5 Aralık 2024 Perşembe

MESEM'lere Devlet Teşviki

Zorunlu eğitimin kesintisiz 8 yıla çıkarılmasıyla birlikte sanayi ve işyerlerinin çırak ve kalfa ihtiyacı had safhaya ulaşmıştı. Üzerine bir dört daha eklemek suretiyle zorunlu eğitim 12 yıla çıkarılınca sanayi ve işyerlerinin ara eleman ihtiyacı iyice derinleşti. 

Ara eleman ihtiyacını karşılamak amacıyla devlet MESEM'lere ve mesleki teknik ve Anadolu liselerine ağırlık verdi. Memleket meselesi demek suretiyle öğrenci ve velileri teşvik etti. Yeterli kayıt olmayınca işletmelere stajyer almaları karşılığında destek verdi. Bunun için işletmelere stajyer almaları konusunda çeşitli teşvikler sağladı. 2024 yılı için belirlenen staj ücreti 5.100,64 TL'dir. 12. sınıfta olan meslek lisesi öğrencileri için ise bu tutar 8.501,06 TL'dir.

Devletin bu teşviki yerinde. Hatta gecikmiş bir destek. Keşke hiç devlet desteğine ihtiyaç duymadan eskisi gibi çırak, kalfa yetiştirme geleneğimiz devam etseydi de bıçak gibi kesilen ara eleman ihtiyacı için teşvik ve destek vermek zorunda kalınmasaydı. En azından halihazırda stajyer öğrencilere verilen devlet desteği başka önemli alanlarda kullanılabilirdi. 

Sanayi ve işyerlerinin ara elemana ihtiyaç duyacağı hesap edilmeden, zorunlu eğitimi 8 ve 12 yıla çıkarma macerasına girdik. Ara eleman ihtiyacı had safhaya ulaşınca da üzerine para vererek kalfa ve usta yetiştirmeye kalktık. Kısaca bir zamanlar bir kuruş para harcamadan yetişen kalfa ve usta için bugün adeta servet harcıyoruz. Yazık ki yazık. Maalesef plansızlığımız paçadan akıyor. 

Bu kanayan yaraya kısaca dikkat çektikten sonra MESEM işleyişi ile ilgili bir başka hususa değineceğim. 

Görüştüğüm MESEM öğrencilerine, hangi işletmede çalıştıklarını sorarım zaman zaman. Başka soru da sorarım. Devletin verdiği maaş dışında çalıştığınız işyeri ilave para veriyor mu diye soruyorum. Devlet teşviki dışında patronun ilave para vermediğini söyleyen de var, ilave veriyor diyen de var. Çoğu çocuk, işletme bizim kendimizin. Babamın yanında çalışıyorum diyor. Bu şekilde yani babasına ait işyerinde çalışan MESEM öğrencisi azımsanmayacak kadar çok. 

Ne var bunda diyebilirsiniz. Bence de çocuğun ailesine ait işletmede çalışmasında bir sakınca yok. 

Merak ettiğim, babasının işyerinde çalışan MESEM öğrencileri de devlet teşvikinden yararlanıyor mu? Yararlanmıyorsa eyvallah diyeceğim. Şayet yararlanıyorsa yani kendi işyerinde çalışan MESEM öğrencisinin maaşını babası değil de yine devlet veriyorsa, işte buna eyvah diyeceğim. Çünkü ben bunu etik bulmam. Çocuğuna meslek öğreten, kendi işyerinin eleman ihtiyacını kendi çocuğuyla gideren bir baba, müsaade edelim de kendi çocuğuna babalık yapsın. Çocuğunun harçlığını ve haftalığını kendi versin. Devlet bu tür çalışanlara babalık yapmasın. Çünkü babanın yapmadığı babalığı devletin yapması olacak şey değil. Ben belki yanlış düşünüyorum ama bilin ki bu uygulana benim garibime gider. 

Bir diğer husus, devlet bazı alanlara teşvik verirken daha önce teşvik verdiği bazı alanlara teşvik vermeyi kaldırmış. Teşvik verince yanına stajyer alan çoğu işletme, teşvik kalkınca, devlet teşviki kaldırdı, seni işe alamam, elemana ihtiyaç yok diyormuş. Aldığı stajyerin parasını veren de haftalık beş yüz lira veriyormuş. Yani devletin 5.100 verdiği bir zamanda işletme, çalıştırdığına aylık 2 bin lira veriyormuş. Bu rakamı duyunca aha insafsızlar dedim. Gerçekten komik bir rakam. Öyle anlaşılıyor ki dün kalfa yok, çırağım yok diye sızlanan bu tür işletmeler bu konuda samimi değiller. 

4 Aralık 2024 Çarşamba

Protesto Neyinize Sizin?

Yapılan her şeyde bir hikmet varsa, 

Sizin adınıza her şeyi yapıyor, saçını süpürge ediyorsa, 

Gece gündüz koşturuyor, uyumuyorsa, 

İşgalci devleti protesto için miting yapıyorsa, 

İşgalci gücü her platformda eleştiriyor ve veryansın ediyorsa, 

Onların gözünün içine baka baka onlara terörist diyorsa,

Terör devletini sürekli gündemde tutuyorsa,

Siyonizm’e karşı yedi düvel ile mücadele ediyorsa,

Tüm bunları ve daha fazlasını sizin adınıza yapıyorsa...

Tüm bunları takdir etmeniz gerekiyorken size ne oluyor da protesto etmeye kalkıyorsunuz?

Sonra protesto neyinize sizin? 

Ne anlarsınız ayrıca siz protestodan? 

Bir protesto yapılacaksa sizin adınıza biz onu da yaparız. Nitekim yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır. 

Hakaret değil mi bu yaptığınız protesto? 

Halbuki takdir beklenirdi sizden. 

Yaşa, var ol demeniz gerekirken Siyonizm’in dili ve ağzı olmaya kalkıyorsunuz. 

Vah yazık size! Boyunuzdan utanın. 

Kalıbınıza yazık! 

İnsan sıkılır böyle yaparken. 

Hiç utanma ve sıkılma da mı olmaz insanda? 

Hakaret ettiniz de ne oldu? Boyladınız kodesi. 

Haydi kurtarın kendinizi bu dört duvardan. 

Bu daha iyi günleriniz. 

Sicilinize de işlenecek daha. 

İyi hal kağıdınız lekelenecek. 

Ne işe yaradı şimdi? 

Yazık değil mi size? 

Ağzı ve dili olduğunuz Siyonizm haydi sizi kurtarsın da göreyim. 

Bu yaptığınız da kulağınıza küpe olsun. 

Bundan sonra uslu uslu oturmayı bilin. 

Karışmayın bilmediğiniz işlere. 

Biz ne yapıyorsak en iyisini yaparız. Çünkü biliriz. Sizin adınıza düşünür, sizin adınıza yaparız. Çünkü biz her yolun olduğu gibi bu yolun da kitabını yazdık. 

3 Aralık 2024 Salı

Sigara ve MESEM

Sigara içiminde Türkiye'nin dünyada ilk sıralarda yer aldığını bilmeyenimiz yoktur. 
Sigara içenlerin çoğu, sağlık, maliyet ve başka gerekçelerle sigarayı bırakmaya çalışsa da sigaraya başlama yaşı bu ülkede gittikçe aşağıya doğru inmekte. 11 yaşındaki çocuklar bile sigara içmeye başlıyor. 
Diğer lise ve ortaokullarda okuyan, bir hedefi olan ve bu hedef doğrultusunda ilerleyen çocukların büyük çoğunluğunun sigara içtiğini sanmıyorum. Sanayi ve işyerlerinde çalışan, aynı zamanda MESEM (Mesleki Eğitim Merkezi) adı verilen okullarda haftada bir gün okula gelen lise öğrencilerinin kahir ekseriyeti maalesef sigara içiyor. Neredeyse içmeyen yok gibi. Kız öğrencisi de içiyor, erkek öğrencisi de. Başı örtülüsü de içiyor, başı açığı da 9.sınıf öğrencisi de son sınıf öğrencisi de. 
Son yıllarda her üründe olduğu gibi sigaralara da büyük zamlar geldi. Bu zammın altından kalkamayan büyüklerin çoğu tütün içmeye yönelirken bu MESEM öğrencileri içerisinde tütün içen neredeyse yok gibi. Hepsi kaliteli ve pahalı sigara içiyor. Nasılsa devlet destekli bir işte çalışıyorlar. Ailelerinden görmedikleri harçlığı devlet veriyor. Bu yüzden de sigaraya verdikleri para onlara dokunmuyor. 
Devlet desteğinden dolayı her geçen gün öğrencisi artan MESEM öğrencilerine yeni öğrenciler katıldıkça, öyle zannediyorum sigara ve tütün içiminde açık ara önde olacağız. Çünkü aşağıdan dip dalga geliyor. 
Anlamadığım, 18 yaşın altındaki bu çocuklar bu sigaraları market ve bakkallardan nasıl alabiliyor? Çünkü bildiğim kadarıyla 4207 sayılı Kanunun 194.maddesinde, "18 yaşın altındakilere sigara satanlara 6 aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” yazmaktadır. Kanunun bu maddesi hala yürürlükte iken bu çocuklar bu sigara paketlerini nasıl satın alabiliyor, bakkal ve market bunlara nasıl satış yapabiliyor?
Herhalde bu çocuklara sigarasını anne babaları almıyordur. Ayrıca bunu kaç anne baba yapar? Öyle zannediyorum, ceza kanununun bu ağır yaptırımına rağmen çocuklar rahatça sigara almaya gidiyor, esnaf da çekinmeden satış yapıyor. Yani kimsenin yasağı dinlediği yok. Çünkü kanunun ilgili maddesi uygulanmıyor. Bugüne kadar da 18 yaş altına sigara sattığı için yargılanan ve hapis cezası alan bir işletme duymadım. 
Merak ediyorum, kanun yapıcı, uygulamayacağı, takip ve denetimini yaptıramayacağı böyle cezayı kanuna niçin koyar? Yürütme niçin görevini yapmaz? Bu ülkenin en büyük sorunu da budur zaten. Çünkü her şeyin kanunu, yönetmeliği var, hepsine ceza müeyyide var. Fakat uygulanmıyor. O zaman ne anladık bu işten. Kanunlar laf olsun, dostlar alışverişte görsün diye mi çıkarılıyor? 
Elbette bu işler yasakla, cezayla sonuç alınacak şeyler değil. Yaşı uygun olsun veya olmasın, sigara içen, içmeyi kafaya koyan bir şekilde bu sigarayı alır ve içer. Yine de Kanunun ilgili maddesinin tavizsiz uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Şayet uygulama imkanı yoksa bu konuda zaaf gösterilecekse, kanun koyucunun yapacağı, ilgili kanundaki uygulanmayan müeyyideyi kaldırmaktır. Çünkü devlet olmanın gereği, koyduğu kuralı uygulamaktan geçer. Ki devlet ciddiyeti bunu gerektirir.