Amerikalı bir adam elinde bir buket çiçek
akrabalarının mezarını ziyarete gider. Mezarlıkta yürürken Çinli bir adamın
akrabalarının mezarının üzerine yemek koyduğunu görür ve şaşırır. Amerikalı
Çinli adama doğru yönelip 'Akrabalarının ne zaman kalkıp bu yemeği yiyeceğini
düşünüyorsun?' diye sorduğunda, Çinli 'Senin akrabaların ne zaman yattıkları
yerden kalkıp çiçekleri koklarlarsa benimkiler de o zaman bu yemekleri
yiyecekler' diye cevap verir.
Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda...
Yorumlar
Yorum Gönder