26 Haziran 2025 Perşembe
Açgöz Bir Avukatın Şantajı
25 Haziran 2025 Çarşamba
Bahtıma Yanayım
Kaldırım Canavarı BinBinler
Millet Bahçesinin önünden Anıt'a doğru kaldırımdan yürüyorum.
Kaldırım geniş ve insan yoğunluğu bakımından seyrek bir yer. Tek tük gelip geçen insanlar oluyor.
Larende Caddesine doğru mu yürüyeyim yoksa Zafer tarafına mı derken Zafer'e doğru yöneleyim dedim.
Ardımdan gelen ses yok. Kimsenin önünü de kesmeyeceğim. Yoldan karşıya geçeyim diye içimden geçirdim.
Daha yönelmeden jet hızıyla solumdan bir Scooter, namı diğer BinBin geçti.Sesten eser yoktu BinBin'de. Adeta sessiz tayyare.
Yanımdan rüzgar gibi geçen de bir çocuk falan değil, basbayağı büyük biri.
Kaldırım tenha, nasılsa arkamda kimse yok diye yöneliverseymişim, o hızla sol ayağımı kırdığı gibi iki seksen uzanıp yüzü koyun yere kapaklanmam hiçten değildi. Yüzüm ve kafamı taşlara çarparak kan ter içinde kalmam garanti idi.
Gencin de bana çarpmamak için altındaki zıkkımı sağa sola kırarak manevra yapması mümkün değildi.
Hiç bozuntuya vermeden yürümeye devam ettim ama gelin onu siz bana sorun. Adeta dizlerimin bağı çözüldü. Koku almayan burnum ölüm kokusunu aldı desem abartmış olmam. Ölmesem de beni süründürmek için epey yatağa mahkum ederdi.
Bu Scooter zıkkımı kaç km hızla gider diye İnternete baktım. Saatte 25 km'ye kadar hız yapabiliyormuş.
Kıl payı kurtulduğum bu kaza riskinin ardından, gideceğim menzile varıncaya kadar kaldırım boyu içimden şunlar geçti:
Bulacak bir şey bulamamışlar gibi bu BinBin'i icat edeni, yapıp piyasaya süreni, satış ve dağıtımına onay vereni, satışını yapanı, inip bineni, kaza riskine rağmen bu BinBinlere bir şey yapmayanı, bizi Scooter sürücüsüyle burun buruna getireni vb. Allah bildiği gibi yapsın.
Şu bir gerçek ki bu Binbin canavarlarından dolayı kaldırımlarda yürüyen yayaların hiçbirinin can emniyeti yok. Canımız Allah'a emanet ve Binbin sürücüsünün insafına kalmış bir şekilde kaldırımlarda arzıendam ediyoruz.
Hiçbir kural tanımayan, yayaların canını tehlikeye atarak yol, kaldırım, sokak, yaya yolu vs. her yerden biten bu Scooter canavarlarına dur diyecek bir merci yok mu şu âlemde? Bu canavarların nereden, nasıl, ne şekilde, kaç süratle çıkacağını bilmeden kelle koltukta kaldırımlarda yürümeye devam mı edeceğiz? Yetkililerin harekete geçmesi için kaldırımlarda kaç insanın Scooter sevdasına kurban gitmesi gerekiyor?
Bu Binbinlerin denetimi var mı? Varsa kim yapıyor? Bugüne kadar kaç Binbinciye ceza kesildi? Bunları bilmiyorum ama herhalde trafik polisini ilgilendirmesi gerek. Trafik polisi de yukarıdan talimat gelmeden Scooter avına çıkmaz.
Bu durumda kelle koltukta yürümeye devam.
Aşağı yukarı her yol ve caddeye belirli aralıklarla radar koyarak hız kontrolü yaptıran ve hız sınırını ihlal ettin diye ceza yazdırmak suretiyle sürücülere göz açtırmayan devlet, bu Scooterler için herhangi bir tedbir ve önlemi niçin düşünmez?
Vatandaş olarak devletten acil önlem ve tedbir almasını bekliyoruz.
23 Haziran 2025 Pazartesi
Hayal Kırıklığı
İçimizde, istediği veya umduğu gerçekleşmediği için üzülen, bu üzüntüyü bir türlü üzerinden atamayan insanların sayısı çoktur. Buna hayal kırıklığı deniyor. Eski tabirlerle ifade edersek, inkisarıhayal ve sukutuhayale uğramak demektir.
İçimizde ne kadar sukutuhayale uğrayan vardır? Bunu bilmek mümkün değil ama bu durumu yaşayan insanımızın sayısının az olduğunu düşünmüyorum.
İnsan niçin inkisarıhayal yaşar ya da bunu ne oranda yaşar? Tüm mesele beklentilerden ibaret. Bu beklenti ne kadar yüksek tutulursa, beklenti gerçekleşmediği oranda hayal kırıklığı da yüksek olur.
Mesela, çocuklarından büyük beklenti içerisinde olan aile, umduğunu bulamayınca,
Destek verdiği, adına dava dediği siyasi partisi kırıp döktüğünde, zararı faydasından daha çok olmaya başlayınca,
Gittiği cemaati beklentilerini karşılamaktan uzak kalınca,
İnandığı ideolojinin mensupları yaptıkları ve yapmadıklarıyla tel tel dökülünce,
Dürüst bildiği ve kendine güvendiği, "kendime güvenmem buna güvenirim" dediği birinin ihanetiyle karşılaşınca,
Zor duruma düşüp "bu işimi şu halleder" diye kapısını çaldığı evden eli boş dönünce,
Yaşı ilerlemiş, bakıma muhtaç duruma düşünce ve hayatın kocaman bir hiç ve boş olduğunu anlayınca vs.
Kişiyi hayal kırıklığına uğratan örnekleri çoğaltabilir isem de bu kadarla yetiniyorum.
Hayal kırıklığına uğrayanlar tek düze değil. Kimisi içine kapanır Kimisi hep eleştirmeye ve dert yanmaya yönelir. İster sussun ister konuşsun. Her iki tip de farklılaşır, fikri ve zikri değişmeye başlar, ayrışır. Hele birden fazla hayal kırıklığına uğrarsa, insanlara yabancılaşır, hayattan ve kimseden bir beklentisi kalmaz. Çünkü tuttuğu hep elinde kalmıştır. Bu tipler insanlar tarafından fark edilir ve "Çok değişti" denir.
Hayal kırıklığının çözümü ya da tedavisi var mı? Belki bazıları üzerinden atabilir ama çoğunun atlatabileceğini sanmıyorum. Bildiğim kadarıyla tedavisi olmayan bir hal. Adı üzerinde sukutuhayal durumu söz konusu.
Çoğu hayal kırıklıkları neyse de özellikle beraber yol yürüdüğü zihniyetinin, yaptığı yanlışlardan dolayı her geçen gün, gözü önünde gözden düştüğünü gördüğü için hayal kırıklığına uğradığından eleştiri yolunu seçen kişilere, fikirlerine katılmasa bile çevresindekilerin, eski günlerin hatırına saygı duymasında yarar görüyorum. En azından eski dostlarına ve yol arkadaşlarına içini boşaltmış ve rahatlamış olur. Der ki "Eleştirmeme rağmen mahallem beni dinledi, dışlamadı" der. Mahallesinde kendini yabancı hissetmez ve aidiyet duygusunu koparma. Bu durum o kişiyi anlamak demektir. Böyle yapılmayıp hain, nankör, muhalif muamelesi yapmak o kişiyi tamamen kendilerinden uzaklaştırmak demektir. Genelde de bu yapılıyor maalesef.
Bu arada hayal kırıklığına uğramayan yok mu? Uğrasa da dert edinmeyen yok mu? Var ve bunların sayısı da çoktur. Bu tiplerin çoğu düne göre bugünkü hallerine şükredenlerdir. Olup bitenlere vardır bir hikmeti, vardır bir bildiği diyenlerdir. Bir de korkudan dolayı sığındıkları limandır. Bu liman gidip başka bir liman gelirse halleri nice olur değil mi?
21 Haziran 2025 Cumartesi
Kendimi Bir Değersiz Bir Değerli Hissettiğim An
Kimlerle Konuşmak İsterim
20 Haziran 2025 Cuma
Bilim İnsanlarından Ne İstenir?
15 Haziran 2025 Pazar
Sıra Bizde mi?
![]() |
(İnternethaber) |
14 Haziran 2025 Cumartesi
Güle Oynaya mı, Ağlaya Sızlaya mı?
12 Haziran 2025 Perşembe
Bankamatik Memurluğu Caiz mi?
11 Haziran 2025 Çarşamba
Lastik Tamiri
Bayram ziyaretine gelen çocuklarımla bayramlaştık. Kahvaltımızı yaptık. Başka akrabaları da ziyaret edelim diye çıktılar.
Arabalarına binip gitmediler bir türlü.
Ne hayır diye arkalarından indim. Bir tanesinin arabasının arka sağ tekeri inmiş. Jant yere değmiş. Baktım pompa yardımıyla şişiriyorlar.
Bu teker patlak. Stepneyi takın dedim. "Kim uğraşacak. Nasılsa yaptırılacak. Biraz şişirip bir lastikçiye kadar gidelim" dediler.
Yakındaki bir petrolde bulunan lastikçiye götürüp yama yaptırmışlar.
Cam girmiş tekere.
Bayram bayram, bayrak kazığı yedim dedi oğlan. Kaç verdin dedim. 350 lira imiş. Fazla değil mi diye sordum. Bizim ücretimiz böyle dedi. İşimin görüldüğüne baktım. Yalnız bu ücret fazla dedi.
9 Haziran 2025 Pazartesi
Kafa Ütülemede Bazıları
8 Haziran 2025 Pazar
Radara Gel Radara!
Sevsinler Bu Tür Demlenmeyi
Elkızı mısın, Eloğlu mu?
7 Haziran 2025 Cumartesi
GSM Operatörleri Bildiğiniz Gibi
GSM operatörlerini sormayın. Zira bildiğiniz gibi. Bir istikrar abidesi olarak bir arpa boyu yol almadan gerisin geriye patinaj yapmak suretiyle yerlerinde saymaya devam ediyorlar. Kendilerini geliştirme ve değiştirme gibi bir dertleri yok. Müşteri memnuniyeti ise zaten lügatlerinde olmaz.
Haksızlık yapmayayım. Mevcut müşteriden esirgedikleri memnuniyeti yeni hat alandan ve hattını taşıyandan esirgemiyorlar. Gören de operatörden ziyade yeni hat satma ve hat taşıma görevleri var sanır. Ama öyle. Çünkü GSM operatörlerinin hizmette sınır tanımadığı tek hizmetleri bu. Hepsi tıpkısının, aynısının ta kendisi. İsimleri farklı olsa da yok aslında birbirimizden farkımız modundalar. Yine her depremde alt yapıları çökme yönünden de birbirlerini aratmazlar.
Ne demek istediğimi anladınız ise de yine de kısaca değinmek isterim. Taahhüdü biten eski müşterilerine ne kadar indirim yapıyoruz deseler de yüksek fiyat çekiyorlar. Hattını taşımak isteyenlere de kampanya adı altında düşük ücret veriyorlar. İşleri, güçleri hat taşımak. Nedense "Biz önce mevcut müşterimizi memnun edelim. Onlar vefalı. Onlara normal fiyat verelim. Eski müşteriyi koruyalım. Ardından yeni müşteri gelsin" düşünceleri hiç olmadı.
Hattını taşıyacak yeni müşteriye kolaylık sağlarlarken eski müşteriye sundukları teklifle zorluk üstüne zorluk çıkartıyorlar. Adeta yersen bu. Yemezsen güle güle. Pek de lazım değilsin. Sen bizi beğenmezsin ama elimizi sallasak ellisi" dercesine kapıyı gösteriyorlar.
İstenmediğim yerde durmam. Başka bir GSM'ye geçeyim diyorsun. Taahhüt sürenin bitmesini bekliyorsun. Taahhüdün bitmesine kaç gün kala geçersem, cayma bedeli ödemem diye bir bayiye soruyorsun. "4 gün kala" dedi adı Kadir olan görevli. Delikanlı, emin misin? Beni yakma diyorsun. "Yok amca. İçin rahat olsun" diyerek seni rahatlatıyor. İyi, dört gün kala geçeyim diyorsun. Yeni bir operatör bayiine giderken gördüğün mevcut hat bayii gözüne ilişiyor. Bir de buraya sorayım. Garanti olsun diyorsun. Kızım, taahhüt sürem, 9'unda sona eriyor. Mobil şubede dört gün kaldı bitime yazıyor. Başka bir operatöre geçiş için başvurursam, ceza yer miyim diyorsun. "Amca, bizde sizin faturanız gözükmüyor. Yalnız ceza çıkabilir. En iyisi müşteri hizmetlerini arayarak doğrusunu öğren" diyor.
Haliyle kafan karışıyor. Arayayım bari diyorsun. Aramaya arıyorsun ama müşteri hizmetlerine bağlanmak mesele. Sana otomatik olarak sayıyorlar. Sen de dinliyorsun ve ne zaman sadede gelecekler diye bekliyorsun. İşlem yapmadınız diyor. Sadra şifa bir şey söylemediniz ki işlem yapayım. İstediğim müşteri hizmetleri. Ona da bir türlü sıra gelmiyor.
Nihayet müşteri hizmetlerini telaffuz ediyor. Tuşlayınca müşteri hizmetlerine bağlanacaksınız diyor. Ama gel de bağlan. Onca işinin arasında müzik dinliyorsun. TC numaranı giriyorsun. Gün, ay, yıl olarak doğum gününü istiyorlar. Ardından "Annenizin baş harfini söylemek için ilk harfi kodlayın diyor. Yani A ile başlıyorsa soyadı, Adana diye kodlatıyor. Çankırı diyorsun, o ise Çanakkale aşığı çıkıyor. Çanakkale'nin "Ç"si teyidi yapıyor. Derdini anlatıyorsun. Seni taahhüt birimine aktarıyor. Bu arada yine bekletiliyorsun müzik eşliğinde. Taahhüt birimi ise "9'unda gece 00.00 itibariyle fatura kesilir. O zamana kadar GSM değiştirdiğin takdirde cayma bedeli ödersiniz" diyor. Gece 00.00'da başka GSM'ye nasıl geçebilirim" diyorsun. "Birkaç gün sonra geçebilirsiniz. Sadece kullanmanıza bağlı olarak taahhütsüz fiyattan cüzi bir miktar ücret ödersiniz" diyor. İyi de ben ne anladım bu işten diyorsun. "Durum böyle" diyor. Ardından "Efendim, niye GSM değiştirmek istiyorsunuz" sorusuna, doğru dürüst telefon konuşmam yok. İnterneti ise fazla kullanmıyorum. Sizin taahhüt sonrası verdiğiniz rakamlar yüksek. Nedense kendi müşterinizden indirimi esirgiyorsunuz. Başka GSM'ler de aynı sizin yaptığınızı yapıyor. Kısaca onların kampanyaları daha cazip. Sizin bana önerebileceğiniz bir teklifiniz var mı dedim. "Beyefendi! Telefon ve İnterneti fazla kullanmadığınız görülüyor. Haklısınız. Niye fazla ödeyeceksiniz? Başka GSM'ye geçmektense bizde faturasız uygun kampanyalar var. İsterseniz, arkadaşlar teklif versin. Sizi o birime aktarayım" diyor. İyi olur dedim. Yine müzik ve bekleme. Sonrasında bir kızımız muhatabım oldu. Ona, 9'unda taahhüdüm bitiyor. Şu anda faturasıza geçersem cayma bedeli alınıyor mu dedim. "Evet alınıyor" dedi. İyi de başka bir operatöre geçmiyorum. Yine sizde kalıyorum dedim ise de "Efendim, sözünüzde durmamış olacağınızdan yine cayma bedeli alınır" demez mi. Peki, ayın 9'u kurban bayramının 4. gününe tekabül ediyor. Resmi tatilde faturasıza geçmek için muhatap bulabilecek miyim diyorsun. "Elbette bulursunuz. Bizi arayabilirsiniz" dedi. Sonrasında herhangi bir işlem yapmadan iyi günler diyerek telefonları karşılıklı olarak sonlandırıyorsunuz.
Bir sonuç alamadığım, bekleme, müzik, kampanyaları dinleme, şunun için buna, bunun için şu rakama basma, üç ayrı birimin temsilcisi ile görüşme toplamı, 19 dakika 22 saniye sürmüş.
Sözün özü taahhüdümün sonuna kadar beklemezsen, cayma bedeli çıkacak. Taahhüt bitimi başka bir GSM'ye veya mevcut operatörümün faturasına geçersem cüzi bir miktar ödeme yapacağım. Yani rahat durmadığım için her halükarda operatörüm benden para alacak. Taahhüt bitimi son faturanın 00.00'da bitimi ile birlikte gece gece faturasıza geçeceğim diye müşteri hizmetlerine bağlansam, "Amca, sabahı bekleyemedin mi? Gece gece yatamadın mı” cevabı alırsam hiç şaşırmayacağım.
Kısaca faturalı hattın mı var. Derdin var. Çıkmak istiyorsun, çıkamıyorsun. Çünkü cayma bedeli var deniyor. Kalayım diyorsun, yüksek fatura öneriliyor. Faturasıza geçeyim desem, bu da sözümde durmama anlamına geliyormuş.
Bu durumda en iyisi bir daha faturalı olmamak. Paketini peşin ödersin. Başka GSM'ye geçersen de "Sakın ha cayma bedeli ödersin" tehdidi olmaz. Bakalım günler ne gösterecek.
Yalnız GSM operatörlerine elini kaptırdın mı kurtulamıyorsun. Beni bırak diyorsun. Ne mümkün. Ben sizi bırakıyorum desen, onlar seni bırakmıyor. Hırsız misali. Hani oğul hırsızı yakalamış. Baba, buraya getir demiş. Ama hırsız gelmiyor demiş oğul babasına. O zaman bırak gitsin demiş baba. Gitmiyor demiş evlat. O hesap ne seni kendi haline bırakıyor ne de kendisi çekip gidiyor.
Yazım uzadı biliyorum. Ama kısa kısa birkaç hususa daha değinmek isterim. GSM operatörleri kayıt altına aldıkları görüşmelerde güvenlik için anamın kılık soyadını sormaktan hiç vazgeçmedi. Varsa yoksa anamın kızlık soyadı. Anam öldü gitti. Ama kızlık soyadı baki. Bayatladı artık bu kızlık soyadı. Büyüyün ve geliştirin kendinizi. Anamı da bu işe karıştırmayın. Bırakın da anam mezarında rahat uyusun. Bir de bu soru eskiden bir anlam ifade ederdi. Çünkü adınlar evlendikleri zaman ailesinin soyadını almazlardı. Şimdi kocasının soyadı ile birlikte aile soyadını da alenen kullanıyor kadınlar. Buna rağmen kılık soyadı güvenlik yönünden bir anlam ifade etmiyor.
Hülasa GSM operatörleri kırk dereden su getirme yönüyle büyümek istemeyen küçük esnaflara çok benziyor. Bu tür küçük esnafın küçük kalmasında çoğunun müşteri memnuniyetini esas almaması yatıyor. Hani küçük esnaf dükkanının görünür yerine "Satılan mal geri alınmaz, değiştirilmez" yazdırıp asar ya. bizim GSM operatörleri de öyle.
Büyüyüp gelişmek istemeyen bizim GSM operatörleri, küçük esnaf olarak kalmaya devam edecek. Ne diyeyim, Allah topunu bildiği gibi yapsın.