Ana içeriğe atla

Arıza Tespiti ve Yol Gösterme

08.08.2024 tarihli araç muayenesinden ağır kusurlu bulunmasını istediğim aracımın muayenesi onaylanınca, umduğum dağlara karlar yağdı, iş başa düştü dedim. 

Sanayinin yolunu tuttum. Çünkü arabamdan; bilemediğim, tamirciye götürdüğümde sesi normal cevabı aldığım, bana göre normal olmayan bir ses geliyordu. Özellikle gaza bastığım zaman ses daha belirgin bir şekilde belli oluyordu. İstedim ki 1822 TL muayene ücreti verdiğim TÜVTÜRK bunu bulsun. Yine kontağı kapattığımda dıt dıt ötme sesi geliyordu bir müddet. Bunun gazla ilgili olduğunu biliyordum ama araba çalıştığı için çok da önemsemedim. 

Arabamdan benim arabama özgü çıkan sesin bir faydası vardı. Araba oğlanda iken oğlan yanımdan geçerken bu ses bizim arabanın sesi deyip kulak kabartırdım o kadar geçen aracın içinden. İnsanın kişiye özgü, emsallerinden farklı sesi olması da ayrı bir sevinç duygusu. Bu durumda insan kendini özel hissediyor. 

Sesi değişik çıksa da yolda bırakmayacak şekilde işimi görüyordu. Ama bunu gel de oğlana anlat. İş bilmez, arabadan anlamaz ama anlamadığını bilmeyen iki gencin, bu arabadaki ses triger kayışından geliyor demesi üzerine ister istemez, yolda kalır, daha büyük hasara yol açarım endişesi içine giriyor. Bizim arabada triger kayışı yok, zincir var desem de ya zincirin değişme zamanı geldiyse dedi bu sefer.

Oğlanın endişesi gitsin, ne olacak bu arabanın hali diye kara kara düşünmesin diye tamirciye gittim. Bu arada giderken gaza basınca sesin daha net çıktığını anladım. Bu sefer ustaya gösterirken gaza basınca ses değişik çıkıyor diyeceğim. Bu da benim için bir aşama. 

Sanayiye gitmişken hepsini yaptırayım istedim. 

Uzun süredir tamirciye gitmediğim için Karatay Sanayisinin içinde tamircimi aradım durdum araç içinde. 

Sonunda buldum. Kalfaları varmış dükkanda. Ustayı sordum. Az sonra gelecek dediler. 

Aracın neyi var dedi 15-16 yaşındaki çalışan. 

Yolda giderken gaza yüklenince sesin arttığını öğrendim. 

Kaputu açtık. Gaz verince dinle dedim. Dinledi. Arabanın bir orasına, bir burasına göz gezdirdi. Gazla dedikçe boşta gaza yüklendim. İrili ufaklı diğer çalışanlar da geldi sesi dinlemeye. Bilemedim abi. Usta gelince baksın. Yalnız devridaimden geliyor gibi dedi. Öğle vakti olunca yemek yemeğe koyuldular. 

Az sonra usta geldi. Haydi yemeğini ye dedim. Olur dedi. Biz bekledik. 

Neyi var dedi. Gaza basınca ses geliyor dedim. Çalıştır, gaza bas dedi. Ekzozcuya gideceksin. Benlik bir şey yok. Ya düzlesin ya da kesiversin egzozcu dedi bir çırpıda. Helal olsun, usta dediğin böyle olmalı dedim. TÜVTÜRK'ün 1822 lira karşılığında bulamadığı arızayı buldu. Üzerine egzozcuya, oto gazcıya git diyerek yol gösterdi. Arıza tespiti ve yol gösterme işini de meccanen yaptı. Allah başımızdan eksik etmesin böyle ustaları. Sadece para almamasına değil duam. Düşünün ki arızayı tespit edemese, içimde bir endişe olduğu halde gelen değişik sesle trafiğe çıkmaya devam edecektim. 

Önereceğin egzozcu var mı dedim, yok dedi. Kontağı kapatınca dıt dıt sesi geliyor. Bunun için kime gideyim dedim. Arka sokaktaki falan oto gazcıya git, benim gönderdiğimi söyle dedi. Teşekkür edip ayrıldım.

Gaz ayarı için gittiğim oto gazcıdan diğer yazımda bahsetmek istiyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde