27 Mayıs 2025 Salı

İtinayla Bakıcı Bulunur

Ne yazayım ne yazayım derken başımdan geçen bir anekdot aklıma geldi.

Bir ilköğretimde çalışıyorum. Öğretmenlerin hepsi genç. Kimi evli kimi bekar.

Kadın öğretmenlerin çoğunun eşini de tanırız. Türkçe öğretmeninin eşini de bu vesileyle tanımış oldum.

Zaman zaman eşiyle birlikte odama gelir. Eşiyle birlikte yan yana oturur. Birbirlerinin omzuna başlarını koyarlardı. Genç evliler kumrular gibiydi.

Gariplik bununla sınırlı değildi. Kocanın şekli şemaili de farklıydı. Kaşlarını yaptırmış, gözlerine de sürme sürerdi. Garip bir duruşu, hal ve hareketleri vardı.

Bana dini konularda sorular sorardı. Bir defasında fıkha ilgim var. Fetevayı Hindiyye'yi okuyorum" demişti. (2010 yılında Hintli alimlerin 1920'li yıllarda yazdığı fıkıh kitabını okumak bana garip geldi. Ne edersin ki kafaya koymuş okumayı.)

Bir müddet sonra bir çocukları oldu.

Bir duydum ki boşanmaya kalkmışlar. Çocuğunuz var. İyi düşünün. Çabuk karar vermeyin dedim ise de öğretmen boşanmaya kararlıydı. "İşi yok. Evlendik evleneli paramı yiyor" derdi.

Biraz nasihat edeyim diye kocasıyla Alaeddin Tepesindeki çay ocağında oturduk.

Öğretmen kafaya koymuş olmalı ki boşanmak için mahkemeye verdi. Anlaşmalı olarak tek celsede boşandılar.

Gel zaman git zaman öğretmen bir sabah telefon açtı, okula gelemeyeceğim, çocuğuma bakacak kimse yok diye. Hoca hanım, bildiğim kadarıyla bakıcınız vardı dedim. "Bakıcım yine var. Yalnız eski eşim evin anahtarını vermedi. Ben yokken eve gelip çocuğumu kaçırmasından korkuyorum" dedi. Hocam, dersler boş geçmesin. Çocuğu da okula getir dedim.

Bir saat sonra çocuk arabasıyla birlikte öğretmen odama geldi. Hocam, çocuğu buraya bırak. Siz derse gidin dedim.

Hoca hanım derse gittikten sonra cami imamını aradım. Hocam, bize üç dört aylığına bakıcı lazım. Sabahtan ders bitinceye kadar bakacak. Ya bakıcı bul ya da sen bak dedim aramızdaki muhabbete dayanarak. İmam, hocam biz bakarız dedi.

Okula yakındı imamın evi. Hoca hanım her sabah çocuğunu imamın evine bıraktı. Emzirme vakti gelince imamın evine giderek çocuğunu emzirdi. Ders bitimi çocuğunu alıp evine gitti.

Okullar kapanıncaya kadar bu durum böyle devam etti.

İmama, hocam, bu iş parayla falan bakılmaz. Sağ olun, kaç ay işimizi gördünüz. Öğretmenim sizi gönüllesin. Düşündüğünüz bir rakam var mı dedim. İmam, "Hocam, biz çocuğa torun niyetine baktık. Torun niyetine sevdik. Para istemiyoruz. Bizim hayrımız olsun" dedi.

İmamı takdir ettim. Çünkü her adam yapmaz bunu.

Öğretmeni de takdir ettim. Bir gelip bir gelmezlik yapmadı. Derslerimiz de boş geçmedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder