Konya
Şehir Hastanesi Kardiyoloji bölümünden uzman bir hekim bir hastanede güvenlik
görevlisi olarak çalışan bir psikopat tarafından görevinin başında iken şehit
edildi. Doktoru öldüren katil aynı tabanca ile intihar etti. İddia edilen sebep
ise annesinin ölümünden doktoru sorumlu tutması yazılıp çiziliyor.
İnfiale
sebebiyet veren bu olayın ardından hastaneye akın eden yetkililerden ve
devletin üst kademesinden “menfur olayı lanetliyoruz, kınıyoruz” gibi
açıklamalar yapıldı. Tabipler Birliği sağlık çalışanlarının iki gün işe
gitmemesi yönünde grev kararı aldı.
Şimdilerde
Konya’da olan bu olay Türkiye’de ne ilk, böyle giderse ne de son olacaktır. Bakmayın
siz yetkililerin “şiddet yasasını çıkardık, sağlıkçılara uzanan eller kırılacak…”
dediklerine. Bizde şiddete meyilli bu toplum yapısı, bir caydırıcılığı olmayan ucube
“Adli kontrol yasası”, beş yılın altındaki cezalar için cezaevine girilmemesi,
ceza indirimi ve erteleme oldukça sağlıkçıları öbür dünyaya göndermeye daha çok
devam ederiz.
Niçin
meselelerimizi konuşarak çözmeyiz biz? Çünkü buna kelime hazinemiz yetmez. En
önemlisi de şiddete meyilliyiz biz. Çoğumuz hayatın herhangi bir safhasında,
özellikle küçük yaşlarda anne-babasından, büyüklerinden şiddete maruz kalır. Şimdilerde
gittikçe azalsa da okullarda şiddet görenimizin sayısı da az değildir. Bir
zamanlar askerlik de böyleydi. Çünkü bizde şiddet gücü yeten tarafından
güçsüzlere uygulanır. Üzerinde şiddet uygulanan ya da bir şiddeti gören kimse de
fırsatını bulduğu ilk anda şiddete başvurur. Çünkü üzerinde uygulanan şiddet
bilinçaltına işler.
Kanunlarımız
suçluları koruyacak şekilde düzenlenmiş. Toplum yapımız da bu. Ne yapalım bu
durumda? Bu toplum için feda olsun sağlıkçılar mı diyeceğiz? Aslında çok şey
yapmamıza gerek yok. Alacağımız bazı tedbirler şiddeti ve cinayeti en aza
indirger. Tamam, kendini öldürecek ve hayatını karartacak şekilde gözü
kararmış, psikopat türünden insanlarımız var. Kafasına koyan gider evinde,
parkta ve bahçede de bulur sağlıkçıyı. Bunlar için hiçbir şey fayda vermez. En
azından görev mahallinde şiddet ve cinayetlerin önüne geçilebilir. Mesela neler
yapılabilir?
Bir
defa hastaneleri yolgeçen hanı olmaktan kurtarmak lazım. Hastaneye giriş
yapacak kişiler sıkı bir aramadan geçirilmeli. Bunun için güvenlik tedbirlerini
azami seviyeye çıkarmalı. Hastane girişlerinde X-Ray cihazları konmalı. İçeri
giren herkes bu cihazlardan geçmeli. Cebinde silahı, tabancası, bıçak gibi
yaralayıcı aletlerle geçmeye çalışanlar içeri alınmamalı. Girmeye kalkan olursa
derdest edilip güvenlik güçlerine teslim edilmeli. Hastane girişlerindeki
güvenlik görevlisi çalıştırma yerine polisin görev yapacağı şekilde bir
düzenleme yapılmalı. Çünkü özel güvenlik görevlileri polis kadar etkili değil.
Görev
mahallinde veya görevi dışında bir sağlık çalışanına göreviyle ilgili bir tehdit
eden, şiddet uygulamaya kalkan, yaralayan kimseler adli kontrol şartından, CMUK’tan,
ceza ertelemesinden kesinlikle yararlandırılmamalı. Cezası bir gün bile olsa
cezaevine girip cezasını çekmeli.
Bu
tipler kamuda çalışıyorsa kamu ile ilişiği kesilmeli, kamuya girişine engel
olmalı.
Devletin
sunduğu sağlık hizmetlerinden kendisi yararlanmayacak şekilde düzenleme
yapılmalı.
Güvenlik
tedbirlerini ve caydırıcı unsur örneklerini çoğaltabiliriz. Her ne yapılacaksa
bu alanda acele harekete geçilmeli. Değilse; riskli ve cerrahi bölümleri tercih
edecek, hastayla yüz yüze olan branşlarda hastalarımıza ilk müdahaleyi yapacak
ve ameliyata girecek doktor bulamayız.
Son
sözüm de hasta ve hasta yakınlarına olsun. Şu bilinmeli ki yüzdesi düşük de
olsa en basit ameliyatın bile riski vardır. Riskli ameliyatlarda risk yüzdesi
daha yüksektir. Riski göze almayan, sonucuna katlanamayacak, hıncını sağlıkçıdan
alacak, kinini sağlıkçıya kusacak olanlar ne muayene için gitsinler ne tedavi
olsunlar ne de ameliyat olsunlar. Oturup evinde kendi kendilerini tedavi etsinler.