Geçen gün bir akrabamın yanına vardım. Selam, kelam, hal hatırdan sonra akrabam konuyu dönüp dolaştırıp bir yere getirdi:
"Bir yerde, senin daha önce konuşma arasında söylediğin bir cümleyi sarf ettim. Kim söyledi bunu dediler. Ben de senin adını verince, 'Ha o mu? O, ... düşmanı' dediler. O düşman ben oluyorum.
Evet, aynen böyle demişler. Sözüm üzerine olumlu ya da olumsuz bir şey deseler, sizin akraba yanlış söylemiş. Biz buna katılmıyoruz deseler hiç gam yemeyeceğim. Çünkü sözüme dair bir şey söylemeden hakkımdaki kanaatlerini izhar etmişler. Anlaşılan o ki akrabamın yanındakiler beni tanıyan birileri. Artık ne kadar tanıyorlarsa diye hiç merak etmiyorum. Belli ki hakkımda hüküm vermişler. Ben birilerinin düşmanıymışım. Kanaat böyle olunca onların yanında sözümün hiçbir kıymetiharbiyesi olmaz. Çok da tın.
*
Bir başka akrabam var. 80'i devirmiş. Yaşının gereği yürümekte zorlanır. Çünkü dizlerindeki sıvı bitmiş. Çok sık olmasa da zaman zaman ziyaret ederim. Selam, kelam, hal hatırdan öte pek bir şey de konuşmam. Soru sorarsa kısa ve net cevap veririm. Çayımı içer, müsaade alır, kalkarım.
Bu demek değildir ki hiç konuşmam. Bu akrabamın yanında başkaları da varken, dert edindiğim konulardan birini biri açmış, görüşümü sormuşsa, doğru ya da yanlış o konudaki görüşümü söylerim. Söylediğim sözün doğru olduğunu dayatma gibi bir niyetim hiç olmadı.
Bir, iki bu şekil görüşümü sessizce dinleyen bu akrabam, yok öyle değil deyip hiç söze karışmadı. Yanlış düşünüyorsun demedi. Sessiz sessiz dinledi.
*
Bir zaman bir çarşının üçüncü katında esnaf olan bir başka akrabam, "Senin çok yakın bir akraban geçen gün buraya yanıma geldi. Görüşlerinden dolayı dert yandı." Şu arkadaşına bir şey söyle. Ne biçim konuşur böyle" dedi. Kim bu akraba dedim ise de kim olduğunu o söylemedi, ben de üstelemedim. Ama kim olabilir beni tanıyan bu akrabam diye zaman zaman merak etmedim değil.
Aradan epey bir zaman geçtikten sonra esnaf arkadaş, "Geçti gitti. Haberi olmasın. Bir zaman ne biçim konuşuyor, nasıl böyle düşünür diye bana dert yanan akraban falan idi" dedi.
İsmini duyunca şaşırdım. Ne ara buraya, nasıl geldi. Mübarek yürümede zorlanıyor. Madem fikrimden zikrimden şikayetçi. Sana gelinceye kadar bunu bana söyleyebilirdi. Vay be! Nasıl akrabaymış böyle. Üstelik görüşüme başta o olmak üzere kimse katılmak zorunda değil. Garibime giden, o ayaklarla buraya kadar üşenmeyip nasıl geldiği ve benden dert yandığı türünden bir şey söyledim.
Verdiğim iki örnekten anlaşılacağı üzere birileri hakkımda hükmümü vermişler. Onlar nezdinde sözümün hiçbir değeri yok. Ki olabilir. Ama bunu bana söyleyecek özgüveni ve cesaretleri de yok. Fikre fikirle mücadele gibi bir çap ve kapasiteleri de yok. Tek yaptıkları, ardımdan konuşmak, beni başkasıyla çekiştirmek. Bu tip mıymıntı tiplerle işim olmaz. Çünkü ön yargı ve sabit fikirlilikleri tavan yapmış durumda. Belli ki fikir diye birilerinin şakşakçılığını yapıyorlar. O birilerinin yapıp ettiklerini, kırıp döktüklerini yazıp çizen veya ortamında konuşan beni sırf bu yüzden düşman bellemişler.
Ama bunların beni anlamasını istemiyorum. Çünkü ön yargılı trollere hiçbir şey anlatamazsın. Anlatsan da anlayacak kapasiteleri yok. Kafalarını kuma gömmüşler. Dünyayı kendi sabit fikirlerinden ibaret görüyorlar. Aslında bunlara hoşlarına giden şeyleri söylesen, onların dümen suyuna girsen, senden iyisi olmaz ve seni el üstünde tutarlar.
Bu iki örneğe bakarak düşünmeden edemiyorum. Ben mi birine, birilerine, bir şeye düşmanım, onlar mı fikrimden dolayı bana düşman olan?
Şu bilinsin ki hiç kimsenin düşmanı değilim. Asla kişiselleştirmem. Kin de gütmem. Hiç düşmanlığım yok mu? Düşmanlığım var elbet. Ama kişilerden ziyade o kişilerin yapıp ettiklerine, bir şeyi iyi yapacağına inandığım halde yapamadığı gibi kırıp dökenlere, beni hayal kırıklığına uğrattıkları için yapılan şeylere düşmanlığım daha doğrusu serzenişim olur. Bu düşmanlığım elime silah alıp onları topla tüfekle vurmak şeklinde değil. Yapılıp edileni yazı konusu edinir, yapılanı ince ince eleştiririm.
Sorarım. Ne zamandan beri bir konuda fikir serdetmek, birilerinin yapıp ettiklerini yanlış yapıyorsunuz diye eleştirmek düşmanlık oluyor?
Konuşmak ne zamandan beri düşmanlık oluyor? Unutulmasın ki ucunda mimlenme de olsa yazıp çizenden ve konuşandan zarar gelmez. Çünkü ısıracak köpek havlamaz. Ancak yere bakan yürek yakan, görüş serdetmeyenlerden zarar gelir. Görünen o ki bu tiplerin, arkandan kuyunu kazma düşmanlığı olduğu gibi sana iftira atmayı da iyi beceriyorlar.
Neuzu billah böylelerinden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder