30 Ekim 2022 Pazar

En İyi Narkotik Polisi Anne (1) *

Güneysınır Kültür Merkezinde öğretmenlere, imamlara, ilçe daire başkanlarına, muhtarlara ve okul-aile birliği başkanlarına, Konya Narkotik Şube Müdürlüğünden bir görevli tarafından "En iyi narkotik polisi anne" başlıklı bir sunum yapıldı. Konusu ve içeriği pek hoş olmasa da 50 dakika süren sunum, dinleyiciler tarafından can kulağıyla dinlenildi. Dinlediklerimiz karşısında ağzımız açık kaldı. 

Başlığı görür görmez bana ne bağımlılıktan ve uyuşturucudan. Benim, ailemin ve çevremin bu taraklarda bezimiz yok. Çok da tın diyebilirsiniz. Açıkçası seminere giderken ben de sizler gibi aynı düşüncedeydim. Bir saatimi heba edecekler dedim. Aynı şekilde seminere davet edilen kişiler de potansiyel olarak bağımlılığa çok uzak kesimler. Semineri dinledikçe ve bittikten sonra iyi ki bu semineri dinlemişim, iyi ki ilçemiz böyle bir imkandan nasiplenmiş oldu dedim. Bu vesileyle bu semineri organize eden Güneysınır Kaymakamlığına teşekkürü bir borç bilirim. 

Bize sunum ziyafetini veren emniyet görevlisi, konusuna hakim olduğu gibi sunumu da harika idi. Tebrikler ve teşekkürler polisimize. 

İzninizle seminerden akılda kalanları kısa kısa ifade etmek isterim:

Sunum beni çok etkiledi. Ama en dikkat çekici ve ilginç bulduğum kısmı, sunucunun bize sorduğu sorunun cevabı idi. "Uyuşturucu kullanan çocukların annelerinin dörtte üçünün ev hanımı olduğunu, bunun sebebinin de ev hanımı annelerin çocukların uyuşturucu kullandığından geç haberlerinin olması" olduğunun ifade edilmesiydi. Açıkçası bu oran bana garip geldi. Bana göre bu oran tam tersi yani çalışan annelerin geç haberinin olmasıydı. Çünkü çalışan anne işi gereği çocuğuyla sabahtan akşama yeterince ilgilenemeyebilirdi. 

Uyuşturucu kullananlardan her 10 kişiden 7'si bu hayata esrarla başlamakta. 

Konya'da kaçak olarak ekilen dişi keneviri yaygın. Konya polisi erken hareket etmek suretiyle ekimlerin hepsini yok etmiş ama ilimize diğer illerden girişler olmakta. Konya'da konuşma esnasında esrar "ot, cigara, cara" şeklinde ifade edilebiliyor. 

Bonzai ile ilgili 2014'den itibaren ölüm haberlerini duymaya başladık. Bitki gibi görünüyor ama 600’den fazla maddenin karışımıyla ortaya çıkan sentetik bir maddedir. Konuşma arasında jamaike geçiyorsa Bonzai'den şüphelenmek gerekir. 

Rengi beyaz diye bilinen eroin, ilimizde fazlaca kullanılan uyuşturuculardandır. Aslında rengi beyaz değil, kahverengi ve kahve tonlarındadır. Konuşma esnasında beyaz veya mal geçiyorsa kastedilen eroin olabilir. 

Kokain, nişastaya benzer bir maddedir. Koko veya taş geçiyorsa kokainden şüphelenmek gerek. Çok pahalı bir ürün olduğu için ilimizde nadiren görülür. 

Metamfetamin ilimizde hızlı ilerleyen bağımlı maddelerdendir. Limon tuzu, nane, kristale benzer. Islak veya nemli elinizle dokunmayın. Nedir diye merak edip dil ve dişinize değdirmeyin. Koruma altına alıp polise haber verin. Üç versiyonu var. Toz, tablet ve kristal. 

Ağrı kesici olarak kullanılan bazı ilaçlar 2019 yılına kadar eczanelerden reçetesiz alınabiliyordu. Bu ilaçlar antideprason ilaçlardır. Uyuşturucu kullananların evlerinde bu tür ağrı kesicilere rastlandıktan sonra bu ilaçlar kırmızı ve yeşil reçete kapsamına alındı. Bu ilaçlar kişiye özeldir. Bir başkasına vermek suçtur. (Devam edecek) 

*31/10/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.

27 Ekim 2022 Perşembe

Ülke Yönetimi

Siyaset, ülkenin içte ve dışta usulüne ve kurallara uygun ortak akılla yönetilmesi sanatıdır. Milletin teveccühüyle sandıktan çıkıp ülke yönetimini emaneten üzerlerine alanlar, içte ve dışta beklenmeyen ve umulmadık bir kriz ortaya çıktığı zaman;

Yeni bir krize yol açmayacak şekilde çözülmesi için çaba göstermekle yükümlüdür. 

Çözüm bekleyen sorunları görmezlikten gelme ve öteleme gibi lüksleri yoktur. 

Kronikleşmiş sorunları çözmek için tarafların görüşlerini almak suretiyle çözüme kavuşturmalıdır. En azından çözüm odalı irade ortaya konmalıdır.

Sorunları soğukkanlılıkla masaya yaptırmalı, çözüm için kapıyı ardına kadar açık bırakmalıdır. Yangına körükle gidilmemelidir.  

Gerilimden beslenmemeli. Gerilimi iç siyasette malzeme olarak kullanmamalı. 

Diplomasiyi kesmemeli, hamaset ve slogana yer vermemeli, diplomatik bir dil kullanmalı. En son söylenecek söz ilk başta söylenmemeli. Ülke meselelerini kişiselleştirmemeli. Mesela, bu can bu tende durduğu/ben burada durduğum müddetçe ve kitabımda geri adım yoktur denmemeli. 

Diyelim ki boşta bulunduk. En son söyleyeceğimiz sözü ilk başta söyledik. Bu hatadan nasıl döneriz hesabı yapılmalı. Bunun için ülke onurunu zedelemeden bir çıkış kapısı bulma yollarına başvurulmalı. Kırıldığı yerden kopsun denmemeli. Ülke menfaati gözetilmeli. Ülkem bundan ne fayda sağlar ne zarar görür denmeli. Ülke zarar görecekse bir orta yol bularak gerekirse geri adım atılmalı.

Sorunu aylara, yıllara yaymamalı. Meseleyi Filistin ve İsrail haline getirmemeli. Pireyi deve, deveyi pire yapmamalı. Çünkü sorunun ötelenmesi demek ülke menfaatinin zararına olabilir. Sorun ne kadar çabuk çözüme kavuşursa diye hareket etmeli. Gerekirse üçüncü bir ülkeyi devreye sokmalı. Çünkü sorunun ötelenmesi ve çözümsüzlük ülkeye telafisi güç zararlar verebilir. Nasıl ki gecikmiş adalet adalet değilse, gecikmiş çözüm de çözüm olmayabilir. Hele "Ba'dü harab-il Basra" (Basra harap olduktan sonra) türünden çözümün bu ülkeye zerre faydası olmaz.

Her sorunu enine boyuna düşünüp kritik yapmalı. Bunu tecrübe olarak hanemize yazmalı. Bir daha aynı hatayı yapmamayı kulağımıza küpe yapmalı.

Dış ülkeyi ilgilendiren hususlarda mümkün oldukça yazı dışına çıkmamalı. Çıkmamız gerektiği zamanlarda da soğukkanlılığı elden bırakmamalı. Üsluba dikkat etmeli. Yaptığımız açıklama yeni krizlere sebebiyet vermemeli. Tansiyonu düşürmeye yönelik olmalı.

Siyasetçi ve devlet adamı her konuda inisiyatif almalı. Ama her konuda açıklama yapmayı alışkanlık haline getirmemeli. Çok konuşmalı, her konuda görüşünü söylememeli. Çoğu açıklamaları yardımcılarına, sözcülerine, alt birimlere ve ilgililere havale etmeli. 

Siyasetçinin ve devlet adamının işlerin nasıl yürüdüğüne dair takip ve denetim görevi de vardır. Bunu asla ihmal etmemeli. Yetkili organlarca işlerin takibini yaptırmalı. Aksayan yerler varsa müdahale etmeli.

Siyasetçi ve devlet adamı çok çalışan, durmadan koşturan değildir. Her konuda konuşursa, her açıklamayı kendisi yaparsa, her eleştiriye kendisi cevap verirse vücut bunu kaldırmadığı gibi zihin de kaldırmaz. Bu yüzden birçok şeyleri ekibine havale etmeli. Dinlenme ve tatile zaman ayırmalı. Çünkü her tatil ve dinlenme insanı daha az hata yaptırır. Olaylara daha soğukkanlı yaklaşmasına ve daha sağlıklı karar vermesine sebebiyet verir.

26 Ekim 2022 Çarşamba

Kokuşmuşluk *

Ölüm dışında her şeyin bir çaresi var sözü halk arasında yaygın kullanılan doğru bir sözdür. Yeter ki nefes almaya devam edelim ve vücut fonksiyonlarımız tedaviye cevap verebilsin. 

Bir eşya düşünelim ki kırılmıştır. Her kırılan yapıştırılabilir. Yapışmasa da yenisiyle değiştirilebilir. 

Bir şey yırtılmış veya eskimiş olabilir. Yama yapmak suretiyle onu kullanmaya devam edebiliriz. 

Bir meyveye kurt girmiştir. Kurtlu yeri kesip atmak suretiyle geri kalan kısmı yiyebiliriz. 

İnsanoğlu hata ve yanlış yapabilir. Hangi birimiz hata yapmayız ki. Hatayı terk edip yolumuza devam ederiz. 

Pişmanlık duyduğumuz şeyler yok mu? Hayat geriye döndürülemese de pişmanlığı içimize gömer, hayatımıza devam ederiz. 

Birilerine kırılır, küseriz. Bir zaman gelir ki barışır hatta dost bile olabiliriz. 

Deneme yanılma yoluyla doğruyu bulabiliriz. 

Deli dolu yaşarız. Bir gün dinginleşiriz. 

Yoruluruz. Dinlenince yorgunluğumuz geçer. 

Uykusuz kalırız. Deliksiz bir uyku bizi kendimize getirir. 

Gördüğünüz gibi her şeyin bir çözümü var. Örnekleri de çoğaltabiliriz. Daha fazlasına da gerek yok. Burada sormak gerek. Ölüm dışında çözümü olmayan başka ne olabilir? Buna kokuşma, kokuşmuşluk demek isterim. Gerçekten kokuşmuşluğun çözümü yoktur. Buna bozulma ve yozlaşma da diyebiliriz. Bozulan ve kokmuş yemeği yemez, dökeriz. Dökmekle de kalmayız. Evden uzaklaştırırız. Et de böyledir. Kokmaya yüz tutmuşsa kurtarmak mümkün değil. 

Kokma, kokuşma, bozulma deyince akla sadece yiyecek ve içecek gelmez tabi. Mesela, 

Toplumun yozlaşması, 

Ahlaki bozulma,

Atamalarda ehliyet ve liyakati göz ardı etme,

Yargımızın adalet dağıtmaması,

Toplumda kimsenin kimseye özellikle zıt kutupların birbirine güven vermemesi,

Şüyuu, vukuundan beter durumlara rağmen adaletin, siyasetin ve toplumun sessiz kalması,

Yapanın yanına kar kalması,

Siyasetin umut vermemesi, her gelenin öncekini aratması gibi hususlar;

Toplumda, yönetimde, siyasette, adalet vb. alanlarda sınıfta kaldığımızın göstergesidir. Bunlar düzelir mi? Düzelmez diyemem ama düzelmesi çok zordur. Zira bu ve birçok alanda kokuşmuşluk, yozlaşma, savrulma had safhadadır. Bugünden yarına düzelmesine dair bir umut da yok. Çünkü bunları dert edinip çözümü için ciddi çaba göstermek gerekir. Böyle bir iradeyi de maalesef göremiyorum. 

Hasılı, ölüm dışında birçok şeyin çözümü ve alternatifi olabilir. Umutsuz değilim ama kokuşmuşluk, çürümüşlük, yozlaşma ve bozulmanın giderilmesi için kuvvetli bir irade olmazsa, çözümü, ölüm gibi bir o kadar zordur. 

 *04/11/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.