9 Ağustos 2020 Pazar

Eleştirirken İnsafı da Elden Bırakmayalım! *

Türkiye'nin gündem eksiği varmış gibi şimdi de bir rektörün şeffaf bir şekilde atanma şartlarını belirleyerek ilana çıktığı ve herkese duyurduğu personel daire başkanlığına, tüm şartları taşıyan tek kişi olan eşini personel daire başkanı olarak atamasını konuşuyor. 
Kadın tüm şartları taşıyan bir Derya ise, eşiyle de arasında sağlam ve kopmaz bir nikah Bağ'ı var ise bunun neresini konuşurlar bilmem. Tamam, bir haksızlık varsa hep birlikte karşı çıkalım. Ama haksızlığa karşı çıkarken de insafı elden bırakmayalım. Konu madem açıldı, o zaman bu meseleyi enine boyuna irdeleyelim ve sonunda bu işin normal ve rutin bir atama ve olması gereken bir atama olduğunu kabul edelim. 
1. Eşinin tüm şartlara mücehhez olması ehliyet ve liyakate uygun olan değil mi? Böyle liyakatli biri varken başkasını alması hakkaniyete uygun olur muydu? Ne yapalım eşi olmuşsa... Siz ve eşiniz aynı şartlara haiz iken müracaat ettiniz de rektör "Ben eşimi alacağım mı" dedi. Bence rektörün eşini kıskanıyoruz. Eğer yanacaksanız eşinizin bu şartları taşımadığına yanın.
2. Rektör, damadı olmadığı için belki eşini almak zorunda kalmıştır. Adamın damadı vardı da damadına bir makam vermeyip eşini alsaydı, eleştirilerinizde bir haklılık payı olabilirdi.
3. Rektörü eleştirirken lütfen anlamaya çalışalım. Bu kişi rektör de olsa akşam olunca evine gidecek. Çünkü bir ailesi var, evine karşı da sorumlulukları var. İşten yorgun argın evine gidince evde ne olup bittiğini nereden biliyoruz. Eşi, "Bana bak! Ben kimsede olmayan bu şartlara ve üstün meziyetlere sahip iken nerede olsa iş bulurum. Boşalan daire başkanlığına benden iyisini mi bulacaksın? Beni başkan yapacaksan yap yoksa ben yapacağımı bilirim" dese hatta "bunu yapmayacaksan, bir kadın olarak İstanbul Sözleşmesinden doğan 6284 sayılı kanunun bana verdiği yetkiyi kullanmak zorunda kalırım. Nasılsa benim beyanım esas. Polise, rektör bana şiddet uyguluyor desem ve sana 6 ay uzaklaştırma talep etsem, ne yapabilirsin? Başına ne gelecek, basın 'Rektör uzaklaştırma aldı' diye haber yapmayacak mı? Sen en iyisi mi beni al" diye bir emri vaki ile karşılaşmadığını nereden biliyoruz? Sayın rektör, eşinin bu masum isteğini yerine getirmediği takdirde evde aile saadetinin bozulmayacağına bir garanti verebilir misiniz? Eşi, bu işi yapmazsan babamın evine giderim deyip bir aile faciası ortaya çıkmaz mı? Bunlar bir varsayım. Ama tüm bunlar olası değil mi? Nice sebep ve bahanelerle birçok ocak dağılmıştır. Hepimizin istediği aileyi bir arada tutmak değil mi? Aile saadeti bozulan bir rektör, üniversitesini sağlıklı yönetebilir mi? Çocuklarımızı teslim ediyoruz. Bu durumda çocuklarımıza yazık olmaz mıydı?
4.Rektör, eşini mutlu etmek isteyemez mi? Mesela evliliklerinin kaçıncı yılı dolayısıyla bu senenin evlilik hediyesi bir makam olamaz mı? Hangi biriniz eşini mutlu etmek istemez? Öyle evlilik gününde bir gül hediyesi, bir lokantaya götürmek bayatladı artık. Çocuk mu avutuyorsunuz?
5. Rektörün eşiyle ilgili bu tasarrufu çocuklarımıza da güzel bir örnek olur. Aynı şeyi ileride bizim çocuklarımız da yapsa fena mı olur. Aday seçiminde de çocuklarımız, ileride bir makama gelirsem, istihdam edebileceğim kriterlere sahip bir eş seçmeliyim diyecek.
6. Rektör, rektör de olsam evin reisi eşim. Dışarıda emir veren ben, evde eşimden emir almaktan bıktım. Emrim altında çalıştırayım ki bu vesileyle iş icabı emir verebileyim. Böylece hıncımı biraz almış olabilirim diye düşünemez mi?
7. Rektör, eşini yanına alarak "Bak! Evde sen beni beğenmiyorsun ama ben burada binlerce kişiye emir veriyor, onlara hükmediyorum. Bana nasıl saygı gösteriyorlar. Aynı saygıyı senden de bekliyorum" mesajı vermek isteyemez mi?
8. Rektör eve gelince "Hanım! Bugün çok yoruldum" dediğinde eşinin, "Ne iş yaptın? Oturup oturup geliyorsun" sözlerinden bıkmış olmalı ki ne kadar çalıştığını eşini yanına alarak göstermek istemiş olamaz mı?
9. Yardım etmeye ilk önce yakınlarımızdan başlamayacak mıyız? Kişinin eşinden daha yakını olur mu?
10. Eve çift maaş girse fena mı olur?
11. Eşiyle kurumda altlı, üstlü çalışmak belki performansını yükseltiyordur. Biz işte yüksek performans ve verim istemiyor muyuz?
Sözün kısası, eşini üniversitesinde daire başkanı olarak istihdam eden rektörü -siz ne derseniz deyin- ben gördüğünüz gibi haklı buldum, hem de çok masum bir istek. Herkes eşine yanında iş verse işsiz kadın kalmaz. Böylece kadın istihdamına çözüm bulunmuş olur.

*10/08/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

7 Ağustos 2020 Cuma

Ekmeği de Siz Alın, Çayı da Siz Koyun

18'indeki çocuğumdan bugün şantaja benzer bir tehdit aldım. Hani şu pandemi yasaklarına takıldığı için ekmek almaya gitmeyen oğlumdan.

Tüm suçum, oğlum! Bir çay koyar mısın, demek. Bana, "Üniversite tercihinde İzmir'i yazarım bak" demez mi...

Bir düşündüm. Git-gel İzmir 13 saat. Otobüs parası gidiş-geliş 160 TL. Ayrıca cebine harçlık. Bir de barınma masrafı... Baktım, bir çay koydurmak bana çok tuzlu gelecek. Bundan da geçtim. Gider minarelerden Çav Bella söyletmeye kalkar. Neme lazım? Ağrımaz başımı ağrıtmayayım...

Bir tevazu örneği göstererek "Aman oğlum! Dursun, çayı ben koyarım" dedim ve annesine koydurdum. O da koymasaydı kalkıp kendim koyacaktım. Dedim ya mütevazılık benden bir parça.

Aman aman! Siz siz olun, üniversite tercihinde bulunacak çocuğunuz varsa ne ekmek aldırın ne de çay koydurun. Bir dediğini iki etmeyin.

Not: 14'ünde tercihler bitsin. Ben ona ne yapacağımı biliyorum. Hep beraber göreceğiz.

5 Ağustos 2020 Çarşamba

Araç Muayene İstasyonlarında Kredi Kartları Niçin Geçerli Değil? *

Kredi kartları nice zamandır hayatımızın bir parçası. Evden bir yere çıkarken cebimizde cüzdanımızın arasında kredi kartımız varsa cebimizde nakit olmasa da aramayız. Nasılsa kredi kartları da nakit gibi hemen hemen her türlü alışverişte kullanılıyor. Bugün çok az sayıda prensip sahibinin dışında en az bir kart  sahibi olmayan yok gibi.
Çeşitli imkanlar sunan, kolaylıklar sağlayan ve hayatımızı kolaylaştıran kredi kartları, yerinde ve zamanında kullanıldığı takdirde bir de aylık ödemenin hepsi, gününde ödendiği zaman pek sorun olmaz. 
*Kredi kartları bazı alışverişlerde taksit imkanı sunuyor.
*Yaptığın alışverişin ödemesini bir ay sonra yapabiliyorsun.
*Elektrik, doğalgaz, su, telefon, vergi gibi ödemeleri, internet aracılığıyla karttan ödeyebiliyorsun. Ayrıca ödeme için kuyruğa girmeye gerek yok.
*Dijital ortamda satılan her şeyi internet yoluyla karttan çektirebiliyorsun. 
*Kartın varsa cebinde nakit bulundurmana, parayı düşürürüm ya da çaldırırım demene gerek yok. Daha maaş almadım. Cebimde param yok. Alışveriş yapamam diyemezsin.
*Herkesin elini sürdüğü dolaşımdaki paralara el sürmeye gerek kalmaz. Paradan mikrop kapar mıyım endişesi taşımazsın...
Niyetim kredi kartlarını övmek değil. Aslında en iyisini bile evine bastırmayacaksın. Paran varsa paran kadar harcayacaksın. Yoksa, olunca harcama yapacaksın. Kredi kartlar bu denli hayatımıza girmese öyle zannediyorum bu denli borçlu olmayız, borçlarımızı ötelemeyiz, limiti aşmayız, bankaların asgarisini öde, gerisini merak etme sen, tuzağına düşüp faize belenmeyiz. Hal böyle olmakla beraber kredi kartı hayatımızın bir parçası. Hemen hemen her yerde kullanıyoruz ama isteyerek ama istemeyerek.
Kredi kartlarının geçmediği belki de tek istisna, araç muayene istasyonlarıdır. Buralarda kredi kartları geçerli değil. Halbuki tek çekim kredi kartları da günümüzde nakit -gibi- kabul ediliyor. Nedense AMİ(Araç Mua. İst.) illa para diyor. Alınan muayene ücreti kayda değer olmasa nakit alsın diyeceğim. Maalesef az-buz para almıyor.
Araç muayene istasyonlarında kredi kartların geçmemesinin hikmeti ne olabilir?
*Nakite çok ihtiyaçları var da tahsilat için 40 gün bekleyecek takatleri mi yok?
*Nakit çalışmak işletmenin olmazsa olmaz prensibi midir?
*Buraların işletmesini devletten alırken sözleşmelerinde "Ödemeler nakit tahsil edilir" maddesi mi var?
*İşletme, nakit tahsilat yaparak günlük kazancı gecelik faizde mi değerlendiriyor?
*İşletme, faiz çekincesinden dolayı bankalarla çalışmak mı istemiyor?
*İşletme, bu faiz hassasiyetinden dolayı vatandaşı faize bulaştırmak mı istemiyor?
*Araç yakıtsız çalışmadığı gibi nakitsiz de mi çalışmaz?
Nedir gerçekten bunun sırrı? Nakit para sevdasının iç yüzünü bilen var mı? Para bir tarafa, hizmet bir tarafa dayatmasının hikmeti ne olabilir? Anlayan, bilen ve çözen varsa Allah lillah aşkına bir söylesin. Bu konuda hiçbir şey yapılamıyorsa, bari sistem üzerinden aynı anda araç muayene istasyonlarının hesabına geçecek şekilde para transferi yapabilmenin yolu açılsın. Böylece AMİ veznesi 342,20 TL'deki 20 kuruşu tahsil edeceğim, bozuk para bulunduracağım derdi ile uğraşmaz. Yine firma, ücret tahsili yapan görevlilere ihtiyaç duymaz. Böylece daha çok kazanmış olur.
Hasılı, kaybetmezsek bulduk bu araç istasyonlarını.

*08/08/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.