Hayatım boyunca ne kedi
olabildim ne de fare tuttum. Bir gün bahtım açılır da bir fare tutabilirsem
artık bir farem var deyip rastgele her yere gitmem. Bir bakarım: Gideceğim yer
beni istiyor mu? Gittiğim takdirde birilerini huzursuz eder miyim? Beni görünce
insanlar üzerime çullanmaya kalkar mı? Ben gitmesem işler yürümez mi? Mesela
bir cenazeye gitmezsem farzı kifayeyi ihmal eder, cenaze orta yerde kalır. Bu
yüzden indi ilahi de sorumlu olur muyum? Gitmezsem aranır, niye gelmedi derler
mi?
Haydi hepsini düşündüm,
kambersiz düğün olmaz deyip çıktım yola. Beni görünce insanlar cazibeme
dayanamadı. Ben de bunun gibi bir fare tutacağım ama bahtımın açılması için
buna elimi dokunacağım dedi. El bu. Yumuşak da gelir, biraz sert de. Çünkü
sevenlerimin el vermesine hazırlıklı olmalıyım değil mi? Ne de olsa orta yerde
benden kaynaklanan bir hengame oluştu. Gülü seviyorsam dikenine katlanmalıyım
değil mi? Sert bir el geldi diye ortalığı velveleye vermemin manası var mı?
Yumruk acıttı, beni öldürecekler denir mi? Cenazesini kıldığım şehit “beni
öldürecekler, kurşun, mayın, top, tüfek beni çok acıtır dedi mi? Sessizce çekti
gitti. Hem sonra ben oraya davetsiz gitmedim mi? Misafir umduğunu değil, bulduğunu
yer değil mi? Bazen ilgi görür bazen de şiddet. Bahtıma artık. Haydi acıttı,
canımı gücün kurtardım diyelim. Önümde şehit uzanmış yatıyorken ve bir daha
aramızda olmayacak iken yediğim yumruğun hesabını yapmam doğru mu?
Başıma gelenlerden
ötürü keşke fare tutmaya verdiğim önem kadar bir de insan ve toplum
psikolojisine önem versem olmaz mıydı? Gittiğim yöre halkı beni benimseyecek mi
yoksa tepki mi gösterecek? Ortam gergin mi? Ben bu gerginliği biraz daha
tetikler miyim diye düşünmem gerekmez mi?
Haydi istenmeyen yere
gittim, günümü gösterdiler, canımı gücün kurtardım. Aradan günler geçti. Hala
ortalığı velveleye vermemin bir alemi var mı? Bana vuranı adli kontrol şartıyla salıvermişler. Ne yapalım yani? Benim keyfim için adamı asacaklar mıydı? Kanun yeni mi aklıma geldi? Bugüne kadar taammüden öldürmeye teşebbüs edenler, yaralayanlar, vurup kıranlar hep adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken ben neredeydim? Böyle kanun olur mu dedim mi? Demediysem bugün ağlamamın gereği var mı? Adli kontrol dedikleri bu. Adamı evire çevire döveceksin. Polis seni yakalamak için günlerce uğraşacak. Sonra seni hakim karşısına çıkaracak. Alacağın ceza 4-5 yıldan az ise sen "Sayın hakimim! Ben suçluyum. Ne olur, beni içeri al" desen bile hakim seni içeri almaz. Haydi git. Bana bir daha böyle gelme. Beni meşgul etme. Bir daha ki gelişinde öldür de gel. İşte o zaman seni muhatap alırım" dercesine sen kapı dışarı eder. Sen bu durumu biliyor olmalısın. Bilmiyorsan şimdi hakkal yakin öğrenmiş oldun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder