6 Şubat 2023 Pazartesi

Yatmaya Giden Yöneticiye Ne Yapardınız?

Bir okul yöneticisi yöneticiliğinin yanında sportif faaliyetlere de önem verir. Gençlik ve Spor Bakanlığının planladığı izcilik kursuna katılmak için müracaat eder ve kabul edilir.

Gençlik ve Spor Bakanlığı ilgili yöneticinin çalıştığı iline, İl de ilçeye "... uygun görüldüğü takdirde kursiyerin x ilimizdeki izcilik kursuna katılması..." şeklinde yazı gönderilir. Kursiyere de kurs yeri ve tarihi Bakanlık tarafından mesaj olarak gelir.

Yöneticiye mesaj gelmesine rağmen yazı gelmez, gecikir. Kursiyer nasılsa yazı arkadan gelir, kursa gününde katılayım diyerek yazı gelmeden kursun yapılacağı ile gider. Beklenen yazı ise kursun başladığı günün pazartesi ilçeye düşer. İlçe yöneticisi, okul yöneticisinin kursa gidip gitmediğini soruşturur. Kursiyerin gittiğini öğrenince iznim yok, geri gelsin, okullar açılacak, bu ne kursu der. 

Kursiyere ulaşılmaya çalışılır ama bulunduğu yerde telefon çekmediği için ulaşılamaz.

Nihayet bir başkasının telefonundan kursiyere ulaşılır. Geri dön denir. Kursiyer, buraya kadar geldim, ilk gün kursa katıldım. İzin verilmiyorsa, yıllık iznimden kullanırım diyerek okul müdürünü arar. Beş gün izin yazdırır.

Kursiyerin geri gel emrine rağmen geri dönmeyip üzerine de izin yazdırması ilçe yöneticisini küplere bindirir. Çünkü ona göre okullar açılacak. Eğitim ve öğretime hazırlık yapacağı yerde bu kursiyer kursu bahane ederek oraya yatmaya ve keyif çatmaya gitmişti. Ona gösterecekti gününü.

Bir hafta sonra kurstan dönen kursiyer ve ona izin yazan okul müdürünün yazılı savunması alınır. Savunmaları yeterli görmez üst yönetici. Bir muhakkik görevlendirerek soruşturma açar. Muhakkikin incelemesi ve soruşturması sonuçlanır ve yaymaya gider kursiyere maaş kesim cezası teklifi yapılır. 

Üst yönetici cezayı vermeden önce prosedür gereği kursiyerin son savunmasını alır.

Savunmanın ardından sübut bulan maaş kesim cezasını mı verdi, bir alt ceza olan kınamaya mı dönüştürdü ya da savunmayı bu sefer yeterli görüp ceza vermedi mi bilinmez.

Bilinen bir gerçek var, ceza vermemesi mümkün olmasa gerek. Çünkü bu kadar uğraşıya bir ceza yakışırdı zira. Ne demek koskoca üst yöneticinin geri dön fermanına bir okul müdür yardımcısının muhalefet etmesi. O zaman görecekti gününü. Ve bir daha da kendisine rağmen böyle bir maceraya gitmeyecekti.

Şimdi gelelim size. Siz bir üst yönetici olsanız, böyle bir durumla karşılaşsanız, ne yapardınız? Problemin Kaynağı olup problem mi çıkarırdınız? Başına buyruk kursa giden yöneticiye dönüşte sözlü uyarı mı yapardınız? Meselenin üzerine hiç gitmez mi idiniz?

Görebilecek miyim?

Depremi dört gözle beklediğimizi, depremi heyecanla geçireceğimizi, 

Deprem olunca sarsıntının dışında hiçbir şey görmediğimizi,

Bina yıkılacak diye endişe etmediğimizi, 

Sarsıntıyla beraber kimsenin dışarıya kendisini atmadığını, balkondan atlamadığını, 

Depremin ardından yıkılan binanın olmadığını, 

Bina altında kimsenin kalmadığını, ölmediğini, yaralanmanın ve  mal kaybının olmadığını, 

Sarsıntının ardından can ve mal kaybı olmadan herkes kaldığı yerden işine devam ettiğini, 

Depremle ilgili birimlerin deprem bölgesine gitmeye ihtiyaç duymadığını, 

Devlet yetkililerinin deprem bölgesine gitmediğini, 

Kızılay'ın ve yardım kuruluşlarının deprem bölgesine yardım götürmediğini, 

İnsanların evlerine giremedikleri için çadırlarda yaşamadığını,

Deprem fırsatçılarının olmadığını,

Depremden dolayı kimsenin kimseyi suçlamadığını,

Bir ev alırken veya satarken ev depreme dayanıklı mı, bu ev ne zaman yapıldı, ev de eskiymiş, deprem vergisi var mı gibi soruların sorulmadığını, bu tür soru ve muhabbetlerin hakaret kabul edildiğini,

Müteahhit ve ustanın ucuza mal etme ve daha fazla kazanma hırsıyla malzemeden kaçırmadığını,

Malzemeden kaçıranlara devletin yumruğunu balyoz gibi indiğini,

Çürük bina yapanlar olursa, ilgililerin en ağır ceza aldığını, bu cezanın teşebbüs edecekleri kulağına küpe olduğunu,

Ülkemin günü kurtaran politikalardan, prensipleri ve yerleşmiş devlet kültürünün olduğunu,

İşini kötü ve eksik yapmasından dolayı kimsenin gemisini kurtaran kaptan olmadığını, yaptığının yanına kar kalmadığını,

Bu ülkede deprem dahil hayatın her alanında kan, gözyaşı ve keder olmadığını vs.

Görebilecek miyim?

Depreme Teslim Olmuş Bahtsız Ülke

Tüm fay hatlarının geçtiği,

Sık sık büyük depremlerin olduğu, 

Her depremde yüzlerce, binlerce binanın un ufak olduğu, 

Altında insanlarımızın kaldığı, 

İğneyle kuyu kazarcasına enkazın deşelendiği, 

Altında canlı arandığı, 

Çoğuna mezar olduğu, çoğunun da yaralı kurtarıldığı, 

Devletin tüm imkanlarını seferber ettiği, 

İnsanımızın elinden gelen yardımı ulaştırmak için organize olduğu, 

Günler, aylar ve yıllarca yaraları sarmakla uğraştığı, 

Yıkılan binaların yerine yeni binaların yapıldığı, 

99 ve 2008 deprem yönetmeliğine uygun binaların yapıldığı, 

Yıkılan binaların eski binalar olduğu, belki yeni yönetmeliğe göre yapılan binaların da yıkıldığı, 

Depremin ardından yaralar sarılmasına rağmen kimi yaralıların engelli kaldığı, 

Kiminin psikolojik sorunlarla yaşamaya devam ettiği, 

Vatandaşın tüm yardımseverliğinin yanında bu depremleri bazılarının fırsat bilip fırsatçılık yaptığı, 

Deprem ola ola devletin deprem sonrasında iyice profesyonelleştiği, 

99 Gölcük depremiyle deprem vergisi diye bilinen geçici verginin (ÖTV) konduğu, bu verginin sonraki hükümetler tarafından kalıcı  hale getirildiği, alınan bu verginin depremlerde ve depreme hazırlıkta kullanılacağı bilgisinin verildiği, 

Her depremden sonra bina yıkılması, ölü ve yaralılardan ibaret bildik sahnelerin devam ettiği,

Deprem bölgesinde depremleri yaşamamıza ve her depremde ağır bedeller ödememize rağmen depremle yaşamayı bir türlü öğrenemeyen ve bir türlü kalıcı tedbirler alamayan ülkenin adı maalesef Türkiye’dir.

Tüm bu olup bitenlere rağmen ne sağlam bina yaparız ne de depremlere kurban vermekten vazgeçeriz. Maalesef böyle geldik, böyle gidiyoruz.

İnanın, deprem sonrası verdiğimiz hummalı eforu, başlattığımız seferberliği, harcadığımız maddi ve manevi değerleri, deprem öncesi sağlam bina yapmaya versek, bu ülkeyi bir baştan diğer başa imar ederiz. Bir daha da depremlerde bu milletin hiçbir ferdinin burnu kanamaz. Yapamaz mıyız? Yaparız. Yeter ki bu irade ortaya konsun.