17 Şubat 2023 Cuma

Bilumum Yöneticilik

Nice işsiz insanımız vardır. Kapı kapı dolaşıp iş isteyen ve iş arayan. Eşine dostuna haber bırakır, iş ilanlarını takip eder. Açılan tüm sınavlara girer. Birilerini devreye sokmaya çalışır.

Yeteneği olsun veya olmasın, ilgi alanına girsin veya girmesin, yeter ki bir iş bulabilsin. Ne iş verirlerse yapar. Zira her işi yapmak ve anlamak zorunda. Bu yüzden her bir işe müracaat eder.

Yeter ki bir bulabilsin, bir işe yarasın, evine ekmek götürebilsin.

Bir iş buluncaya kadar bulabilirse, ne yediğinden zevk alır ne de içtiğinden.

İçinde bir huzursuzluk hiç eksik olmaz.

Kendini işe yaramaz ve ailesine yük olarak görür.

Allah kimseye böyle bir imtihan vermesin. Zira işsizlik modern kölelik demektir. Mecbur kalırsa, bu işsizlik insana hırsızlık dahil her şeyi yaptırır.

Bu yüzden işsizlik kadar kötü bir şey yoktur. O yüzden iş arayan insanlar, ne iş olursa yaparım diye iş arar. Çünkü buna mecburdur.

Niyetim işsizliği anlatmak değildi. Ben esas konuma geleyim.

Son yıllarda işi var ama bu işsiz insanların ne iş olursa yaparım dediği gibi bir meslek erbabı türedi. Bunların işsizler ordusu gibi bir zorunluluğu yok ama koltuk dendi mi bayılıyor bunlar. Bilumum yöneticiliklere ve makamlara talipler. Niye talipler? Çünkü itibarının yanında iyi bir getirisi de var bu koltukların. Bu vesileyle bir çevre de edinmiş oluyorlar.

Hak ettiler de aynı zamanda. Çünkü geçmişte az mı bedel ödediler. Hazır musluğun başında ve bu musluk akıyorken biraz faydalansalar, fena mı olur?

Sonra bu koltuklara gelenler bunlardan daha mı iyi yapıyor? Hepsi ağızlarına ve yüzlerine bulaştırdılar. Biraz da bu meslek erbabı oturmalı ki hizmet nasıl  yapılırmış, millet bir görsün.

Hazır rüzgar kendilerinden yana esiyorken bu nimeti tepmemeli. Nasılsa analarından idareci doğmuşlardı. Başkasının keşfedemediği bu yeteneği hazır birileri keşfetmişken ayaklarına kadar gelen bu fırsat tepilmemeliydi.

Öyle de oldu. Şimdi her taşın altından bu meslek erbabı çıkıyor. Hangi koltuğa bakarsan, bunlar oturuyor.

İş yapıp yapamamaları, koltuğu doldurup dolduramamaları önemli değil. Verilen koltuk mesleklerine uygun mu, yakışıyor mu, dikkat ve tepki çeker mi, hiç mesele değil. Yeter ki bir koltuk olsun. Birileri bunlardan daha sadakatlisini mi bulacak sanki. O yüzden bu dava bir başkasına bırakılmayacak kadar önemli.

O yüzden bu meslek erbabını olur olmaz koltuklara birileri nasıl atıyorsa atıyor, bu meslek erbabı da kendine bu koltuğu yakıştırıyor. Alan razı, veren razı. Gül gibi geçinip gidiyorlar. Bu durumda, bu muhteşem dayanışma ve paslaşmayı çekemeyenler ve kıskananlar patlasın ve çatlasın demek düşer.

Korkum, bu saadet zinciri bir gün koparsa, idarecilik serüvenine iyice kendini kaptıran bu meslek erbabı bu durumda ne yapar? Çünkü yarın bir densiz gelir, bu meslek erbabını koltuklarından ederse, bunlar ne yer, ne içer. Yaşanır mı ondan sonra hayat. O yüzden böyle bir riskin olmaması için hazır her şey ellerinde ve kimse de bir şey diyemez iken kendilerini garantiye alacak ve her devirde her türlü bilumum yöneticiliğini bu meslek erbabından olması için bu fiili durumu yasal bir zemine oturtmalarında fayda olduğunu düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder