22 Ağustos 2025 Cuma

Yürüyerek Eline Ne Geçiyor Demeyin!

Bana, niye yürüyorsun, araban yok mu senin, ayaklarına yazık değil mi, buraya kadar yürüyerek mi geldin, bugün kaç km yaptın der bazıları. Böyle diyenler yürümenin faydasını bilseler benden fazla yürürler.

Nedir yürümenin faydası derseniz, bilin ki saymakla bitmez. Sağlık yönünden faydasını bir tarafa bırakıyorum.

Kaldırım ve yürüyüş yolları sürprizlerle dolu. Neler bulursun neler.

İlk başlarda 5, 10, 25, 50 kuruş ve 1 liradan ibaret bozuk paralar buldum. Ama hiç burun bükmedim. Bugün küçüğü, yarın büyüğü dedim.
Bir gün bir baktım. En büyük paranın dörtte biri olan 50 TL önümde beni bekliyor. 50 lira para mı, eğilip aldığıma değmez demeyin. Yürümek suretiyle hem arabam yakıt yakmadı. Dolmuşa binip dolmuş parası vermedim. Üzerine elli lira ödül kazandım. Kısa günün kârı bu.

Sadece bu kadar mı? Yine bir defasında kaldırımda yürürken en büyük paranın dörtte üçü iki parça halinde önümde belirmez mi? Taş atıp da elim mi yoruldu? Bu devirde kim kime 150 lira verir. Bir sevinç bir sevinç. Anlatılmaz yaşanır.

Yine yürüyüşüm esnasında boş sigara paketleri de önüme düşer. İçi dolu mu diye topa vurur gibi ayağımı vuruyorum. Hep boş paket çıktı bahtıma. Üzülüyorum. Üzülmekle kalmıyorum. Be kardeşim, madem içiyorsun bu zıkkımı. Son sigaranı içtin. Yenisini alacaksın. Ne diye bu boş paketi orta yere atıyorsun da bu ihtiyarı önce sevince boğuyorsun, ardından üzüntüye gark ediyorsun. Boşalttın bu zıkkımı. Paketini de çöpe at. Ne diye orta yere atıp gidiyorsun. Sevincimi kursağımda bırakıyorsun. Haydi çöpe kadar elinde taşımak zoruna gitti. Yere atacaksın. Bari buruşturup at ki benim gibi biri yerde boş paketi görünce galiba dolu diye umutlanmasın.

Hasılı, zaman zaman küçük, büyük para bahtıma çıktı ama atılmış sigara paketleri hep boş çıktı. Haliyle hep hayal kırıklığı yaşadım.

Hayal kırıklığı yaşasam da moralimi bozmadım. Biri dönüp şaşıp dolu paketi düşürecek ve ben ona sahip olacağım umudunu hiç yitirmedim. Devran dönecek, ben o dolu paketi bulacağım dedim.
*
Oğlan araba lazım mı dedi. Hayır dedim. Laf olsun diye soruyor aslında. Bilir ki babası araba kullanmaz. O zaman ne diye soruyor derseniz, arabayı alayım mı demektir bu.

Lazım değil, götürebilirsin. Ne tarafa gideceksin dedim. Falan yere dedi. İyi, oraya kadar ben de gideyim. Dün falan marketten aldığım kavun, karpuz çok iyi çıktı. Bir, iki tane daha seçeyim. Arabanın arkasına koyalım. Sen arkadaşlarının yanına git. Ben de eve dönerim. Bu vesileyle bu serin havada biraz daha yürümüş olurum dedim.

Dediğimi yaptım. Kavun, karpuzu arabanın bagajında koyduk. Oğlan gaza basıp gitti, ben de eve yöneldim.

Yolda gelirken bisiklet yolunu takip ediyorum. Akşam 21.00 suları. Cadde olmasına rağmen sokak lambaları cadde ve kaldırımı tam aydınlatmıyor. Yarı aydınlık yarı karanlık yürüyorum.

O da ne? Bir sigara paketi. Tutmayın dostlar beni. Bu sefer oldu galiba dedim. Ardından ya yine boş paketse dedim. Kendi kendimi teselli ettim. Üzüntüye, akşam akşam kendini demoralize etmeye ve felaket tellallığı yapmaya gerek yok. Haydi şansını dene. Yine ayağınla vurup test et. Ayrıca ne kaybedeceksin dedim.

Sağ ayağımla vurdum. Tın tın ötmediği gibi önümden fırlayıp gitmedi. Bu sefer oldu dedim. Zira dolu paketle karşı karşıyaydım. Sonrasında eğilip elime aldım. Daha açılmamış bir paketti anlayacağınız.

Caiz mi, değil mi demeyin. Paralar ihtiyaç sahiplerine gitti. Bu zıkkım da bana kaldı. İçiyorsan, karşılaşırsak ikram ederim. Ama yok yok. Bu iş bana göre değil, en iyisi bu zıkkımı içen birine vermek. 

Siz siz olun, yürüyün. Bahtınıza neler neler çıkacağı umudunu hep taşıyın. Zira bu umut bir şeyler bulma umuduyla sizi hayata bağlar. En azından oturup kara kara düşünmekten, ne olacak bu memleketin hali demekten iyidir. Hoş, yürümeseniz daha iyi. Böylece yol ve kaldırımdakiler bana kalır. Bir de unutmayın ki memleketi siz kurtaramazsınız. Ayrıca ne varmış memleketin halinde demeyin. Hiç havamda değilim. Bırakın bu sevincimi yaşayayım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder