Dünya Adalet Projesi
(JWP) tarafından ülkelerin hukuk sistemlerini değerlendirmek amacıyla
hazırlanan “Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nin 2017 verileri açıklandı. Hazırlanan
endeks için “110 bin hanede 3 bin uzman ile görüşülmüş, sponsorları arasında Avrupa
Komisyonu, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yanı sıra Apple, Microsoft gibi
uluslararası şirketler de bulunuyor.”
“2017 Hukukun Üstünlüğü
Endeksi’nde 113 ülke arasında 101.sırada kendine yer bulabilmiş Türkiye.” Yine ülkemiz, “Doğu
Avrupa ve Orta Asya grubundaki 13 ülke arasında sonuncu sırada yer alırken,
orta üst gelir grubundaki 36 ülke arasında ise sadece Venezuela’nın önünde
kendine yer bulabilmiş.” Kendimize çok haksızlık yapmayalım. “Bangladeş,
Honduras, Uganda, Pakistan, Bolivya, Etiyopya, Zimbabwe, Kamerun, Mısır,
Afganistan, Kamboçya, Venezuela Türkiye’nin gerisinde yer alıyor.”
JWP’in ne kadar
güvenilir olduğu, taraflı olduğu bizde bir soru işareti bırakmakla birlikte bir
an için bu endeksin doğru olduğunu kabul edelim. Yazık ki yazık! Durumumuz
işler acısı demektir.
Dünya Adalet Projesi
adı verilen JWP tarafından 101.sırada olmamızı bir tarafa bırakalım. Elimizi
vicdanımıza koyarak “Gerçekten bu ülkede hukuk ne kadar var” diye bir
düşünelim. Mesela bugün seneyi devriyesi olan 28 Şubat sürecini bir ele alalım.
Askeriyle, basınıyla, üniversiteleriyle, başbakanı ve cumhurbaşkanıyla bir
kesime karşı topyekûn bir mücadelenin yapıldığı bu sürecin bugün haksız bir
süreç olduğunu herkes kabul ediyor. Tamam, haksız bir süreçti. Geldi geçti.
Pekiyi sorumluları nerede, kaçına ceza verildi, bugün kaçı yargılanıyor?
Bildiğim kadarıyla içeride tutuklu olan yok. Bu gidişle ceza alan da olmayacak.
Ki ceza verilse bile 20 yılı geride bırakan bir zamandan sonra gelen adalet,
adalet olacak mıdır? Sadece 28 Şubat’ı bile ele alsak adalet yönünden sınıfta
kaldığımızı gösterir. Ki bu süreçte gençliğinin baharında iyi bir bölümde okumak
isteyip didinen öğrencilerin katsayı ile önlerinin kesilmesini, hayallerinin
yok edilmesini nereye koyacağız? Bugün bile 657’de sadece uyarma cezasını
gerektiren kılık-kıyafetinden dolayı kamudan atılan kamu görevlilerini ne
yapacağız? Üniversitede kurulan “İkna Odalarında” başını açmaya zorlanan
öğrencilerin hesabını kim, kimden soracak? Sürüklenen, coplanan kişilerin
çektiği psikolojiyi kaç kişi çekiyor bugün? Bu ülkenin başbakanına “şerefsiz”
diyen kimseye ne yapıldı? Devletin tanklarını kendi menfaatlerine fütursuzca
kullananlara ne yapıldı? Maalesef hiçbir şey yapılmadı. Hepsi bey gibi
hanımefendi gibi başımızın tacı.
Haydi “Çekilecek
çilemiz varmış, birileri bu bedeli ödedi, geçti gitti. Zaten bu zulüm süreci
bin yıl sürmedi. Bu bile başlı başına onlara bir cezadır. Bugün o süreçte gasp edilen
bütün haklar verildi,” diyebilirsiniz. Haydi her şeyden geçtim. O gün katsayı
vasıtasıyla öldürdükleri meslek liseleri bugün belini doğrultamadı, can
çekişiyor. Çorlu’da bir meslek lisesinde öğretmenini kucaklayıp çöpe atan
zihniyet, 28 Şubat sürecinin etkisini hız kesmeden devam ettirdiğini
gösteriyor.
* 28/02/2018 günü Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder