla da yetinmez, alkış ister. Bunu ben asla yapmayacağım. Çünkü alkış insana kendini unutturur.